31.12.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
Bir gün patronum Hamza Atay'ın soracaÇı tuttu, "Okul nasıl gidiyor?" "Bitti efendim, hep maÇazadayım" dedim şişinerek. Müthiş öfkelendi. "Alın bunu, ortaokula yazdırın. Tüm okul gereçlerini de alın. Münip Ergin'den de okul şapkası dahil. "Okucacak bu çoçuk" dedi. Bir hafta gecikmeyle başladım Karataş Ortaokulu'na. Bir süre sonra maÇazada işler kötüledi, kapandı! Yaz geldi, iş lazımdı. Fevzi Paşa Bulvarı Yandevi İşhanı'nda radyo tamircisi Senih Çatkın'ın yanına girdim. Az buçuk deneyimliydim, elimden iş çıkardı. Usta öÇlen olunca biraz para verir, Mezarlıkbaşı'na yollardı. Dumanı tüten bir francola, tereyaÇ, beyaz peynir, bir de kavun. TereyaÇını sürer, döşerdi peyniri ekmeÇin içine. Vururdu bıçaÇı tam ortadan. Eşit paylaşırdı ekmeÇini benimle! Çok erken başladı çıraklıÇım... Yedi yaşında ilkokul 2'ye gidiyordum. Kemeraltı'nda Sadık Atay maÇazasında... Okul dışı zamanlarda bir kaç saat, yaz tatillerinde tam gün. Her şey ithal malı maÇazada. Westinghouse buzdolabı, Siera radyo, Humber bisiklet, taş plaklar...Kemeraltı hep canlı. Can sıkıntısı yok. O arada pazar günleri Bayramyeri pazarında babamla, annemle kurduÇumuz sebze meyve tezgahı var. Top oynamaya da zaman buluyorduk işte bir şekilde, uzun mevzu bir gün yazarız. Yıllar geçti, ilkokul bitti. Bütünüyle maÇazadayım. Daha ötesi yoktu okumanın. Zor yıllardı. Okulların açılışına bir hafta kala annem geldi atölyeye. "Halimiz yok oÇlum okutmaya. Senin yanında kalsın" dedi ustaya. Üzüldü usta ama, üstelemedi, "peki" dedi. Canım sıkkın. Anam gitti boşaldım. "Usta ben okuyacaÇım" dedim. 10 lira haftalık alıyordum, "Ama bana hafta sonu çift haftalık verebilirsen" dedim. Verdi, sevinerek. Ertesi yaz, Damlacık'ta Ali İhsan Abi, Hisarönü'nde Ev Dekor'a-Zuhal YorgancıoÇlu'nun yanına gittim. İki yaz sürdü. Birinde Şeker ya da Kurban Bayramı yaklaşıyordu. Hisarönü'nde bir terziye Zuhal Abla, yaşamımdaki ilk takım elbiseyi diktirdi. Rengi kahveydi. Orta sonda iki dersten beklemeye kaldım. Yaz boşluÇuna kış da eklenmişti. Damlacık'ta da oynamaya başlamıştım. Yöneticimiz Arif Hantal (Laz) Büyük Kardıçalı'da üç ortaklı eski Karadeniz yük teknelerinin limana giriş-çıkış, yük bulma işlerini yapan bir yazıhaneleri vardı. Gel bizim yanımıza dedi. 40 lira haftalık alıyordum. Bir o kadar da Karadenizli kaptanlardan bahşiş. Çok işe yaradı o paralar. Ablamı baş göz etme zamanlarıydı! 'Usta ben okuyacaÇım' Ticaret Lisesi günleri Kalespor'la birlikte başladı. Okul velim Ali Barçın, kulüp başkanım Ömer Ninat'dı. Yaşamımın anı yüklü en güzel günleriydi. Yine yaz gelmişti. İş zamanı Ömer Abi'nin orta çaplı demir çelik işleyen atölyesi vardı, "gel çalış" dedi. Lise 2'ye geçmiştim. Evde yine akut sorun nüksetti. Okulu bırak, devamlı çalış... Ömer Abi'ye açıldım, "Seni fena yaparım" dedi. Gerekeni yaptı, lise bitirildi. Lise sonda Genç Milli Takım'a seçildiÇimde, İstanbul'a kampa giderken üzerime giyecek pardesüm yoktu. Kalesporlu yöneticiler aralarında paylaşıp, o sorunu da çözdüler. Hamza Atay, Senih Çatkın, Zuhal YorgancıoÇlu, Arif Hantal, Ali Barçın, Ömer Ninat, yaşam yükümü hafifleten insanlar oldular. Onlara çok şey borçluyum. Yılın son yazısı onların olsun istedim. Yitirdiklerim var, ışıklar içinde uyusunlar. Yaşayanların saÇlık, esenlik hep yanlarında olsun. Hatırladıkça onları, şanslı sayarım kendimi onlardan ötürü.Hepinizin Kurban Bayramı'yla birlikte, yeni yılınızı da kutluyorum... egespor@milliyet.com.tr 'Işıklar içinde uyusunlar'