Ekonomi Araplar parayı Avrupa’ya akıttı ilgi İran’dan olur

Araplar parayı Avrupa’ya akıttı ilgi İran’dan olur

11.03.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Salih Kuzu, 20 yıldır sektörde. Önce, bir profesyonel olarak Bahçeşehir’in uydu kent haline getirilmesinde önemli rollerden birini üstlendi.

Araplar parayı Avrupa’ya akıttı ilgi İran’dan olur

Beş yıl önce de Dekar Yapı adıyla kendi şirketini kurdu. Yine Bahçeşehir’de yola devam ediyor. Daha önceki gibi kısa katlı ve bol bahçeli evler yapıyor. Şu anda yapımını sürdürdüğü 170 bahçeli evden oluşan Asmalı Evler gibi.. Bu arada semtin çözülemeyen ulaşımı nedeniyle eski tadını kaybettiğini belirtmeyi de ihmal etmiyor. Bir diğer tespiti ise yabancıların Türkiye’ye ilgisini konu alıyor. Yakında çıkacak ‘mütekabiliyet yasası’ ile beklendiği gibi Araplar’dan talep geleceğini düşünmüyor: “Parası olan Avrupa’dan aldı. Şimdi Arap baharıyla paranın tabana yayılması gerekiyor ki, bu da uzun zaman alır”

Haberin Devamı

TÜRKİYE

Türkiye’nin en önemli sorunu
ŞEHİR MİMARLARI SEÇELİM

Kesinlikle eğitim. Daha çok kaynak ayırmak lazım. Bir diğer büyük sorun, şehirlerimiz. Hem deprem nedeniyle büyük bir risk taşıyorlar hem de mimari olarak çok çirkinler. O yüzden kentsel dönüşüm çok önemli. Ancak, dönüşüm araçlardan sadece biri olmalı. Çünkü, sadece belli yerlerde ilan edilecek gibi görünüyor. Bunlar da risk içeren yerlerden seçilecek. Oysa ki risk taşımayan yerlerde de kaçak ve çirkin bir yapılaşma var. Bence dönüşüm daha yaygın hale getirilmeli.
Farklı sistemler de olmalı. Mesela, şehir mimarlığı gibi... Rusya’da var böyle bir sistem. Tanındığı kadar sözleri kabul edilen ve önemsenilen bir isim, şehir mimarı olarak seçiliyor. Ve o, sadece şehirde geliştirilecek yapıların cephelerinden sorumlu oluyor. Tamamen bağımsız olduğundan hiç kimse ona etki de edemiyor. Şu anda Türkiye’de belediyeye projenizi götürün; cephesi nasıl olursa olsun kabul edilir. Bu yüzden her bir yapı çok farklı ve hatta çirkin olabiliyor.

Haberin Devamı

Yeni dönem mimarisi
PROJELER ŞEHİR İÇİNDE YÜZÜYOR

Ben 20 yıldır gayrimenkul geliştirme işinin içindeyim. Aslında pek çok şey değişti. Herkes artık daha iyi ve farklı olanın peşinde. Ancak, yine de belirtmek gerekiyor; dünyanın en iyi mimarının dört eserini bir bölgede yapın, dördünün arasında bir uyum yoksa kötü bir görüntü çıkar ortaya. İstanbul’da ne yazık ki, projeler arasında bir bütünlük yok. Projeler, kendi başlarına şehir içinde yüzüyor. Düzenleyici bir sistem olması lazım. Bunun için önce detaylı bir şehir planı yapılmalı ve genel konsept iyi belirlenmeli. Buna siluet için yükseklik de dahil.
Bu arada biz Uzakdoğu ya da Batı’daki gibi gökdelen tarlası gibi kentler kurmamalıyız. Gökdelenlerde yaşamak, bizim kültürümüze uygun değil. Ancak, kabul etmek gerekir ki, İstanbul’un arsa sorunu var ve bu, yatay yapılaşmaya engel. Arsa bulsanız, ne yazık ki ulaşım sağlayabilecek bir yapılanma yok.

Fiyatlar şişti mi?
MERKEZ YÜKSELİŞİNİ SÜRDÜRÜR

Bu, arz ve taleple ilgili bir mesele. Şehir merkezlerinde hızlı bir yükseliş var. Çünkü, talep yüksek, arz düşük. Banliyölerde ise fiyat düşmeye başladı. Çünkü, tam tersi bir durum var. Merkez, fiyat yükselişini korur. Ancak banliyölerdeki yapılaşmalarda da fiyatın düşmesi gibi bir durum söz konusu olamaz.

