Ege Zirvenin eteğinde

Zirvenin eteğinde

07.11.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

Milliyet Ege’nin usta isimleri, evindeki son 5 maçta yenilgi yüzü görmeyen ve son olarak Rizespor’u 2-0’la geçen Göztepe’yi değerlendirdi: Sarı kırmızılılar, yükselen formu ve saha içindeki doğru duruşuyla zirveye oynuyor, Avrupa’ya göz kırpıyor.

Zirvenin eteğinde

Bülent Buda: Halil’in ceza alanına indirdiği top ile Yasin’in uzak köşeye yönlendirmesiyle gelen ilk top, teknik düzeyi yüksek, akıl yüklüydü. Bayram Bektaş’ın oyuna hamle dakikası, oyuncu seçimleri akılcı, yerinde girişimdi. Alparslan’ın topu kalenin uzağında alıp, içe çekip, şuta yönelmesiyle gelen ikinci gol özgüvenin, isteğin, hırsın dışa vurumuydu. Maçı ön yargısız, tarafsız bir bakış açısıyla izlediğinizde Göztepe’nin Rize karşısında yüksek düzeyde ve pas hatası, top kaybı ile Rize’ye rahat rahat pas ve pozisyon üretme olanağı veren çok geniş alanlar bıraktığını söyleyebiliriz. Bence maçın kırılma anı dakika 25’de Braian Samudio’un net pozisyonu ile yaptığı vuruşu Beto’nun kornere göndermesidir. 33. dakikada Beto’dan Poko’yo aktarılan pasta Poko’nun ceza alanı üzerinde yaşadığı sorun dramatik bir andı. Traore’den sonra Berkant sadece Rize karşısında değil tüm maçlarda sergilediği futbol kalitesiyle her türlü övgüyü desteği hak ediyor. Maçın skoruna baktığımızda futbolun atanın kazandığı bir oyun olduğunu bir kez daha görebiliyoruz.
Fatih Tanfer: Göztepe, Rizespor karşısında son derece istekli, hızlı ve mücadele gücü üst düzeyde bir takım anlayışıyla oynadı. Bayram Hoca Rizespor’un tüm özelliklerini iyi analiz etmiş ve her türlü önlemi almıştı. Takım birbirine yakın oynadı. Sahanın her yerinde topun arkasına geçtiler ve rakibine alan bırakmadılar.
- Beto ile güven veren bir oyun sergiledi. Dikkatliydi.
- Savunma hattı kusursuz. Merkezde stoperler Titi ve Reis rakip hücumcuları dar alana hapsederek kademeli, dengeli, derinliği olan bir savunma yaptılar.
- Sağ bek Gassama, bence bugün itibariyle ligin en iyi sağ beki. Büyük bir çıkış içinde. Hem hücumda, hem defansta performansı en üst düzeydeydi. Örnek ilk golden önce taç çizgisinin üstünde büyük mücadele ile Halil’e verdi. Halil’in ortasıda Yasin tarafından gol oldu.
- Berkan hücumda yön değiştirmeyi, ters kanadı uzun top oynayıp savunmayı hazırlıksız yakalayan ortalar yaptı. Kendi kulvarını iyi korudu.
- Orta alanda Borges ve Poko, doğru oynadılar. Kazandıkları topları etkili bir biçimde kullandılar. Ancak Poko’nun her zaman olduğu gibi grafiğinde iniş ve çıkışlar oluyor.
- Castro ilk 15 dakika içinde üç atak geliştirdi, daha sonrası istenilen performansı gösteremedi. Bir durgunluk vardı.
- Hücumda Yasin ve Halil iyi çalım atıp, iyi orta yapan özellikleriyle çok etkiliydiler. Defans arkasına iyi koşular yaptılar. Duvar paslarıyla savunmasının dengesini bozdular. Yasin’de golünü attı.
- Jerome, sakatlanana kadar gücü, sürati ve çabukluğuyla yine etkiliydi.
Göztepe takım halinde, oyun disiplininden taviz vermedi. Maçın hakimi oldu. Ritmi ve tempoyu istediği gibi ayarladı. Elbette Bayram Hoca’ya tebrik gerekir. yazımın başında belirttiğim gibi Rizespor’u çok iyi analiz etmiş ve oyun sisteminide eksikliklerine göre kurmuştu. İkinci devrenin ortasına doğru, Jerome’nin sakatlığı, Castro’nun oyundan düşmesi takımın geriye yaslandığı anda oyuna doğru müdahale edip Alparslan ve Cikelleshi’yi oyuna aldı ve katkıları hepimizin malumu. Kısacası takımını doğru yönetiyor. Seyircinin maç boyunca istediği gibi Avrupa tezahuratını gerçekleştirmek için aldığı 3 puanla umut verdi.
Mehmet Demirtaş: Göztepe, ligde oynadığı son 5 iç saha maçını kazanırken, bu maçların 4’ünde gol yemedi. Bu çok önemli bir başarı. Artık Göztepe rayına oturdu. Gol atmayı da kazanmayı da öğrendi. İyiler arasında Beto, Gassama, Berkan, Yasin ve Alparslan’a gene bravo. Yasin iyi ki var. Duran toplara iyi vuruyor. Fırsatları iyi değerlendiriyor. En iyi sezonunu yaşıyor. Berkan ve Alparslan tam bir Göztepeli oldular. Hırsları ve kazanma arzuları çok yüksek. Sonuçta Göztepe zirvenin eteklerinde. Görünen o ki bu yıl da sıkıntı yaşanmadan bitecek. Emeği geçenlere tebrikler.

