Aman Berna Hanım dikkat

       Türkiye'de 537 bin korunmaya muhtaç çocuk var. Ancak yetkililerin verdiği bilgiye göre zenginlerimiz bu çocuklara yardım etmeye pek yanaşmıyorlar. İzmirli dört küçük kız çocuğu yardım etmeye kalkınca da karakolluk oluyor. Kimsesizlere sahip çıkan Berna Yılmaz'ın da belki de dikkate ihtiyacı olacak

       BİR insanı sevmekle başlar her şey. Hele de bu insan, bir çocuksa...Bu çocuk da sahipsiz ve korunmasızsa. En değerli varlığı olan ailesinin sevgisinden, şefkatinden yoksunsa, koca dünyada kendisini yapayalnız hissediyorsa onun içinde ne fırtınalar koptuğunu kimse anlayamaz.
       Ülkemizin en büyük sosyal yaralarından birisi parçalanmış aileler ve bu ailelerin çocukları. Bu çocukların yaklaşık 600 bini sokakta geçiriyor hayatını.

       Bilinçsiz evlilikler, bilinçsiz çocuk doğurmayı da beraberinde getiriyor. Sonuçta, çocuklar sokağa düşüyor. Çocuk Esirgeme Kurumu ve bu alanda çalışan özel derneklerin sahip çıkabildiği çocuk sayısı ise devede kulak kalıyor. Korunmaya muhtaç çocuklardan ancak 144 yetiştirme yurdunda yaklaşık 20 bini korunuyor. Geriye kalan 500 bini aşkın çocuk ise geleceğin suç çetelerini kurmaya aday "potansiyel" olarak yaşamlarına devam ediyorlar.
       İstanbul'da 5 bin kimsesiz çocuktan ise ancak 1500'ü bir çatı bulabiliyor.

       Bu çocuklara kimi zaman sahip çıkanların başlarına ise Aziz Nesin'e kitap konusu olacak kadar traji - komik olaylar da geliyor. Eylül başında İzmir Karşıyaka'da "kimsesiz çocuklar" için dansederek bağış topladıkları sırada yakalanıp karakola çekilen ve 7 saat sorgulanan 4 kız çocuğunun yaşadıkları en son örnek.
       Bereket ki, kimsesiz çocuklara birçok hayırseverin yanında Başbakan Mesut Yılmaz'ın eşi Berna Yılmaz da en büyük desteği verenlerin başında geliyor. Berna Yılmaz, bir anne ve kadın olarak toplumun kanayan yaralarını sarmak için elinden geleni yapıyor. Özürlülerin, kimsesiz çocukların koruyucu meleği gibi davranan Bayan Yılmaz, yakın çevresinin ifadesine göre de bu hayır işlerini yaparken eşi ANAP Genel Başkanı olmasına rağmen, hiçbir partizanlık gözetmiyor.

       Berna Yılmaz'ın onursal başkanı olduğu bu tip derneklerden birisi de Süreyya Ağaoğlu Çocuk Dostları Derneği. 1949'da Türkiye'nin ilk kadın avukatı Süreyya Ağaoğlu tarafından kurulan bu dernekte şu anda 7 yaş ve üzerinde 61 erkek çocuk barınıyor. 150 üyeli derneğin Müdürü Salih Kılıç, buraya alınan çocukların her şeyinden sorumlu. Yangın, sel, trafik kazası ve doğal afetler sonucu annesiz veya babasız kalan çocuklar yanında ailesi olan ancak onlara bakamadığı için sokağa terkedilen çocuklar da alınıyor dernek korumasına.
       Derneğin Maslak'taki binasında her şey bağışlarla yürütülüyor. Çocukların yıllık harcamaları 30 - 40 milyar lirayı buluyor. Çocuklar, bu derneğin koordinatörlüğünde okullara yollanıyor, büyüyenlere birer meslek kazandırılıyor.

       Salih Kılıç, yetkililere ve özellikle varlıklı ailelere ilginç mesajlar iletiyor:
       * Ünlü zenginler, bize uğramıyor. Orta halli, iyi yürekli insanlar en büyük dostumuz. Ünlü zenginler, vakıflarıyla uğraşırken, kimsesiz çocukların ileride kendileri için de tehlike yaratacağını düşünmüyorlar.
       * Devlet, Susurluk çeteleriyle boğuşurken, kimsesiz çocuklar, gelecekte yeni Susurluk çeteleri için sokakları bekliyor. Bataklık kurutulmadan hastalığa çözüm bulunamaz.
       * Özel dernekler ve gönüllüler, çok daha fazla çalışmalı. Kimsesiz çocuklar, onların şemsiyesini bekliyor. Her geçen zaman, bu sosyal yarayı onarılmaz biçime sokuyor.

       BERNA Yılmaz, geçen yıl yaptığı bir Diyarbakır gezisinde tanıştığı ve hastalığını tedavi ettirdiği Yakup Karahan'ı tümüyle korumasına aldı. 13 yaşındaki Yakup, eşinden 9 yıldır ayrı yaşayan annesi Fatma Karahan'la birlikte dün İstanbul'a geldi ve Süreyya Ağaoğlu Çocuk Dostları Derneği'nde yaşamaya başladı. Yakup, yakında okula başlayacak.
       Yakup'u en çok üzen olay ise annesi Fatma Karahan'dan ayrılmak oldu. Berna Yılmaz Amerika'da olduğu için onun koruması tarafından Bayrampaşa Otogarı'nda karşılanan ve derneğe getirilen anne oğul, birbirlerinden ayrılacakları için sürekli gözyaşı döktüler. Anne Karahan, Diyarbakır'da bulunan 17 yaşındaki kızı Gurbet ile 11 yaşındaki ikinci oğlu Hasan'ın yanına dönecek. Evlere gündeliğe giderek yaşam savaşı veren Fatma Karahan, hasta olduğu için bu işi de yapamadığını belirtirken, "Berna Hanım bana annelik yapıyor. Onun hakkını hiçbir zaman ödeyemem ama Yakup'tan ayrılmak beni adeta kahrediyor" diye konuştu.