Ekonomi Aç tavanı, bas yollara...

Aç tavanı, bas yollara...

04.06.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Havalar ılık hatta sıcakken bir deniz kenarı yahut köye, kıra gitmeli... Giderken de rüzgarı hissetmeli, keyif sürmeli... İşte 500C, bu amaç için dünyaya gelmiş “nadir” türlerden biri...

Aç tavanı,  bas yollara...

İnsan bazen bunalır, ortalıktan yok olup, kendisini bilmediği, görmediği yollara atmak ister ya hani… Ya “kıvrak” ve “kolay kaçan” (performanslı araçlara derler ya hani…) bir otomobil olmalı sana eşlik eden, yahut kırlarda kekik ve taze bitmiş ot kokularıyla kendinden geçerek yol almanı sağlayacak olanı… İşte Fiat 500C, öyle bir şey… Güzel havaların, köy yollarının kalemi… Şehrin en “kımıl kımıl” aracı olmak gibi bir niyeti yoksa bile, size özgürlüğü, ılık rüzgarların saçlarınızın üzerinden dansını hissettirebilecek otomobillerden biri…

Haberin Devamı

Aç tavanı,  bas yollara...

Yeterince romantik bir giriş olamamış olabilir… Ama bunun zaten önemi de yok. Edebiyat ödülü almaya yönelik bir öykü yazmıyorum ve bu bir “sürüş izlenimi” işte… Konumuz, orta yaşlarda bir adam ve otomobille yaşadığı özgürlük denemeleri hiç değil. Otomobilin kendisi, yani üstü açık minik, şirin bir Fiat 500…

Makyajını seveyim…

Oturup uzun uzadıya “tipi”nden, boyundan posundan bahsetmeyeceğim, ancak bilin ki, bugün sayfada gördüğünü araç, 500C’nin “makyaj yemiş” versiyonu. Ufak tefek değişimleri var yani eskisine göre. Mesela, aracın sis lambaları farklı bir “şekil”de yanıyor. Arka stop lambalarının ortası da, otomobilin rengiyle uyumlu renkte… Yani komple bir stop lambası değil. Zaten fotodan anlarsınız. Bunun dışında da iç mekanda orta konsola bir tablet biçimli multimedya ekranı konulmuş ve göstegeleri de değiştirilmiş. Dijital ağırlık bir gösterge paneli var. Zaten panel olup da, 15 tane göstergeden oluşmuyor. “Tek” ve kocaman bir göstergenin içinde, kilometre saati, devir sayacı, benzin ve hararet göstergelerinin yanı sıra yol bilgisayarı var. Ancak şirin renkli kaplamalar korunmuş.

Haberin Devamı

Fiat’ın 500 serisi, aslına bakarsanız geniş bir aile. Ancak çıkış noktası, biliyorsunuz klasik 500 gibi iki kapılı, “yumurta” kıvamlı çizgilere sahip iki versiyondan oluşuyordu. Biri “500”, diğeri de, yani üstü açılabileni de “500C” idi…

500C, bu anlamda, “klasik” 500’e en çok benzeyen versiyon. Zira, 1960’ların 500’lerinde de katlanabilir bez tavan, bir hayli tercih edilen versiyondu. Bu anlamda, 500C de, bana kalırsa en “tercih edilebilir” versiyon gibi göründü bana.

Bir kere tamamen açılmıyor. Dolayısıyla da rüzgardan daha az etkilenebiliyorsunuz. İkincisi, tavanı istediğiniz ölçüde açabiliyor, böylece “sunroof” gibi de kullanabiliyorsunuz. Üçüncüsü, tavanı “tamamen” açtığınızda da, arkada büyük bir görüş kaybı yaşamıyorsunuz. Elektrikli olarak açılıp-kapanan bu tavan, soğuk havalarda pek sorun yaratmıyor. Ancak sıcak havalarda, güneş altında verdiği tek sorun, “güneş kremi” zorunluluğu!.. Artık o kadarı da, kadı kızında olacak, değil mi?

Haberin Devamı

Hele de yaz günleri geliyorken…

Tek seçenek..

Fiat 500, 500L ve 500X dışında, genel olarak 1.2 litrelik motorla getiriliyor. Üstelik Dualogic otomatikleştirilmiş manuel vites seçeneği de var. Ancak motor, turboya sahip olmadığından, çeviklik beklememek gerekiyor. Aslında bu, bana göre çok büyük bir dezavantaj da oluşturmuyor. Nitekim, 80-90 km/s ile ve üstü açık olarak, kır ve köy yollarında dolaşmak büyük keyif. Zaten yazımın başındaki “romantizm denemeleri” de bunun yüzündendi. Yani “kekik kokusu patlaması” sonrası kaleme alınmıştı… Ancak, keşke 0.9 lt’lik motor seçeneği daha iyi olurdu demeden de edemedim…

Bununla birlikte otomobilin fiyatının, 88 bin TL’ye yakın olduğunu ve tek donanım seçeneğiyle getirildiğini de hatırlatmam gerek. Kardeşimiz gayet şirin. Düşünülebilir ve test etmeye de değer… Şimdi izninizle, bu arkadaş ufaktan gider ve bir tur daha atar…

Aç tavanı,  bas yollara...

Aslında bir efsane

Neyin nesi?

Fiat 500, aslında çok yeni değil. Tıpkı VW’nin “Kaplumbağa” Beetle’ı ya da MINI gibi “küllerinden doğmuş” bir efsane. Piyasaya ilk çıktıktan 50 yıl sonra, bugünkü “modern” ortaya çıkmıştı 2007 yılında.

Haberin Devamı

Şu an sayfaya konuk olan ise, 2015’te makyajlanan versiyonu…

Aç tavanı,  bas yollara...

Neleri var peki?

Aslında bana kalırsa, neleri olduğu çok da önemli değil. Minik bir bagajı, kliması, navigasyonu, dijital göstergeleri, ESP’si filan var elbet. Ancak, daha önemlisi, kendisine has “bir karakteri” var. Üstünü rahatlıkla açıp, otomobilde havaların tadını çıkarmak, kısacası eğlenmek ve rahatlamak için ideal iki unsura da sahip. Varsın “Şerit Takip Asistanı” ya da “kendi kendine park” sistemi filan olmasın. Zaten minicik ve her deliğe kolaylıkla sığıyor. Amaaaaan, dert ettiğiniz şeylere bakın yaw…

Motor durumu nedir?

Kendisi tek motor ve tek donanım seçeneğiyle geliyor demiştim zaten. 1.2 lt 69 HP’lik benzinli motorla geliyor. Ayrıca Dualogic otomatikleştirilmiş manuel şanzıman da var. Bu şanzıman, bir düğmeyle daha kısa aralıklarda vites değiştirip, “daha ekonomik” sürüş imkanı sunuyor. “Efendi” ve “kekik koklama seanslı” makul sürüşlerde 100 km’de 6 lt civarı tüketimi var. Ancak zorlanırsa, 8 litreye kadar yükseliyor. Ben, bir depo ile 500 km yaptım. Darısı, diğer arkadaşların da başına…

Haberin Devamı

EDİTÖRÜN SON SÖZÜ

Ne diyeyim bilemedim… Sadece “Arkadaş, 1.90’lık adam, boyuna posuna bakmadan, hap kadar otomobile biniyor” filan dediler… Ama aldırmadım, aldırmam, aldıranı da sever miyim bilemem…