Ekonomi Bit pazarına ‘yine’ nur yağıyor!

Bit pazarına ‘yine’ nur yağıyor!

17.04.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Dünya devleri, yine aradıkları can simidini “bit pazarı”ndan buldu! Çevre baskısı ve kirlilik, ibreyi elektrikli otomobillere çevirirken, adeta “yeni keşif”miş gibi göründü... Oysa 1900’lerde dünyada elektrikli araç nüfusu sandığınızdan fazlaydı!

Bit pazarına ‘yine’ nur yağıyor

Son dönemde otomotiv dünyasında bir hayli “elektrikli” bir gündem oluştu! Elbette tartışmalı anlamında değil, bildiğiniz, salt kendi anlamında “elektrikli” işte! Özellikle geçtiğimiz hafta içinde Tesla’nın, daha “ucuz” (ucuzluğu tartışılır!) modeli olacağı söylenen ve henüz ortada olmayan “Model 3” için 300 binden fazla sipariş alması, bizim bile dilimizi yordu!
“Vay arkadaş, 1000’er dolardan götürdü parayı bak Elon efendi!” gibilerinden kahve ağzı söylemler başlayıverdi... Bunu inovasyonun gücünden tutun da, “yeni nesil endüstri”ye kadar pek çok yere bağlayan oldu. Ama bu, sadece bizim çenemizi yormadı, Fiat Chrysler Automobiles (FCA) CEO’su Sergio Marchionne de “Dur bakalım, Model 3 göründüğü kadar karlı bir şeyse biz de yaparız!” deyiverdi. Oysa Fiat, sırf “karbon ayak izi”ni düşürmek uğruna 500 modelinin elektriklisi yapmış, her birini “5 bin dolar zararla” satmak zorunda kalmıştı. Hatta Marchionne’nin bir tek “N’olur, bu otomobili almayın!” demediği kalmıştı.

Sıkı sıkı sarıl!
Peki ya Toyota ile dünya devi olmak için yarışırken, dizel kriziyle sarsılan VW? O da, dizel krizinin izlerini silmek için tüm hesaplarını değiştirip teknolojiyi “fişe takmayı” tercih ediverdi. Porsche’nin bile elektriklisini yapacağını açıkladı, bir de üstüne konseptini yaptı.
Her konuda olduğu gibi, dünyanın en büyük otomobil pazarı olan Çin de hava kirliliğinden “Yandım Allah” deyip, elektriklilere sarılıverdi. Elektrikli otomobiller, bisikletler üreten bir dolu firma türeyiverdi. Tabii bunun “cılkı” çıktı, çünkü bisiklet sayesinde “tığ” gibi olan Çinliler, elektrikli bisikletler sayesinde “tombik”leşmeye başladı! Bazı markaların aceleyle ürettiği elektrikliler “tutuştu” yollarda. Buna da standart getirmeye çalışıyor şimdi Çinliler.
“Yeni Çin” olmaya hevesli Hindistan durur mu? Tıpkı Çin gibi trafiğe çıkan araçlarında herhangi bir “norm” uygulamadığı için “dumanaltı” olan Hindistan uyandı ve elektriklilere yoğunlaşmaya karar verdi. Bir dönem “REVA” olan elektrikli araç üretisi, Mahindra tarafından satın alındı ve şimdilerde İngiltere’ye bile araç göndermeye başladı.
Bu girişimlerden belki de en başarılısı Renault-Nissan ittifakı ile BMW gibi görünüyor, ki, bu başarı şu an bizim konumuzla doğrudan alakalı değil...

Naftalin kokusu...
Peki bu birden bire başlayan elektrikli araç aşkı, gerçekten de geleceğin teknolojisi ya da ulaşım biçimi mi? Onu şimdiden söylemek çok zor, ancak “geçmişin teknolojisi” olduğu kesin. Çünkü bu da, otomotiv dünyasının “bit pazarından” bulup çıkarttığı bir çözüm! Naftalin kokusu hissetmediyseniz, kısaca anlatayım...
Elektrikli araçlar, aslına bakarsanız otomobilin tarihi kadar eski neredeyse. Çünkü ilk elektrikli otomobil, okuduğum kadarıyla 1884’de imal edilmiş. O dönemlerde tamamen bildiğiniz araç akülerinin birbirine bağlanmasıyla oluşturulan bir batarya paketiyle gidebilen elektrikli araçlar, Avrupa’dan ABD’ye kadar pek çok kıtada kullanılıyormuş. Hatta 1900’lerin başlarında New York’ta otomobillerin yüzde 38’inin elektrikli, yüzde 22’sinin benzinli olduğu yazılır her yerde. Yani elektrikliler “kral”dı o dönemlerde. Taa ki 1920’lere gelindiğinde yeni yollar yapılmaya ve uzun kilometreler gidebilecek araçlara ihtiyaç duyuluncaya kadar...
Henry Ford’un Model T’si ise, son noktayı koyuverdi zaten. Çünkü elektrikli otomobillerin yarı fiyatına bir benzinli otomobil almak mümkündü.
Aslına bakarsanız, bugün de pek farklı değil yani! Hükümetlerin vergi indirimleri olması, neredeyse üç katı bulacak aradaki fark!
Elektrikli otomobillerin “kral” olmaya çalıştığı birkaç dönem daha vardı elbette... 1960’larda Amerika’da AMC şirketi bu konuda ciddi projeler hazırladı. Diğer üreticiler de onu izledi. Ardından 1970’lerin başında yaşanan “petrol krizi” bir kez daha elektriklilerin düğmesine bastı ama O da kısa sürdü.
İşte, şimdilerde elektrikliler aslında “yeniden” dirilmeye çalışıyor. Hem de, tam, petrol fiyatlarının neredeyse “dip” yaptığı bir dönemde. Elektrikli otoların yayılmasının çok iyi olacağını düşünenler ile tersini düşünenler arasında ciddi bir görüş ayrılığı olduğunu da söylemeden bitirmek istemedim yazıyı. Çünkü elektrikli otolarda kullanılan bataryaların “lityum”a ihtiyacı var. O da, her kayanın altında ya da köşe başında bulunmuyor.
Ayrıca elektriğin nasıl üretileceği, ömrü biten bataryaların ne olacağı filan gibi konular da var!..
Öfff, neyse, hava güzel, düşünmeyin bunları şimdi! Çıkın dışarı, derin bir nefes alın, tatil gününün miskinliğini içinize çekin... “Yine yazmış bir şeyler işte kafasına göre!” deyiverin bana da gerekirse!.. Sağlıcakla kalın...