Haberin Devamı

Bu gidiş nereye?

Bülent Buda: Erzurum’un attığı sıra dışı bir goldü. Çok sık olmaz, Akhisar’a denk geldi. Daha oyunun başında Akhisar öne geçebilirdi, eğer Sisokko kafayı net vurabilseydi. Penaltıya kadar 4 net pozisyonu var Akhisar’ın. Sağdan Lopez, soldan Güray müthiş bindirmeler ile kale önüne çok iyi toplar indirdiler. Bu süreçte Erzurum kalecisi başarılı. Selezynov ise talihsiz bir günündeydi. İkinci yarıda ilk yarının temposu ile pozisyon üretkenliği eksikti. 53. dakikada Barbossa nefis indirdi kale önüne, Onur dokunabilse net gol. Hemen ardından Güray’ın kendi kalesi önünde yaşamsal bir kademe ile önlediği bir pozisyon var. Bir gerçek çok net gözleniyor. Akhisar’ın Selezynov dışında bitirici ayakların devreye girmesine gereksinmesi var. Özellikle Akhisar’da kendi sahasında rakiplerini daha etkileyici bir biçimde zorlamalı. Tersine rahat oynuyorlar. Yani Akhisar, rakipleri için şu sıralar ürkütücü olmaktan uzak duruyor. Bu aşamada oyun alanı seçimi ile kulübede bekleyenlere bakınca kafalarda acabalar çağrışıyor.
Fatih Tanfer: Bülent Abim maçı pozisyonlar itibariyle derinlemesine irdeledi. Ben de fotoğrafın diğer kısmına bakmaya çalışayım. Futbol adına gerçek Akhisarspor’un şu an 9 puanla sondan 3. olduğudur. Akhisar, Erzurum maçında beraberlik golünü atasaya kadar gerçekten 4 net gol kaçırdı. Sağdan Lopes, soldan Güray çok iyi toplar getirdi. Selezynov’a kızmak kolaycılık olur. Pozisyona girdi ama atamadı. İki hafta önce söylemiştim, korkunun ecele faydası yok. Maç sayısı 11 puan 9, yani maç başına ortalaman 1 puan bile değil. Futbolun içinden gelen yönetici ve teknik direktörlerin bu trendin aynı ölçüde gittiği zaman sonucunun ne olduğunu gayet iyi anlarlar. O halde baştan iç sahada asla puan kaybına tahammül yok. Regetten ve Manu’nun Selezynov’un yanında oynamasının şart olduğunu düşünüyorum. Diyebilirsiniz şimdi de reçete mi veriyorsunuz. Biz vermiyoruz, sadece gerçekleri söylüyoruz. Bu korkak oyun anlayışı, hücumda rakibe baskı yapmama. Hızlı ve dikine atılacak paslarla süratli oyuncuların etkisini Akhisarspor’da görmek istiyoruz. Akhisar ayrıca birinci ve ikinci bölgede çok top kaybı yapıyor. Hızlı oynayamıyorlar. Zaten iki beki saymazsanız hızlı oynayacak yapıda oyuncuda yok. Bu ifadelerimiz bazılarının hoşuna gitmeyebilir. Biz gördüklerimizi ve öngörülerimizi sizlerle paylaşıyoruz. Amacımız canlı, diri ve doğru oynayan bir Akhisarspor görmek. İki de bir kadro yapımız bu sözüne de inanmıyorum. İnanan varsa benim söyleyecek bir şeyim yok.
Mehmet Demirtaş: Akhisar özellikle ilk yarıda takım halinde istekli oynadı. Hovardaca harcanan gollük net pozisyonlar ağlarla buluşsa sonuç farklı olabilirdi. Geçen hafta Göztepe’yi yenerken sergilediği iyi futbol ve aldığı galibiyetle herkesi umutlandırmıştı. Ancak alınan bu galibiyetiErzurumspor’u mağlup ederek taçlandırmak gerekirdi. Akigo’daü golcüler sustu. Güvenilen oyuncular kendilerinden bekleneni veremedi. Selezynov nedense gol pozisyonlarında yokları oynuyor. Ona Josue, Regattin, Manu’nun etkisizliğide eklenince sonuç kaçınılmaz oluyor. Yeşil siyahlılar zor bir fikstürü bekliyor. İçeride Bursa, Konya, Fenerbahçe ile Antalya’ya, Malatya’ya, Kayseri’ye de yolculuklar var. Umudumuz 7 yıldır Süper Lig’de Ege’yi temsil eden Akigoların biran evvel üzerindeki ölü toprağını atıp fırtınalar gibi esen günlerine geri dönmesi yönünde.

