Ege Taşlar ve köpekler!

Taşlar ve köpekler!

16.05.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Taşlar ve köpekler

Çünkü en ucuz cep telefonunun fiyatı 150 - 200 milyon.Kimi telefonların fiyatı milyarı buluyor.Kapkaççı veya hırsız, "yükte hafif, pahada ağır" olduğu için gözünü ilk önce telefonlara dikiyor. Nihayet bunun farkına varan TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu, kayıt dışı cep telefonu kullanımını engellemek için GSM operatörlerinin hizmet vermesini engelleyen yasanın önünü açtı.Artık GSM operatörleri çalıntı telefonlara hizmet vermeyecek.Şu anda ülkemizde 35 milyon GSM abonesi bulunuyor.Bunun 12 milyonu kayıt dışı görünüyor. Nasıl görünmesin...Devletin kayıtlarına geçen çalıntı telefonlar, harıl harıl piyasada satılıyor.Güya İzmir Emniyet Müdürlüğü, www.izmirpolisi.gov.tr adresinde bir link açmış. Buraya girerek kullandığınız cep telefonunun çalıntı veya kayıp olup olmadığını öğrenebiliyorsunuz. Telefonunuzun IMEI numarasını yazıyorsunuz, eğer çalıntı ise kayıtlarda görünüyor. Değilse görünmüyor. Hafta sonu itibariyle emniyet müdürlüğünün internet sitesinde 8 bin 326 adet çalıntı ve kayıp telefonun IMEI kaydı bulunuyor.Oysa İzmir'de çalınan veya kaybolan telefon sayısının bu rakamın en az iki hatta üç katı olduğuna adım gibi eminim."Neden?" diyorsanız, hemen söyleyeyim.Çünkü son iki yıl içinde ikisi otomobilimden, ikisi de evden olmak üzere dört adet telefonum çalındı. Dördü için de Narlıdere İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Şehit Ayhan Tanrıverdi Polis Karakolu'na müracaatta bulundum. İfade verdim. Tutanaklar tutuldu. Kayıtlara geçildi. Olayların hepsi de savcılığa intikal etti. Savcılığın sevkettiği yazılar, ilgili GSM operatörlerine gönderildi. Çalıntı telefonların IMEI numaraları bildirildi.Buna rağmen emniyetin vatandaşa kolaylık sağlamak için kurduğu bu sitede benim çalınan dört telefonun da IMEI numarası görünmüyor. Oysa bu dört telefonu satın alan vatandaş, bunun çalıntı olup olmadığını öğrenmek isteyebilir. Bunun için internete girebilir. Girdiği zamanda temiz çıkınca "Demek ki bu telefon hırsızlık malı değil" diyecek.Oysa bal gibi çalıntı.Demek ki, site pek sağlıklı değil.Ya da karakollardan sağlıklı bilgi akışı olmuyor.Son zamanlarda dikkatimi çeken bir başka konu da şu:Nedense polis, genelde hep kendi meslektaşları, savcı veya hakim gibi yargı personeli, bir hırsızlık ya da kapkaç mağduru olursa suçluyu hemen yakalıyor, çalınan malları buluyor. Sıradan vatandaşın ki ise sanki Allah'a havale ediliyor.Vatandaş da olanların üzerine bir bardak su içiyor.Ne tesadüf değil mi?Gerçi polisler her fırsatta "Biz yakalıyoruz ama, mahkemeler bırakıyor" diyerek topu taca atıyor.Aslında polislerin burada haklılık payı yok değil hani....Nitekim benim çalınan dört telefonumdan birisini satın alıp kullanan iki kişi GSM operatörü aracılığıyla bulundu.Konu yargıya intikal etti. Mahkemeye çıktık. Ne mi oldu?Mahkemeye