Haberin Devamı

Kriz kapıyı çalar mı?
DENGE YOKSA SIKINTI OLABİLİR

Arz-talep dengesinden kaynaklanan sıkıntılar yaşanabilir. Dengesizliğin olduğu yerlerde fiyatlarda gerileme olursa sıkıntılar baş gösterebilir. Ama, ben ikinci yarıdan itibaren alım yönünde hareket bekliyorum.

Haydarpaşa Garı - Taksim Meydanı
ANADOLU’YU TAKSİM’E TAŞIYALIM

Haydarpaşa Limanı, bir yük konteynırı limanı olmaktan çıkarılarak kruvaziyer ve yat limanı haline getirilmeli. Eğer yeni bir yapı yapılacaksa bu, kesinlikle gökdelen olmamalı. Haydarpaşa Garı da bir demiryolu müzesi haline getirilmeli.
Taksim Meydanı için söylenecek çok şey var. Çevresindeki yapılarla bir bütündür meydan. Bu yüzden sadece kamuya ait alanları düzenlemek, bir düzenleme anlamına gelmez. Taksim için bir önerim var. Orada tıpkı Paris’teki Louvre Müzesi ya da Londra’daki British Museum gibi bir müze kurulmalı. Bugün Anadolu’da arkeolojik eserler depolarda saklanıyor ve ne yazık ki çalınıyor. Buraya taşınabilir bu eserler. Sonuçta, Anadolu Taksim’e taşınabilir.

Haberin Devamı

Şehri yıkmak ve yeniden yapmak
KÜÇÜK EVLERE RAZI OLMALIYIZ

Bir deprem riski var ve buralar öncelikli olarak dönüşüme tabii tutulmalı. Zaten dönüşüm için belirlenen dört ilçe, yani Zeytinburnu, Ümraniye, Pendik ve Avcılar da bu kapsamda. Ancak, Bakırköy, Esenler, Gaziosmanpaşa, Hasanpaşa ve Kadıköy dahil pek çok yerde de dönüşüm olmalı.
Ancak, bizdeki anlayış, çoğunlukla bir daireden üç daire çıkarma mantığı üzerine kurulu. Bu durumda emsalin dört kat artırılması lazım. Şu anda, zaten çoğu yerde beş-altı emsal var. Şehrin her yerinde bir gökdelen tarlası yaratılamayacağına göre... Sonuçta müteahhitlerin de bu işten kâr elde etmeleri lazım. Aksi durumda müteahhit, neden dönüşümü üstlensin ki...
İnsanların ilk depremde yıkılacağı belli bir evde yaşamak ısrarı kadar, bir evden iki-üç ev çıkarma anlayışını anlamıyorum. Şehrin dönüşümü için insanlar, küçük evlere razı olmak durumunda. Hatta, bazı yerlerde bir miktar para vermek zorunda bile kalabilirler.
Evet, zamanında belediyeler bu evlerin yapılması için izin verdiler. Ama, güneydoğudan, doğudan büyük bir göç oldu. Ve, İstanbul’da nüfus, 13 milyona çıktı. Gecekondu denen bir şeyi icat ettik. Suçlu aramayı bırakalım. Hepimiz sorumluyuz. Eğer bu iş için para ödenecekse ben de hazırım. Ama hepimizin ödemesi şartıyla.

Haberin Devamı

Yabancının önü açılsın mı?
PARA GEÇİŞİ ÇOK ZOR

Geri kalmışlar hariç, her ülke yabancıya ev satıyor. Biz de sistemi, bir an önce bu yönde düzenlemeliyiz.
Ama, ben Arap ülkelerinden çok alım olabileceğine inanmıyorum. Beklentim, İran ve Türk cumhuriyetleri’nden. Çünkü, kültür olarak bize daha yakınlar. Araplar gelmez, çünkü, zaten sınırlı bir kesimde para var. Onlar da Avrupa şehirlerine akmış durumda. Para, tabana yayılacak ve yeni bir burjuva kitle oluşacak ki, Türkiye’den beklenildiği gibi büyük alım olsun. Bu, ancak uzun vadede gerçekleşir. Bir de şu anda ülkeden ülkeye para geçişinin çok zor olduğunu görmek lazım.

Bahçeşehir popülerliğini kaybediyor mu?
ESKİ GÜNLERDEKİ GİBİ DEĞİL

Bahçeşehir’de önce Emlak Bankası konutlar yaptı. Yıl 1991’di. Sonra Eston, 1997’de özel sektörden en büyük şirket olarak buraya girdi. Daha sonra diğer şirketler geldi. Fakat, kabul etmek lazım, bugünlerde eskisi kadar popüler değil. Çünkü, ana konseptin dışına çıkıldı ve yoğunlaşan yapıyı karşılayacak altyapı yapılmadı. Şu anda 50 bin kişi yaşıyor. Marmaray ve metro, bir an önce buraya getirilmeli. Aksi takdirde bu nüfusun taşınması zor. Tüm bunlar bir araya gelince insanlar soğudu Bahçeşehir’den.