Haberin Devamı

Oyun ile skor uyuşmuyor

Haberin Devamı

Bülent Buda: Elbette Gazişehir ataklarıyla, pozisyon sayısı Altay’dan fazla olacaktı, normal. Altay bir hafta önce travma yaşadı. Ardından teknik sorumlu gitti. Takım yeni düzenlemeye yabancı değil. Yeni teknik birim kendilerinden. Bu değişimle elbette ufak dokunuşlar olacaktı. Genç Ulaş’ı stoperde çok beğendim. Metin orta alanda yeniden. Atakan devamlılığı yakaladı. Kappel, Pedro, Marco seçimleri de yerinde tamam. 49, kırılma dakikasıdır. 60 saniyede iki hüzün, daha doğrusu iki talihsizlik birarada. Atakan’ın kafası gol olabilir, yüzler güler herşey farklı olabilirdi. O top döndü geldi, Emre futbol yaşamında çok az yaşayacağı bir dramın belirleyicisi oldu. İnsanın içi acıyor. Yedikleri benzer gole birşey olsa neyse. 10 dakika sonra gelen ikinci golde dramatik. Altay yine gol, yine eşitliği zorluyor o top kaptırılıyor karşı atakta ikinci gol geliyor bu kez. 3 farklı skor oynanan oyuna yakışsa tamam çok kötüydüler hak ettiler diyeceğim ama öyle değil. Neyse ağıt yakılacak zaman değil. Geriye dönüş denen bir kavram var futbolda. Takımın niteliği o dönüşümü gerçekleştirebilir.
Fatih Tanfer: Altay’ın Gazişehir karşısında 3-0’lık mağlubiyeti sahada oynanan futbolun karşılığı değildir. Atakan’ın kafa şutunu kaleci çok iyi bir şekilde kurtardı, dönen topta sezon başından itibaren Altay kalesinde çok iyi kurtarışlar yapıp hepimizin iltifatını almış Emre’nin şansızlığı ile kalesinde golü gördü. İkinci goldeki şahane rovaşata bir yılda belki bir kere olur. Sonuç yine hata sonucu yenilen üçüncü gol. Altay puan cetvelinde kadro yapısı ve gücünü yansıtan yerde değil. Ünlü bir futbol adamı üst üste kaybeden bir takım için şöyle der, “Artık bundan sonra başarmak istiyorsanız, haftalardır deneyip kaybettiğiniz formülü bırakıp yeni bir sisteme geçecek cesarete sahip olmanız sizi başarıya götürecektir” der. onun için Altay’ın hak etmediği ve taraftarını üzen bu tablodan biran evvel uzaklaşmalıdır.
Mehmet Demirtaş: 2 yılda 2 lig birden atlayarak 1. Lig’le tekrardan buluşan Altay sezona öyle bir başladı ki hep birlikte bu sene de mi acaba diye düşündük. İlk 3 maça 2 galibiyet ve 7 gol sığdırdılar. Gel gelelim sonrasına. Son 8 maçı sadece 1 galibiyetle geride bıraktı bu ekip. Soruyorum size ne oldu? Ne değişti? Gazişehir Gaziantep bu ligin çalışkan ve iddaalı ekiplerinden buna hiç kuşku yok. Deplasmanda alınan 3-0’lık sonuç takımın dengeleri doğal olsaydı ve tartışılması gereken konular farklı olsaydı inanın ki bu kadar gündeme gelmezdi. Futbol içinde gol de atılır gol de yenir. Bu doğaldır. Altay adına doğal olmayan takımın baştan sona eksikleridir. Üzerinde durulmalı, gereken yapılmalıdır. Sonucu daha kötü olmadan önce bizim bildiğimiz, sevdiğimiz, gönül verdiğimiz bu takımın toparlanıp kendine gelmesi şarttır.