gelmeye tenezzül bile etmeyen sanıklar beraat etti. Çünkü savcının iddiasına göre telefon, adı geçen sanıkların üzerinde bulunmamış. Zaten mahkeme başkanının da, savcının beraat kararına yaptığım "Yasalara bağlı olan insanlar cezalandırılıyor, yasa tanımazlar ödüllendiriliyor" şeklindeki itirazıma verdiği "Ben ne yapayım. Yasalar elimizi kolumuzu bağlıyor" yanıtına doğrusu çok üzülmüştüm.SONUÇ OLARAK; "Taşların bağlanıp, köpeklerin serbest bırakıldığı" bir ülkede hırsızlar, kapkaççılar, soyguncular, vurguncular, üçkağıtçılar, düzenbazlar ve sahtekarlar tabii ki cirit atar, kol gezer...Oysa yasalara bağlı olanlar mağdur edilmemeli, cezalandırılmamalı.Öyle değil mi? KAPKAÇÇILAR ve hırsızlar için cep telefonları tam anlamıyla bir "ganimet"... Kargalar ötmeye başlayınca bülbüller susar... ÖZLÜ SÖZ DEMOKRASİ Kültürünü Yaşatma ve Yaygınlaştırma Derneği Başkanı Mehmet Refik Soyer, gazeteci büyüğüm Barış Kudar ile birlikte "Ne olacak bu CHP'nin hali" adlı kitabın ikinci cildini çıkardı. Kitapta, CHP'de yaşanan son olayların analizi yapılıyor ve adeta fotoğrafı çekiliyor. Partiye gönül verenlerin veya sempati duyanların okuyup ders alması gereken bu kitabın devamı gelecek gibi görünüyor. Çünkü böyle giderse, CHP'de yaşanan olaylarla 32 ciltlik ansiklopedi bile yazılır.Nasıl yazılmasın...Genel merkez, parti içindeki muhalifleri temizleyerek "küçük olsun benim olsun" anlayışına devam ediyor.İzmir il başkanı ve yönetim kurulu üyeleri görevden alındı.Dört ilçe başkanının kellesi koparıldı.Son olarak da İl Disiplin Kurulu Başkanı Ülkü Caner ile Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin'in kelleleri giyotinin altına yatırıldı. Gerekçe ne?Gerekçe genel merkeze muhalif olmak.Kurultayda Baykal'ın dışındaki bir adayı desteklemek.***Geçen hafta CHP'nin üye listeleri askıya çıktı.İzmir il genelinde 44 bin olan üye sayısı Ankara'dan 57 bin 781 şeklinde geldi.Örneğin; Karşıyaka'da Şubat ayı itibariyle 7 bin 114 olan üye sayısı bugün 9 bin 203'e çıkmış durumda. Aynı şekilde Konak ilçesindeki üye sayısı ne hikmetse üç ay öncesinden 3 bin üye fazlasıyla 10 bin 236 oluvermiş.Burada da dikkat çeken bir nokta var.Yine muhalif oldukları bilinen pek çok üye ve parti delegesine üye listelerinde yer verilmemiş.Örneğin; Karşıyaka Örnekköy'de kurultay delegesi olan Fevzi Yılmaz'ın kızı aynı zamanda kongre delegesi Ayşe Elgin'in adı listelerden çıkarılmış.Ne tesadüftür ki, Yılmaz, son kurultayda Baykal'a karşı oy kullanmış...Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. İlçe örgütleri bugün akşama kadar üye listelerine yapılan itirazları değerlendirecek.Ama asıl iş yine İl Başkanı Ekrem Bulgun'a düşecek gibi görünüyor. Eğer, başkan Bulgun, kavgasız, gürültüsüz ve şaibesiz bir kongre takvimi yapmak istiyorsa adaletli olmak zorundadır. Haklı, haksız çok iyi ayırt edilmelidir. Yoksa Bulgun'un yarım asırlık siyasi geçmişi kuş olup uçar gider. cbilgen@milliyet.com.tr Ansiklopedisi yazılır!