Arz, talebin üstünde mi?
ÇEPERLERDEN BAŞKA ÇARE YOK

Merkezde arz, az. Çeperlerde ise fazla. Çeperlere taşınma konusunda direnç var. Ama, gelmekten başka çare de yok. Yılda 40 milyon turist bekliyoruz, peki bunlar nereye gelecek? Otelleri banliyölere mi yapacağız? Merkez, daha çok turizme ve ticari yatırıma ayrılmalı. Banliyöler, yani şehrin çeperleri yaşam alanı olarak belirlenmeli. Ayrıca, nüfus da sürekli arttığına göre...

MESLEK

Benim mimarım
BALYAN VE GAUDI

Yerlilerden Garabet Amira Balyan’ı çok beğenirim. Balyan’lar kendi içlerinde bir ekoldür zaten. Genç mimarlardan Deniz Duman, Emre Arolat, Oral Ekinci ve daha pek çok isim gerçekten de çok iyi. Yabancılardan Antoni Gaudi’yi çok beğenirim; detaycılığını, sıra dışılığını...

Hayran olduğum yapı
DOLMABAHÇE CAMİİ

Balyan’ın Dolmabahçe Camii’sini çok beğenirim. İnanılmaz bir orantısı var. Kubbesi neredeyse minareleri kadar yüksektir. Kendi küçük boyutları içinde yakaladığı orantı ve yüksekliklerle, ihtişamlı büyüklüklere sahip camiler kadar güzeldir.

İlk adımlar
UMUTLAR TAM TÜKENİRKEN..

Yabancı dil kursuna giderken biriyle tanıştım. Bir şirketin proje müdürüydü. Bana iş teklif etti. İş bulma umudum neredeyse yoktu. Ve bu teklifle Eska’da çalışmaya başladım. Eska, İncirlik Hava Üssü’nde de çalışıyordu. Standartlar çok yüksekti. Ve firma, o dönemde prefabrik sistemlerle ilgili know how sahibi nadir isimlerdendi. Benim için şans oldu. 1.5 sene içinde şantiye şefi oldum. 25 yaşında bir projenin başında sorumlu oldum. Sekiz yıl çalıştım şirkette. Sonra, 1991’de İsrail’de Semtash’ta çalışmaya başladım. Eska’daki tecrübem çok önemliydi bu transferde. 1.5 yıllık bir geçmişin ardından İsrail’deyken Eston’dan teklif aldım. Ve Türkiye’ye döndüm. Ankara’da pek çok proje gerçekleştirdik. Sonra şirket, Eston Yapı’yı kurma kararı aldı. Ben de genel müdür oldum. Beş yıl önce de Dekar’ı kurdum.

Bundan sonra
KISA KATLI EVLERE DEVAM

Yine az katlı bahçeli evlere devam edeceğiz. Mesela, bu yıl için Çengelköy’de üç-dört katlı 46 konutluk projemiz olacak. Bahçeşehir’de de yaklaşık 120 konutluk proje düşünüyoruz. Dönüşüm projelerinde de varız. Ağırlıklı olarak Beşiktaş, Bakırköy, Yeniköy, Yeşilyurt ve Bahçelievler için arayış içindeyiz.

Türkiye’ye proje
4 MİLYON TURİSTLİK PROJE

İstanbul’da Anadolu’daki tüm uygarlıkları temsil eden bir müze kurulmalı. Hatta, şu anda Anadolu’nun çeşitli yerlerinde depolarda bekletilen eserler de burada sergilenmeli. Müze, tek başına İstanbul’a artı 4 milyon turist daha getirebilir.

Bu son işiniz deseler
KENDİM İÇİN ÖZEL BİR EV

Muhtemelen çok iyi yorumlanmış özel bir ev yapardım kendim için. Herkesin ‘işte bu’ diyebileceği kadar özel bir ev.

Ekibimde olmazsa olmaz
İTİRAZ BİZDE PRİM YAPAR

Söylediğimi tasdik edenle çalışmam. Tutarlı düşüncelerle karşı çıkanları severim. Yani, itiraz etmek bizde prim yapar. Bazen öyle fikirler gelir ki, artık saçmalama düzeyindedir. Yine de bir saat ikna ederim. Çünkü, ikna etmezsiniz bir daha itiraz etmez.

YAŞAM

Çocukluğum
YASAKLAR GEÇERLİ DEĞİLDİ

Yaramaz olduğum kesin. Organizasyoncuydum da. Bir de bana bir şeyleri yasaklamaları, bir geçerlilik taşımazdı. Aklıma yatmışsa mutlaka yapardım.