Haberin Devamı

Mahşerin üç atlısı

Haberin Devamı

Bülent Buda: Kazanma hırsıyla açıklanamayacak öfkeli, yıkıcı eylemler. Hemde takım kaptanından. Hasan Hatipoğlu artık kendini sorgulamalı. Erce’nin her koşulda topu arkadaşlarına kazandırma fantezisi artık can sıkmaya başladı. Rakiplerinin kullandığı duran toplarda Altınordu sorunlu. Erken golle öne geçtiken sonra fark açması beklenirken özellikle 20. dakikadan sonra Elazığ’ın tatlı sert, temas futbolu karşısında bocaladılar. Kerim’in girişimiyle kazanılan penaltı geriye dönüş için bulunmaz fırsat oldu. O aşamada Elazığ’ın alandaki sayısı 9’a indi. (Enayilikleri nedeniyle) Buna karşın Altınordu’dan yıkıcı bir baskı, üretilen net pozisyon gözlemleyemedik. Günün birinci adamı Kerim, ikincisi Yusuf Acer’di. Herşey bitti derken Sinan abisinin kafasına öyle bir top indirdi ki günün üçüncü adamı Sinan bu ikramı net bir kafa dokunuşuyla taçlandırdı. Sonuçta sağ bek Kerim, bir gol bir penaltı. Sol bek Yusuf gol asisti. Stoper Sinan bir gol. Üç savunmacı üç gol.
Fatih Tanfer: Altınordu Elazığspor karşısında aldığı galibiyetle puanını 16’ya çıkardı. Tekrar etmekte yarar var. Geçen sezonun takımından 8 etkili oyuncuyu kaybeden bir Altınordu. Buna sabır gösteren ve şans veren Başkan Seyit Mehmet Özkan, bu ağır yükün üstesinden gelebilecek büyük bir çaba gösteren Hüseyin Eroğlu ve ekibi. Giden oyuncular geçen yılın gollerin yüzde doksanını atmış. Yıllardır söylüyoruz, her geçen hafta daima Altınordu’ya avantaj getirir. Çünkü, çalışıyorlar ve koşuyorlar. İşte Oğulcan, her geçen gün gelişiyor ve zirveye çıkıyor. İki bek Kerim ve Yusuf, kanatlarından müthiş toplar getirdi. Serdar ve Sefa, gün geçtikçe daha iyi olmaya başladı. Yıllardır oynadığı oyuna ve takım ruhuna hayran olduğum Sinan çabasının karşılığını gördü ve takımın galibiyet golünü attı.
Mehmet Demirtaş: Altınordu’ya ne mi oluyor? Takım birbirine alışıyor. Geç oluyor güç oluyor ama oluyor. Görmek istediğimiz, bildiğimiz ve güvendiğimiz Altınordu şekilleniyor. Kazanmaya olan istek tartışmasız bir şekilde sahada gözlemleniyor. Hüseyin Hoca, takım içi dengelerin farkında. Son 5 maçın 3’ünü kazanan bir Altınordu görüyoruz. Elazığ düşmekten kurtulma mücadelesini sahaya yansıtırken Altınordu sahada kendini aradı. Bu durum bize 3-2’lik güzel,keyifli ve heyecanlı bir maç izletti. Şimdi rakip Ümraniye. İyi hazırlanmak şart. Ben bu takımın engelleri bir bir aşacağına inanıyorum.

