Ege Potansiyel organ nakli donörlerinin sadece yüzde 0.5'i kullanılabiliyor

Potansiyel organ nakli donörlerinin sadece yüzde 0.5'i kullanılabiliyor

07.03.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Potansiyel organ nakli donörlerinin sadece yüzde 0.5i kullanılabiliyor

İzmir ve Ege Bölgesi'nin illeri olmasa Türkiye ortalaması yerlerde sürünecek. Bu organ bağışları bile Avrupa ortalamalarına baktığımızda daha yolun çok başında olduğumuzu gösteriyor. Örneğin böbrek ve kornea için bağış sayısı diğer organlara göre daha iyi olmasına rağmen bekleyen hasta sayısı da bir o kadar fazla. 550 böbrek nakli yapılmasına rağmen 6 bin 60 kişi sırada. Bin 538 kornea nakli gerçekleştirilmiş olmasına rağmen 4 bin 958 kişi daha çalacak telefonu bekliyor. Bu kişilere her gün yenileri ekleniyor. Bugün hatta dün yapılması gereken böbrek nakli sayısı 2 bin 500, karaciğer bin 500, kalp nakli ise bin kişi... Gelelim bir başka ayrıntıya... "Yılda kaç beyin ölümü olur?" * * *Bu sorunun cevabını Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Organ Nakil Koordinatörü Çitim Dontlu'dan aldım. Normal koşullarda 1 milyonda 50 - 60 arası potansiyel donör olması gerekiyor. Bunların yüzde 6-32'lik bölümünde tıbbi kontrendikasyon görünüyor.Yüzde 79'unda donör bakımından problemler yaşanıyor. Yüzde 10-60 arası ailenin reddi ve isteksizliği gözlemleniyor. Yüzde 5-10'luk bölümünde de kanuni ve lojistik problemler yaşanıyor. İşte bu tür engellerden dolayı beyin ölümü gerçekleşen birçok hastanın organları saydığım nedenlerden dolayı kullanılamıyor. Sonuç olarak potansiyel donörlerin ortalama yüzde 0.5 ila 2.0'si ancak donör olabiliyor. Aynı gün içinde birilerine ölüm haberi verirken, başkalarına yeni bir hayatın müjdesini vermek nasıl bir duygudur? * * *Bu soruya Milliyet Gazetesi köşe yazarı Meral Tamer'in bir yazısı üzerine Akdeniz Üniversitesi Koordinasyon Birim Sorumlusu ve Organ Nakil Koordinatörlüğü Derneği Başkanı Levent Yücetin şu yanıtı vermişti: "Bazı anlar vardır ki bırakın kendiniz yaşamayı, seyirci bile olmak istemezsiniz. Bazı görevler vardır ki, fiziksel yorgunluğu bir yana, ruhunuzda bıraktığı izleri yıllar geçse de silemezsiniz. Bir anneye ve babaya, gözünden bile sakındığı biricik yavrusunun; hayattaki tek dayanağı, desteği, hayat arkadaşının ya da hâlâ gölgesi bile olsa varlığını hep hissetmek istediği annesinin, babasının, kardeşinin ölüm haberini vermek gibi... Söylemek zordur. Sözler kocaman yumak olup boğazınızda düğümlenir, ama mecbursunuzdur. Acısına ortak olursunuz. Çoğu zaman sendeleyip size tutunurlar. Başlarını yaslayacakları omuz sizsinizdir. Gözyaşlarınızı tutamazsınız. Diğer tarafta yaşananlar ise tam tersidir. Bir insana belki de yeni bir hayatın müjdesini vermek, çok az insana nasip olur. Sevinçle boynunuza sarılan da olur, elinizden tutup sevgi yumağı olmuş bir ailenin içine çeken de... Gözyaşlarınızı yine tutamazsınız..." Hemen her gün organ nakli yapılamadığı için hayatını kaybeden vatandaşlarımızla ilgili bir haber bilgisayarıma düşüyor. Pazar günkü yazımda da rakamlarla ortaya koymaya çalıştım. Kanal D'de Abbas Güçlü'nün sunduğu Genç Bakış programına katılan yedinci Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in açıklamaları üzerine yine fırtınalar kopartılıyor. Ben askeri darbeleri savunmuyorum bile. Türkiye Cumhuriyeti'nin bugün yaşadığı birçok problemin özünde demokrasinin kesintiye uğraması yatar. Ancak şunu söylemeden de edemeyeceğim. Sorular karşısında Evren sık sık, "O dönemde başka çaremiz kalmamıştı. Bu soruları anne ve babalarınıza sorun. Onlar olayları yaşadı, daha iyi anlıyorlar" diye cevapladı. Askeri darbe olmasın elbette ama toplumu uçurumun ucuna getiren siyasiler acaba o yanlışlardan ders aldılar mı? Demokrasi nutukları atıp demokrat olmayı beceremeyen birçok sivil toplum örgütünün yaklaşımlarına ne demeli? Kimse kendi kusurunu görmüyor. Kenan Evren yaptığı girişi elbette sonuna kadar savunacak, daha farklı davranmasını bekleyebilir misiniz? dsipahi@milliyet.com.tr Kenan Evren'in sözleri