Vatandaşın bir kuruşunu yemem de, yedirmem de

Bayraklı Belediye Başkanı HASAN KARABAĞ: Yaklaşık yirmi gün önce; doğum günüm için belediyemiz çalışanlarının bir araya gelmesinden; iddiaların aksine haberim olmadığını ve halkın bir kuruşunun harcanmadığını tüm kamuoyunun bilmesini istiyorum. Belediyenin kuruluşu boyunca heyecan ve özveriyle, omuz omuza yol arkadaşlığı yaptığım ve yüzde doksanı Bayraklılı olan çalışanlarımızın, izinli olduğum gün, kesinlikle haberim olmayan bu etkinliği tüm iyi niyetleriyle ve kendi olanaklarıyla planladıklarını biliyorum.
Belediye başkanı olarak, şahsıma özel bir günün, bilgimde ve belediye kaynakları kullanılarak kutlanmasını bizzat planlamak, dünya görüşümle örtüşmediği gibi, yöneticilik sorumluluğum ve anlayışımla da bağdaşmamaktadır.
Etkinliğin ardından elbette kaynağını soruşturdum. Çalışan arkadaşlarımın doğum günü pastası başta olmak üzere, duyuru mesajı dahil tüm masrafları kendi aralarında topladıkları parayla karşıladıklarını belgeleriyle öğrendim.
Organizasyonu, benim planlamam ve belediye kaynaklarının kullanıldığı yönünde görüş taşıyanlara şunları söylemek ve sormak isterim:

Evimde bile kutlamam
“Bugüne kadar, aile içinde dahi, doğum gününü özel olarak kutlamış biri değilim. Bir belediye başkanı olarak bunu çalışanlarıma dayatarak planlamam nasıl düşünülebilir? Seçim öncesi ya da değil; hangi belediye başkanı böyle bir organizasyonu kendi planlar ve art niyetlilerin eline böylesi bir koz verir? Yüzlerce çalışanınızın kendi iradesiyle, çorbada tuz misali, bir araya gelerek sizi mutlu etmek istediği bir işi bu noktalara vardırmak, amacından saptırmak, kimin eline ne geçirecektir? Kaldı ki; bundan acil bir görüşme bahanesiyle çağırıldığımda haberdar oldum. Kimseden özür beklemiyorum. Ancak eleştirilerin dayanağını, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini ve Belediyemizi hedef alanların dönüp aynaya bakmalarını istiyorum”.
CHP grubunda da konu tartışılmamıştır. Tutanaklar ortadadır. Kamuoyu bu etkinliği, yol arkadaşlarım dediğim emekçi arkadaşlarımın sevgisi, heyecanı ve benimle bir arada olma isteği olarak algılamalıdır.
Belediye Başkanı olduğum ilk günden başlayarak, halkın parasını, halk için, üstelik büyük tasarruflar yaparak harcıyoruz. Bulunduğum makamdan bir kuruş nemalanmadığım gibi, hiç kimsenin bu kaynağı kendi çıkarlarına yönelik kullanmasına da izin vermediğimi herkes bilir.
Bayraklı Belediyesi’nin yıpratılmasına asla izin vermeyeceğim. Soruşturulmaktan çekineceğim hiçbir işimiz yoktur. Bayraklı Belediyesi tüm unsurlarıyla şeffaftır ve eleştiriye açıktır. Bugüne kadar olduğu gibi, art niyet içeren asılsız her söze ve eyleme karşı sonuna kadar direnecek ve yasal haklarımı kullanacağım. Bu olayla birlikte yinelemek isterim ki; Hasan Karabağ olarak, halkın bir kuruşuna şahsi çıkarlarım için dokunmayacağım gibi, kimseye de dokundurtmayacağım.

Konuya açıklık getirmelidir

AYSEL TÜRKYILMAZ: Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, yaşının getirmiş olduğu birikim ve deneyime sahip, insan ilişkilerinde ise sevecen, sıcak bir kişi izlenimi bıraktı bende. Bu hafta Hasan Bey’i gündeme taşımışsınız.
İyi bir gazete okuru olarak iyi bir haber diyebilirim. Ancak kendisinden görüş alınmamış! Acaba kendisinin düşünceleri nelerdir? Doğum günü kutlaması için belediye telefonlarının ve araçların kullanılması, bir tesisin kiralanması bilgisi dahilinde midir? Sanıyorum üzüntü yaşamıştır. Bir İzmirli olarak inancımı korumak için Karabağ’ın açıklamasını bekliyorum.

Sıkıntıyı kutlama gidermez

SAMİM GÖKÇENOĞLU: Ankara’da emekli oldum ve çok sevdiğim İzmir’e yerleşerek, değişik analizler yapıyor ve bunlardan kendime göre sonuçlar çıkarıyorum. HAFTALIK olarak gündeme getirdiğiniz konuları da yakından takip ediyorum. Bayraklı Belediye Başkanının doğum günü partisini, bir kurgu olarak düşündüm ve okudukça üzüldüm. Gerçek olamayacağını temenni ediyordum ki, internette yaptığım bir araştırmada geçen yıl da aynı olayın gerçekleştiğini gördüm. Yeni kurulan ilçenin belediye başkanı, iki yıllık hizmet süresinde iki kez doğum günü yapmış. Herhalde gelecek yıl daha parlak bir tören yaparlar.

Hak ettiğimiz savunmayı bir türlü öğrenemedik!