Denizli geliyor

Bülent Buda: Savunma arkası koşuları, bitirici vuruşlarıyla nam salan futbolcuydu Mehmet Akyüz. Futbolunun olgun çağında var olan yeteneklerine yenilerini ekliyor. Adana maçında golcülüğüne iki de harika asisti ekledi. Denizli takım halinde iştahlı, gole doymuyor. Aissati üst düzey bir devamlılık sergiliyor. Burak ile Recep’de öyle. Kibong Mbamba, ilk maçında orta alanın top kapan gücüydü. Keremcan, soldan akıp düzenli gol arayışlarındaydı. Bu kez başardı. Müthiş bir sol vuruş, harika bir gol attı. İletişim sorunlarını geride bırakmış, uyumlu alanı doğru paylaşan topu kazandığında hızlı ataklarla rakiplerini şaşırtan, çok pozisyon ile çok gol atan bir takım oldu yeşil siyahlılar. İyi futbol iyi sonuçlar tribünleri doldurmaya başladı.
Fatih Tanfer: Bizim 90+3 köşemizi takip eden saygıdeğer okuyucularımız gayet iyi bilirler. Denizli’nin Altınordu karşısında 4-0 mağlup olduğu maçtan sonra bile böyle sonuçların olabileceğini ve Denizli’nin bu yıl büyük başarılara imza atabilme şansı olduğunu ifade etmiştik. Temel dayanağımız neydi. Mühim olan başarı kazanmaksa bu başarıyı sağlayacak uygun oyuncu ve kadro mühendisliği yapmak zorundasınız. Günümüzde modern futbolun futbolcudan beklediği temel nitelikler,
oyun zekası, hız. Çabuk düşünüp çabuk uygulama, doğru takım savunması yapmaktan geçer.
Futbolla ilişkisi olanlar bu yaptığım tarifin içine Mehmet Akyüz’ü Burak’ı, Recep’i büyük usta Aissati’yi, Keremcan’ı, Alperen’i ve Yücel Hoca’nın her geçen gün süre vererek takıma kazandırdığı Kibong Mbamba’yı yerleştirin. Başarı gelir mi gelmez mi? Bir de Yücel Hoca gibi sportmen, futbolcusunu onure eden, seyircisiyle bütünleşen bir teknik adam olursa başarı da hayal değildir.
Mehmet Demirtaş: Başta şunu söylemek isterim ki Denizlispor’u izlemekten büyük keyif alıyorum. Bu keyif sadece saha içinde aldıkları iyi sonuçlar ve 3 puanlardan dolayı değil, yavaş yavaş tribüne doldurdukları taraftarı ve Denizlispor’un o güzel Süper Lig’de olduğu yıllarına olan özlemimizi bu sene dindireceklerini düşündüğüm için. Sezon başında tökezleseler de son 7 maçta 6 galibiyet böylesine çekişmeli bir ligde hiç de kolay değildir. Tam da böyle devam et Denizli. O sene bu sene...

Balıkesit paraşütsüz inişte

Bülent Buda: İstanbul’da yine şaşırtan bir oyun alanı dizilişi. Uğur stoperde orta alanda Muhammet, Furkan, Cumaali. Hadi diyelim sakat var, cezalı var. Zorunluluktan oldu. Ama Nizamettin de kulübede, oda mı zorunluluk. İlk 20 dakikada İstanbulspor’un baskısı, golü var. Balıkesir’de yaprak kımıldamıyor. Yaslanmış geriye, aman gol yemeyeyim kaygısı. Golü yedi, karşı kaleye gitmeyi anımsadı. 22. dakikada Abdülkadir’e lokum gibi al da at pasını İstanbulsporlu futbolcu verdi. Abdül, bu ikramı almayayım sağ ol dedi. İlk golün ardından rakip kaleye doğru gitme, baskılı futbol anımsandı. Uygulandı, olmadı. Üstüne İstanbul tabelayı ikiledi, üçledi. Fark 2’yken ceza alanı içinde Otoo’ya net bir fırsat geldi; sağ plaseyi dışarıya vurdu. İkinci yarı Nizamettin, Belec hamleleri geçiniz efendim. Atı alan İstanbul, Üsküdar’ı geçmişti. 3 yıldır bu ligde oynayan Balıkesir son üçün arasına indi. Bu demektir ki ziller çalıyor.
Mehmet Demirtaş: Balıkesirspor küme düşme hattında.Emeği geçenlere ne desek azdır. Tek temennimizin küme düşmeyecek kadar puan toplamak olduğu sezonda şu haftadaki tablo son derece üzücü.