Ege Sosyal sorumluluÇun makbul olanı hangisidir?

Sosyal sorumluluÇun makbul olanı hangisidir?

05.08.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Sosyal sorumluluÇun makbul olanı hangisidir

Siyaset bilimciler ise "sadaka kültürü" olarak yorumluyor.DoÇu'da, GüneydoÇu'da nüfusun yüzde 80'i yeşil kart sahibi...Batı'da bile yeşil kart sayısında müthiş bir patlama var.SaÇlık güvencesi olmayana bu desteÇin verilmesi anlaşılabilir bir şey de, bazı yeşil kartlıların lüks araçlarıyla hastanelere geliyor olması bir başka Türkiye gerçeÇidir.Peki, kulaÇa hoş gelen "sosyal sorumluluk projesi" kavramını gerçek anlamda hayata geçirecek hükümetler, belediyeler çıkmayacak mı?ÖrneÇin Başbakan'ın, "Biz sadece seçim döneminde deÇil, beş yıldır kömür daÇıtıyoruz" sözüne karşılık CHP'li belediyeler sosyal sorumluluk projeleriyle nasıl bir cevap verebilirler?Daha önce de bir yazımda bahsetmiştim.Salim Kadıbeşegil'in son kitabı "İtibar Yönetimi"nde bu kavram şöyle açıklanıyor."Kurumsal itibarın yönetilmesini, toplum tarafından beÇenilen, takdir edilen, desteklenen, kısaca güvenilen bir kurum olma hedefi olarak ifade ediyoruz. Güven; çarşıda, pazarda satın alınabilecek bir mal olmadıÇına göre, kurumsal itibarın da para ile satın alınabilecek bir kavram olmadıÇı konusunda hemfikir olmamız gerekiyor. GeleceÇi yönetmek konusundaki kararlılık ve bu kararlılıÇın getireceÇi girişimcilik gücü, kurumsal deÇerlerin toplumun duyarlılıkları ile birlikte hayata geçirilmesinde gizlidir. Biz buna kurumsal itibarın yönetilmesi diyoruz. Sosyal sorumluluklar toplumla duyguların alışverişidir. Projeler, bu alışverişin duraklarıdır. Yani bir yolculuktur. Bugün yapalım, yarın bakarız lüksü yoktur! Bu nedenle gerçekçi kaynaklar ayrılmalı, süreklilik ve tutarlılık korunmalıdır. Toplumu hayal kırıklıÇına uÇratmanın sonucunda çıkacak bedeli karşılayacak bir para birimi henüz yeryüzünde yoktur.Sosyal sorumluluklar nedeniyle bir beklenti içine girmek idam fermanından farklı deÇildir. Hele bu beklentinin iletişimini yapmak gerçek bir intihardır. Projelerin iletişiminde ton ve ses ayarı yüksekliÇi önemlidir. En makbul olanı, projelerin ucundaki toplum kesimlerinin takdir duygularından yansıyan iletişimdir! ParmaÇı göze batıran iletişimin bir krize neden olabileceÇi unutulmamalıdır.""Sosyal sorumluluk" Türkiye'de genellikle şirketlerin kullandıÇı bir kavram.Oysa ben, belediyelerin de sürekliliÇi olan, toplumla duygusal iletişimi artırabilecek, geleceÇi halkla birlikte kurabilecek projelere ihtiyaç olduÇunu düşünüyorum.Uluslararası tarifine baktıÇımızda da kömür, gıda paketi daÇıtmak sosyal sorumluluk projesiyle bire bir uymuyor. Bazı partilere göre kömür, gıda paketi daÇıtmak sosyal sorumluluk projesi... Ben onlara "İzmir'in üç Don Kişot'u" derdim.Mazhar Zorlu, Osman Aydemir ve İsmail Sivri...Her birinin ayrı başarı öyküleri vardı, İzmir'in sosyal hayatının en renkli isimleriydi.Gazetecilik hayatımın her döneminde bu üçlü benim hep yanımdaydı.Bazen bakardım üçü de karşımda, "Çayını içmeye geldik" derlerdi, bazen yemeÇe beraber giderdik. Onlarla vakit geçirmekten her zaman keyif aldım; her biri anı koleksiyoncusuydu. Ne kadar çok dost, ne kadar çok arkadaş biriktirmişlerdi.Aramızdaki kuşak farkını birbirimize hiç hissettirmedik; bazen onlar benim yerime geçti, bazen ben onların...Hayat akıp gitti. Önce Mazhar abi bu üçlüden ayrıldı. Ardından Osman abi...Biz ise İsmail abiyle ayda bir de olsa onları anmak için yemeklere devam ettik.İsmail abi bundan altı ay önce Kordon'da balık yerken ceketinin cebinden bir kaÇıt çıkardı."