ERSİN DURU: Türk sinemasının temel taşlarından Kadir İnanır’la bir sohbetimizde, “İzmir’in zengin, görselliği etkileyici ve her türlü film, dizi için en ideal kent” olduğunu söyleyince çok mutlu olmuştum. Nitekim İzmir’de çekilen dizi filminin de ilgi görmesi bunun en güzel kanıtı. Durum böyle iken, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Plato şehirler” arasında İzmir’e yer vermemesini hayretle karşıladım. Plato şehirde ne tür koşullar arandığını araştırdım, ancak bunun tamamen bir tercih olduğunu öğrendim.
Bir İzmirli olarak merak ettiğim konu; İzmir neden tercih edilmez? Tarihi, coğrafyası, iklimi, insanı bu kadar zenginliklere sahip iken, ne acıdır ki bu kent akla gelmiyor, ön plana çıkarılmıyor. Bu haberi sizin tartışmanızdan önce de okumuştum. Ama eğer varsa, İzmirli sanat çevreleri, kültür adamları, yazarları, şehrin temsilcileri nedense tek kelime karşı görüş bildirilmedi. Bu sessizlik koşulunda İzmir tabi ki hakkını savunamaz, hak ettiği değerleri kazanamaz, alamaz. Siyasi, ekonomik, sosyal yaşamda her geçen gün kan kaybederken, bir de bu tür hak ettiğimiz ama alamadığımız, daha doğrusu verilmeyen haklarımıza sahip çıkmayı ne zaman becereceğiz!

İş dünyasının ekseni gerçekten kaymış!

HALİL ŞAHİN: HAFTA sonunda İzmir yoğun bir siyasi hareketlilik yaşadı. Başbakan ve Ana muhalefet lideri İzmir’deydi ve birlikte açılış yaptı. Aslında Türkiye’nin özlediği bir tabloydu ama tören sırasında bir ara yine eski yapıya, gerginliğe dönüştü. Başbakanın toplantısını takip eden bir işadamı olarak konuşmasını etkileyici buldum. Bunu salonu dolduranların coşkulu alkışları da tescil etti.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan, İzmir’e çok önem verdiklerini de açıkça söyledi ve bundan sonra daha çok yatırım sözü verdi. Olayı böyle özetledikten sonra şunu vurgulamak istiyorum.
Siz İzmirli iş dünyasının ekseni kaydığından söz etmiştiniz. Seçim sürecinde de daha belirgin olacağını yazmıştınız. İşte bu toplantı bunu sergiledi. Umutlu olan arkadaşlar, partiye üye olmasa bile sol görüşlü veya sosyal demokrat. Bazıları seçimde istikrar için başbakanın partisine oy vereceğini ilan etti. Kayan eksenle birlikte, seçimde İzmir sonuçlarının sürpriz olacağını şimdiden söyleyebilirim.

Aday belirleme iki dudak arasında

SENEM SEÇKİNÖZ: Değerli Haftalık yazarları, aday belirleme koşullarını yazmışsınız! Ama bunu kim görecek, okuyacak ve değerlendirecek? Türkiye’de iki parti kalmış havası içinde milletvekili olmak hevesi taşıyanlar ya iktidar ya da muhalefet partisine akın ediyor.
12 Haziran seçimlerine 27 parti katılacak ama üç veya dördünün dışında aday bulmak zor olacak. Ön seçim yapılacağını hiç sanmıyorum. Bu tercihler iki dudak arasında olacak. Parti için demokrasi denecek, yönetimin karar verdiği söylentisi yayılacak, sonrasında kim kime yakınsa, kim biat, itaat kültürüne sahipse o seçilecek. Milletvekilliği hayali kuran yüzlerce kişi boşuna adaylık parası verecek. Sonrasında seçimlerde önümüze pusula konulacak, biz ne olduğunu bilmediğimiz vekillerin toplandığı o partiye takım tutar gibi oyumuzu atacağız.
Böylece demokratik yaşamın, demokrasinin unsuru seçmenler olacağız. Bu film dün böyleydi, yarın da böyle olacak. Bu nedenle adaylarda aradığınız koşullar boşuna.

Aday adayları listesi MİLLİYET’te yayınlansın

AYFER KÜRKÇÜ: Adalet ve Kalkınma Partisi aday adayları için son başvuru tarihini 14 Mart olarak açıkladı.
Her seçim öncesinde ithal aday olmasın diyoruz. Ankara’ya başvuranların daha çok olduğu ayrı bir gerçek. Seçim takvimi zaten sıkışık ve günler hızla geçiyor. HAFTALIK yazarları olarak gözden kaçırdığınız bir konu var. Bu sıkışıklık ve dar süre içinde kim ithal, kim yerli nasıl bakılacak? Bu nedenle aday adaylarının başvuru süresinin bitmesinden sonra bu kişilerin kimler olduğunu kamuoyuna siz açıklar mısınız? Yapacağınız bu açıklama bizlerin merakını giderecek ve kimlere oy vereceğimiz konusunda bizlere yardımcı olacaktır. MİLLİYET gazetesi ve sizlerden bunu bekliyoruz.

DÜ­ZELT­ME: Pa­zar­te­si gü­nü ya­yın­la­nan “HAF­TA­LIK”da, Bay­rak­lı Be­le­di­ye Baş­ka­nı Ha­san Ka­ra­bağ’ın do­ğum gü­nü­ne da­ve­ti içe­ren SMS me­sa­jın­da, “İZ­Sİ­AD Cen­giz Ya­vaş” adı şeh­ven kul­la­nıl­mış­tır. Dü­zel­tir, özür di­le­riz.