Çocuklarım
PSİKOLOG GÖREVE BAŞLAYABİLİR

İki kızım var. Gülin ve Aslı. Gülin, işletme ve pazarlama okudu. Londra’da master yaptı. Sonra hem Londra’da hem de Türkiye’de farklı şirketlerde çalıştı. Deneyim kazandıktan sonra onu şirkette pazarlama müdürü olarak işe başlattık.
Aslı, şu anda Koç Üniversitesi’nde psikoloji okuyor. Gülin ile çok farklılar. O da burada başlayabilir. Psikoloji sektöre uzak gibi görünüyor ama artık gayrimenkul işinin yüzde 20’si insan ilişkileriyle ilgili.

İlk param
PAZARDA SEBZE SATTIM

Denizliliyim. Ailem sebze ve meyve yetiştirirdi. 13-14 yaşlarındayken ürettiğimiz sebze ve meyveleri pazar günleri kurulan pazarda satardım.

En önemli tecrübem
ABD VE İSRAİL DENEYİMLERİM

İlk işimi ABD’lilerle yapmış olmam. Adana İncirlik Hava Üssü’nde onlarla çalışmıştım. İsrail’de İsraillilerle de çalıştım. İkisi de büyük tecrübe kazandırdı.

Hobim
20 HEKTARDA BAĞ KURDUM

Okumadan yatarsam eksiklik hissederim. İki sayfa da olsa okurum. Bir de 10 yıldır ciddi ciddi bağcılıkla uğraşıyorum. Ben Denizliliyim ve doğdum yer Çal, bağ demektir. Çocukluğum da toprakla uğraşarak geçti. Denizli’de 20 hektarda bağ kurdum. Bir bağ evi de yapıyorum. Ama, henüz bitiremedim.

Stres
BAĞ BOZUMUNDA UYUYAMADIM

Stresli değilim. Akşam başımı yastığa koyar kokymaz uyurum. Uyuyamadığım tek gün, üç yıl önce bağ bozumuna gittiğimiz zamandır. Bağ bozumu gün doğarken başlar. Gece hiç uyumadım. İşçilerden 1.5 saat önce oradaydım.

Dostum
SIKINTILI ANIMDA ÇOĞALDILAR

Dost, başınız sıkıntıya girdiğinizde etrafınızda olandır. Birkaç kez sıkıntılı dönemden geçtim. Ve her defasında sayılarının normalde yanımda olanlardan çok daha fazla olduğunu gördüm.

KEŞKE YAPMASAYDIM: Geriye dönüp de ‘Yapmasaydım’ demedim hiç.
İYİ Kİ BU KARARI ALMIŞIM: İlk işim Adana İncirlik Hava Üssü’nde saha mühendisliğiydi. Gülin (ilk çocuğu) henüz 40 günlüktü ve biz, yeni eve taşınalı bir ay olmuştu. O sırada İstanbul için teklif aldım. İyi ki kabul etmişim.
BİR GÜN MUTLAKA: Denizli’deki bağımda emeklilik ve kitap yazmak düşü kuruyorum.
EN ÖNEMLİ SERMAYEM: Dürüstlüğüm ve oluşturduğum güven.
İZ BIRAKAN SEYAHATİM: Kudüs. Özellikle de Nil Vadisi. Bir kez taşlı saldırıya maruz kalsam da eşi benzeri yoktur.
KEŞFETMEK İSTEDİĞİM ŞEY: Bilimsel olarak fiziğin sınırlarını zorlamak isterim.
TEK ŞEYE İZNİM OLSA: Hayatımın normal akışını devam ettirirdim.
SPOR: Haftada beş-altı kez 45 dakika yürürüm.
BENİM ŞEHRİM: İstanbul. Küçük yerlerde yaşadım. İstanbul’a gelmek benim için uzaya gelmek gibiydi.
BENİM MÜZİĞİM: En çok klasik dinlerim. Kendi başımayken Stravinsky’nin eserlerini.
SON KİTABIM: Okuyup da en çok etkilendiğim Burhan Sönmez’in Masumlar’ıdır.
SON FİLMİM: Senden Bana Kalan.
PAZARLAR: Mümkünse evimin bahçesinin sınırlarının dışına bile çıkmak istemem.
MESLEĞİM: Keyif alıyorum.
BU MESLEĞİ YAPMASAYDIM: Kesin bir matematik ya da fizik araştırmacısı olurdum.
İŞYERİNDE ŞEYTANIN AVUKATI: Bizde çok sevilen adamlardır.
EMEKLİLİK PLANI: Profesyonel olarak çalışmayı sürdürseydim şimdi emekli olabilirdim Ama, şimdi süreyi uzatmak zorundayım.
GÖZBEBEĞİ PROJEM: Hep en yeni proje. Şimdiki Asmalı Evler.