Narlıdere’nin hedefi Slow Food’la markalaşmak

Türkiye’de Slow Food adına ciddi adımların atıldığı İzmir’de, harekete Narlıdere de dahil olmaya hazırlanıyor. Gelecek yıl kentte yapılacak dünyaca ünlü Terra Madre Fuarı için hazırlıklara başlayan ilçe, en özel lezzetlerini tanıtacak; önce Türkiye’ye, sonra da küresel pazara sunacak.

Bu hafta sizlere İtalya’dan bizlere kadar uzanan bir gıda hareketinden bahsetmek istiyorum: Slow Food (Yavaş Gıda). Slow Food; hızlı, ayaküstü yemek alışkanlığına, yani fast-food’a karşı alternatif olarak ortaya çıkan, 1986 yılında İtalya’da başlayan bir hareket ve ne yediğinin farkında olma, nereden geldiğini bilme fikirlerini savunuyor. Slow Food aynı zamanda hız ve modern tüketim kalıplarını dönüştürecek bir kültürel değişimi savunan toplumsal “Yavaş Hareket”i de barındırıyor. Tabi Slow Food hareketinin dünya için çok daha büyük amaçları da var: Yerel biyoçeşitliliği korumak amacıyla tohum bankası oluşturmak ve sürdürmek, yerel ve geleneksel besin maddelerini korumak ve teşvik etmek, tüketicileri fast food ürünlerinin riskine karşı eğitmek ve tüketicilere‘tat eğitimi vermek, öğrenciler ve mahkûmlara bahçıvanlık becerisini kazandırmak.

Özel ekip oluşturuldu

Türkiye’de ise slow food hareketine dair en ciddi adımlar İzmir’de atıldı. Birkaç yıl önce Tunç Soyer’in başkanlığı döneminde yine İtalya merkezli olan uluslararası belediyeler birliği ‘Citta Slow’a (Sakin Şehir) dahil olan Seferihisar Belediyesi, bu alanda oldukça dikkat çekmişti. Daha sonra Çeşme’ye bağlı Germiyan Köyü Türkiye’nin ilk Slow Food köyü olmuş ve Slow Food protokolüne imza atmıştı. Şimdi ise Narlıdere Belediyesi dünyanın en büyük gıda hareketi olan Slow Food’a dahil olmak için çalışmalara başladı.

Önümüzdeki yıl İzmir’e gelecek Terra Madre fuarı öncesinde, ilçe genelinde özel bir ekip (konviviyum) oluşturan belediye, Narlıdere’nin yerel lezzetlerini tek çatı altında toplayarak yeni markalar yaratacak ve Türk Mutfağı’na sunacak. “İyi, temiz, adil” prensipleriyle yürütülen çalışmalar, Narlıdere’nin yerel lezzetlerinin slow food hareketi ile tek çatı altında toplanması ve yeni markalar yaratılarak önce Türkiye pazarına sonra da yurt dışına pazarlanması konusunda hızla sürdürülüyor.

Dünya tanıyacak

Yapılan çalışmalar ilçede gıda anlamında faaliyet gösteren restoran sahiplerinin, gıda üreticilerinin, aşçı ve STK üyelerinin katıldığı bir bilgilendirme toplantısı ile Narlıdere halkıyla da paylaşıldı. Benim de şahsen katıldığım ve danışman olarak projeye dair düşüncelerimi, önerilerimi paylaştığım bu toplantıda, belediye tarafından da çalışmaların son durumuyla ilgili bilgiler paylaşıldı. Konuyla ilgili Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin, “Narlıdere’mizin yerel lezzetlerini marka haline getirmek, önce ülkemize sonra da dünyaya tanıtmak için çaba sarf ediyoruz. Slow Food hareketi önem verdiğimiz bir oluşum. İlçemizin tüm güzelliklerini marka haline getirmek için mücadelemiz sürecek” dedi.

Herkes örnek almalı

Projenin en güzel ve başarılı bulduğum tarafı ise tamamen işinin ehli kişilerce yürütülüyor olması. Gerektiğinde alanında uzman kişilerden öneriler almaktan çekinmeyen, danışmanların görüşlerine değer veren Başkan Ali Engin, proje öncesinde de tanıdığım ve işlerini ilgiyle takip ettiğim bir isimdi. Vizyonu ve yeniliği ile Narlıdere’ye çok konuşulacak ve refah seviyesini yükseltecek hizmetler sunacağını tahmin ediyordum ki öyle de oldu. Göreve gelişinden kısa bir süre sonra böyle uluslararası bir projeye imza atması, Narlıdere’nin markalaşması yolunda önemli bir sinyal.

Vatandaş, üretici ve esnafla birlikte hareket edip marka kent imajını böyle el birliğiyle inşa eden belediyelerimiz ve vizyoner belediye başkanlarımız olduğu sürece hem ekonomimiz hem de yaşam standartlarımız gelişecek. Narlıdere Belediyesi’nin bu çalışmalarının sadece İzmir belediyelerine değil, tüm Türkiye’deki belediyelere örnek olmasını diliyorum.

Hamburgere karşı başladı

İtalya’nın başkenti Roma’ya açılan ABD’li bir hamburger markasını eleştiren İtalyan gazeteci Carlo Petrini, yerel tatların korunması, hızlı yemek yerine üretimi yavaş ama sağlıklı gerçekleşen yiyeceklerin tercih edilmesi için ‘slow food’ akımını başlattı. Hızla diğer ülkelere yayılan ‘slow food’ akımı, şeflerin, yerel üreticilerin ve tüketicilerin katılımıyla farklı boyutlar kazanmaya başladı. Günümüzde yerel tatların korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması için yapılan çalışmalara ön ayak olan slow food akımı sağlıklı beslenmenin de temelini oluşturuyor.

Başkan Engin, “Narlıdere’mizin yerel lezzetlerini marka haline getirmek, önce ülkemize sonra da dünyaya tanıtmak için çaba sarf ediyoruz. Slow Food hareketi önem verdiğimiz bir oluşum. İlçemizin tüm güzelliklerini marka haline getirmek için mücadelemiz sürecek” dedi.