İlk mektup geldi, doktorum kan deÇerlerimi beÇenmedi" dedi. Ve sonra devam etti."60'ına girdiÇim gün 'Allah'ım ne olur 10 yıl daha yaşayayım' diye dua etmişim. 70'ine geldiÇimde az istediÇimi fark ettim. 'Allah'ım bir 10 yıl daha' dedim. 80'ine geldiÇimde de 'Allah'ım sen bilirsin' diye düşündüm..."Dakikalarca güldük. Hafta başında gazeteye geldiÇinde Nurettin Tekindor ve Bülent Zarif ile birlikte yemek yerken, İsmail abi aynı diyalogları yine anlattı.Perşembe geç saatlerde ise o tatsız haber geldi.İzmir'in üç Don Kişot'u artık yok.Mazhar abi, Osman abi, İsmail abi...Nur içinde yatsınlar...Sizleri unutmayacaÇım... Üç Don Kişot "Biz adam olmayız", "Bu ülkede yaşanmaz", "Tüm suçlu Deniz Baykal ve CHP", "Asker müdahale etti, böyle oldu" edebiyatları ile hiçbir yere varılamaz, aksine AKP'nin ekmeÇine yaÇ sürülmüş olur. Bunun yerine bir an önce seçim sonuçlarının gerçekçi ve iyi bir analizi yapılmalı. Bana göre AKP'yi başarıya götüren en önemli üç etmen eski başbakanlık müsteşarı, yeni milletvekili Ömer Dinçer'in 1995 tarihli "Bilgi ve Hikmet" dergisindeki "21. Yüzyıl'a girerken dünya ve Türkiye gündeminde İslam" başlıklı makalesinin içinde gizli:- Orta ve uzun vadeli planlar yapmak "Uluslararası işbirlikleri aslında başlangıçta, ekonomik bir ilişki ile başlarken giderek siyasallaşmakta ve ulusal bir devlet fikri yerine daha çok bölgesel devletlerin oluştuÇu bir yapıya dönüşmektedir. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin öngördüÇü ulusal devlet yahut milliyetçilik esaslarına dayalı bir devlet fikri yerine uluslararası işbirliÇi yapan ve belki de siyasi olarak bütünleşen ülkeler söz konusu olmaya başlamıştır."- Ortak amaç uÇruna bir araya gelmek "...Türkiye'deki İslami hareketlerin bizim açımızdan toplumsal bir deÇişimi saÇlayabilmesi için üç temel şartının bulunduÇunu söyleyebiliriz. Bugün nasıl bir devlet ve toplum istediÇimizin çok net ve açık bir biçimde tanımını yapmak zorundayız... İkincisi Türkiye'deki kültürel öncelikli İslami hareketlerle (Fethullah Hoca ve Nurculuk hareketini bu gruba dahil edebiliriz) siyasi öncelikli İslami hareketlerin (Refah Partisi'yle tarif etmemiz mümkündür) karşılıklı ilişki ve etkileşimlerinin yeniden tanzim edilmesidir. EÇer bu iki hareket bütünleşmiş bir halde devam ettirilebilirse, Türkiye'de İslam'ın hiçbir ülkede görülmemiş bir şekilde saÇlam bir temel üzerinde gelecek vaat ettiÇini söyleyebiliriz. Nihayet Türkiye'nin bölgesel işbirliÇi yapmasıdır."- Halkın gelmesini beklemeden halka gitmek "Başarıyı Refah'lı başkanların sadece kişiliklerine baÇlamak doÇru olmaz, aynı zamanda halkla iç içe olan belediyelerin halkın gücünü ve desteÇini almış olmalarında aramak gerekir."DiÇer etmenler neler olabilir?- Çocuklara ve gençlere önem vermek (Kuran kursu ve imam hatip lisesi adlı arka bahçelerde yetişen fideler geniş tarlalara ekildi; artık her mevsim bol bol, renk renk meyveler veriyor.)- Teknolojiyi ve bilimsel yöntemleri kullanmak (Yıllardır birçok kamuoyu araştırma şirketi aracılıÇı ile toplumun nabzını tutan AKP, politika ve etkinliklerini halkın isteklerini göz önüne alarak belirlemiştir.)- Ekip çalışması yapmak, kişilerin bilgi deneyim ve yeteneklerine göre görev daÇılımı yapmak ve örgütlenmek.- Karşıt görüşte bile olsalar bilim insanlarından yararlanmak."AKP'ye karşı başarılı olmak için ne yapmalı?" sorusunun yanıtı ise basit."Aynı yöntemler uygulanmalı." AKP'nin seçim başarısının sırrı dsipahi@milliyet.com.tr (Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok'un kaleminden, ulgenok@ulgenok.net)