30.04.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:
Aylin Rana Aydin
Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı tarafından Avrupa Birliği (AB) desteğiyle yürütülen, ‘Sivil Toplum Destek Programı İkinci Dönem’ açılış toplantısı gerçekleştirildi.
Toplantıya Avrupa Birliği ve Küresel Araştırmalar Derneği (ABKAD) Başkanı Murat Kavalalı, Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı, AB Türkiye Delegasyon Başkan Yardımcısı Gabriel Munuera Vinals ve İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu katıldı.
Proje kapsamında Türkiye - AB arasında oluşturulmuş olan Gümrük Birliği’nin hizmetler ve tarım sektörüne genişletilmesi ayrıca anlaşmazlıkların halli konuları ele alınıyor.
3 rapor yolda
Bu kapsamda Ankara ve İstanbul’un yanı sıra beş diğer şehirde, Antalya, Bursa, Eskişehir, Kayseri ve İzmir’de hem STK’larla hem de illerin yönetimleriyle temaslar gerçekleştirilecek. Görüşmeler yapılacak, hazırlanan anketler dağıtılacak ve bunların sonucunda tarım, hizmetler ve anlaşmazlıkların halli konularında üç adet rapor hazırlanması planlanıyor.
AB sürecinde sivil toplumun her zaman çekici ve ilerletici güç olduğunu belirten Faruk Kaymakcı, “Sivil toplum Türkiye’de reformların gerçekleştirilmesinde keza 35 başlığın ele alınışında AB iletişim stratejisinin kurgulanması ve hazırlanmasında aynı zamanda da AB ile mali işbirliğimizin yönetilmesinde her zaman yanımızda oldu. Bugün AB sürecini halen ilerleyen bir süreç olarak tanımlayabiliyorsak STK ve özel sektörün rolü çok büyük” dedi.
AB ve Türkiye’de 3-4 yıl seçimsiz bir dönem yaşanacağını ve bu dönemlerse siyasetçilerin gündeme odaklandığını kaydeden Kaymakcı, 2018’in ikinci yarısında başlatılan reform çalışmalarını ilerletmeyi hedeflediklerini söyledi.
Helsinki ruhu
Türkiye’de 31 Mart seçimlerinden sonra reformların başlayacağına dair işaretler olduğunu ve önümüzdeki aylarda ilk ürünlerinin görüleceğini kaydeden Kaymakcı şöyle devam etti:
“Bu aşamadan sonra 2019’un ikinci yarısında Helsinki ruhunu yeniden canlandırabiliriz. Helsinki ruhu, AB, Türkiye’ye karşı samimi bir çıpa fonksiyonunu bir türlü üstlenememişti 1999’daki Helsinki Zirvesi’ne kadar. 1999’da bundan kurtulup 2005’e kadar çok önemli adımlar atmıştı. 8 tane reform paketini kabul etmişti. 200’den fazla yasayı değiştirerek Türkiye’yi Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getiren bir ülke haline getirmiştik. Dolayısıyla Türkiye’yi 2019’un ikinci yarısında Helsinki ruhunun yeniden canlanmasını ümit ediyoruz.”
Kaymakcı, Türkiye’nin vize serbestisi diyaloğunda 72 kriterden 66 tanesini yerine getirdiğini ve son 6 kriter üzerinde çalışıldığını kaydetti.
2.3 trilyon $
Son 23 yıla bakıldığında Türkiye’nin AB’ye ihracatının 1 trilyon dolar, AB’nin de Türkiye’ye ihracatının 1.3 trilyon dolar olduğunu ifade eden Kaymakcı, “2.3 trilyon dolarlık ticaret hacminden bahsediyoruz. Bu dönemde Gümrük Birliği güncellemesini geciktirmek anlamsız. Bu rakamlar sanayi ürünleri ve işlenmiş tarım ürünlerini içeren Gümrük Birliği sayesinde oldu. Biz Gümrük Birliği’ni hizmetlere, kamu alanlarına ve birçok alanlara ilerlettiğimizde bu rakamları ikiye, üçe katlamak mümkün. Bu daha fazla istihdam, büyüme, güvenlik demek” diye konuştu.