Ege Sinema ve yaşam

Sinema ve yaşam

14.10.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Ünlü yönetmen Fellini’nin “sinema hayatı anlatmanın kutsal bir biçimidir“ sözü, sinemanın insan ve yaşamla kurduğu kopmaz bağı işaret eder...

Sinema ve yaşam

Ünlü yönetmen Fellini’nin “sinema hayatı anlatmanın kutsal bir biçimidir“ sözü, sinemanın insan ve yaşamla kurduğu kopmaz bağı işaret eder. Saniyede akan 32 kare yaşamın birçok gerçeğini gösterir seyirciye. Sinemayı gündelik dertlerden bir kaçış olarak görmenin ötesinde yaşamla yüzleşmenin, daha iyi bir hayata doğru umutla bağlanmanın alternatif yolu olarak tarif etmemizi sağlar. Bergman, Tarkovski, Bunuel, Antonioni, Fellini, DeSica, Truffaut adlarını bir çırpıda anımsadığımız efsane yönetmenler, insan ruhunun açmazlarını, iletişim çağının iletişimsizliğini, çocukluk travmalarını incelikle yansıttılar filmlerine. Kendilerinden sonraki kuşaklara ışık tutan filmlerini miras bıraktılar. Duygusal algının ötesinde insanı düşündüren, felsefi açılımlara götüren filmler, daha çok festival programlarında karşımıza çıkıyor. Geçtiğimiz günlerde İzmir’den geçen Film Ekimi, sinemanın yaşamı tanımlaması üzerine mükemmel örnekler sundu. Dünya sinemanın son yirmi yılına “auteur” yönetmen olarak damgasını vurmuş olan Michael Haneke 2012 Cannes Festival’inde Altın Palmiye kazanmış filmi “Aşk-Amour” da, iki yaşlı insanın kendilerini dış dünyadan soyutlamış ilişkilerini anlatır. Yaşamı iki kişi olarak sürdürmeye çabalayan George ve Anne arasındaki aşk ve egonun aynı potada eridiği bir çıkmaza dönüşür. Haneke “aşk sadece sevmek midir?” yoksa “mülkiyet, bencillik, kibir içeren komplike bir duygu mudur?” sorusunu kendi üslubu içinde yanıtlıyor.

Haberin Devamı

Sinema ve yaşam

Bu iki filmin vurguladıkları belleğimde Antonioni’nin 1966’da çevirdiği “Gece-La Notte” yi çağrıştırdı. Tüketimin uyardığı iletişimsizlik, aşksızlık üzerine yapılmış en güzel filmlerden birisi olan “Gece”, artık aynı dili konuşan insanların gerçekte anlaşamadığını, sadece gevezelik yaptığını söylüyordu. Ondan üç yıl önce Ingmar Bergman çevirdiği “Sessizlik-The Silence” de iki kız kardeşin sevgisiz ilişkisine odaklanarak, “iletişimin olmadığı yerde yaşamda yoktur” diyordu.
Sinema görsel bir belge olabileceği gibi eğlence, macera, vahşet, pornografi de olabilir. Ama hepsinin üstünde felsefe de olabilir. Sinema “fena halde” yaşamı anlatır.

Doğru söyleyeni kasabadan da kovarlar

Kasabadan kasabaya yaklaşık otuz yıl süren bir sürgünü anlatıyor ”Uzun Hikaye”. Bu resmi olmayan sürgün, dönemin iktidarlarını arkasına alan, küçük kasaba insanlarının baskılarından bir kaçış. Mevkilerini korumak için, her türlü haksızlığı devlet adına yapanlara kendini ezdirmeme savaşı Bulgar Ali’nin öyküsü.

Haberin Devamı

Sinema ve yaşam

Karısı Münire (Tuğçe Kazaz) ve oğlu Mustafa ile küçük bir kasabaya yerleşen Bulgar göçmeni Ali (Kenan İmirzalıoğlu) okulda yazıcı olarak iş bulur. Kendisini kısa sürede çevresine sevdirir. Yaşama pozitif bakan Ali, ailesini şartlar ne olursa olsun mutlulukla kucaklayan bir enerjiye sahiptir. Ali’nin yaşamı adaletli davranma, hak, hukuk ve eşitlik üzerine kuruludur.
Yönetmen Osman Sınav 1940-70 yılları arasına yayılan hikayesini, mükemmel bir sinema dili ile anlatıyor. Küçük detayların ve yan karakterlerin kusursuzluğu yanında, dönemin renk ve atmosfer olarak yansıması olağanüstü. Öyküyü Ali’nin oğlu Mustafa’nın gözünden, onun duygu dünyası üzerinden izliyoruz. Bu durum filmin seyirci ile kurduğu duygu bağını güçlendiriyor. Öyküdeki olumsuz, can sıkıcı olaylara karşın filmin pozitif bir atmosfer var. Burada Sınav’ın bazı bölümlerde kullandığı masalsı anlatımın rolü büyük. Mehmet Uzun’un bir öyküsünden Yiğit Güralp’ın uyarladığı senaryo filmin en büyük artılarından. Güralp dönem filmlerinde görülen anlatımın dağılıp, sarkmasından ustaca uzak durmuş. Baba ve oğul ilişkisi şablonlara yakın dursa da oldukça etkileyici işlenmiş.
Bu kadar iyinin yanında filmin en büyük eksisi, arkada sürekli eşlik eden, duygusal esleri yüksek müzik. Kadraj ve oyunculuk olarak bu kadar iyi çekilmiş sahnelere sadece doğal sesler eşlik etse de yetermiş.

Haberin Devamı

UZUN HİKAYE
Yönetmen: Osman Sınav
Senaryo: Yiğit Güralp
Oyuncular: Kenan İmirzalıoğlu, Tuğçe Kazaz, Ushan Çakır, Batuhan Karacakaya, Cihat Tamer, Orhan Günşiray

Gelecekten gelen tetikçi

Sinema ve yaşam

“Tetikçiler-Looper” sadece iyi değil, önemli olabilecek bir film. Zaman içinde yolculuk teması yanında aksiyon ve distopik atmosferi harmanlarken, son karesine kadar gerilimi ayakta tutmayı başarıyor. Rian Johnnson senaryosunu da kaleme aldığı üçüncü filminde geçmiş ve gelecek arasında mekik dokuyan bir öykü anlatıyor. 2077’de, mafya kurtulmak istediği adamları otuz yıl geriye göndererek “Looper” olarak anılan tetikçiler gurubuna öldürtür.

Joseph Gordon- Lewitt öykünün esas oğlanı olarak dikkat çekici bir oyunculuk sergiliyor. Bilhassa kendi yaşlılığını oynayan Bruce Willis gibi tecrübeli bir oyuncu karşısında gösterdiği uyum takdire şayan. Ne kadar önemli olacağını zaman içinde göreceğiz.

Haberin Devamı

TETİKÇİLER
Yönetmen ve senaryo: Rian Johnson
Oyuncular: Joseph Gordon-Lewitt, Bruce Willis, Emily Blunt, Jeff Daniels

VİZYONDAKİLER

Uzun Hikaye ****
Ttetikçiler-Looper ***
Ayı Teddy **
Romaya Sevgilerle ***
Çanakkale Çocukları **
Takip:İstanbul *
Sammy’nin Maceraları **
Strihtiz Kulübü **
Cosmopolis ****