Ege Manisa ve Padişah...

Manisa ve Padişah...

13.01.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Manisa ve Padişah...

Bir ara kitabın basım tarihine gözüm takıldı: 1968... Bizler o yıllarda Altayda forma giyiyoruz. Sevgili Denizli kardeşimiz de gencecik...Çeşmeden küçük mandalinler getirişi hala aklımda. Ben o sıra, bu çocuğun şehzade olduğunu nereden bilebilirdim? Altayda B.Mustafa oldu. Galatasaray, Derwall, A Milli Takım teknik patronluğu derken, yıllar sonra Vestel Manisaspor tribünlerinde "Padişah" diye anıldı. Sanırım bu kitap sayfalarında olmaması çok doğal! Dün elime geçen bir tarihi kitabı karıştırırken, "Manisada 16 Osmanlı şehzadesinin yaşadığını anladım. Bunların da beş tanesi padişah olmuş..." Mustafa hani şu ara azmin zaferi olarak TVde yorumlanan Bayhan varya... Sen de yıllar boyu, parkurun ve konumun hiç benzemese de çekemeyenin yığınla olsa da, sporda bana göre daima "Azmin zaferini" oynadın. O Çeşmeli çocuğa yıllar sonra bir kez daha bravo. Benim gençlik yıllarım İstanbulda geçti. Sen buradaki "Okçu Musa Caddesi"ni bilir misin? İnan bu cadde tam, sporcular, teknik adamlar için daha doğrusu, ülkemizdeki tüm başaranlar için "Biçilmiş kaftan"...Herhangi bir alanda sen başarmaya gör. Bu sokağın sakinleri yayları alırlar hemen ellerine. Zaman kollarlar, malesef Mustafa kardeşim, bu okçu grubu şu an pusuda Manisasporun yıl sonunu bekliyorlar. Aman dikkat, mutlak başarman gerek. Denizli kardeşim, herşeyiniz var, sen varsın, Vestel var, helva yapmak için Bülent, Deniz, İbrahim, Cafer, Coşkun var. Ancak bir tek eksiğinizi görüyorum. Nedir diye sorman yersiz, biliyorsun. Futbolcularının 2.Lige uyumu gerek. Ben onların kulağına belki "Kar suyu kaçar" gibisinden yazıyorum bu satırları. Yıllar önce yaşamıştım çünkü. Altaydan Galatasaraya milli sporcu olarak transfer olurken, kendimi 2.Ligde Balıkesirsporda buldum. Başladık otobüslerle Sivas deplasmanına giderken, "Uzun ince bir yoldayım"ı söylemeye... O sıralar biz daha "Ill never for in love again"lerdeydik. Yediğim tekmeleri düşünmekten, üç maç topa vuramadım.Takım kaptanıydım, yanımda bir yığın şöhret vardı. Hepsi geçmişin millileri. Onursal, Rıdvan, Turgay, Erkan... Aynı sizin kadro gibi. Ama biz tekmelere çabuk alışıp, "Uzun ince" türküsünü çabuk ezberledik. Mustafa hocam, Altayda bizi birlikte çalıştıran İtalya kültürlü Sayın Bülent Eken ağabeyimiz vardı ya... Hatırlarsın. O yıllarda bizi Efes Oteline manikür, pedikür seansına davet etmişti. Sen varsın, Vestel var Pek çoğumuz, "Fazla nazikleşmeyelim, koparız" deyip gitmemiştik. Sanırım sizin sorun, onun gibi birşey. Gel seninkilere, parfümleri, arabaları, laptopları, cepleri, "I will always love you"ları üç ay için unutmalarını iste. Onlara "Çok tekme yemeniz şart" deyiver. Hepsine, soğuk dikenli Spil Dağı eteklerinde kros yaptırırken, Aşık Veyselin "Uzun ince bir yoldayım" türküsünü gönülden söylet, ezberlet. Eminim başaracaksınız. Bizleri adam eden, futbolcu yapan Doğan Andaç hocamızın aynı dağın eteklerinde Nevzat, Mahmut, Yusuf, Ahmet, Numanlara (elinde asası) "Yaylalar"ı, "Tren gelirler"i söylettiği gibi... egespor@milliyet.com.tr Uzun ince bir yol