Ekonomi ‘Doğu ve Güneydoğu’daki vatandaş vergisini verecek ki oralara yatırım gitsin’

‘Doğu ve Güneydoğu’daki vatandaş vergisini verecek ki oralara yatırım gitsin’

11.08.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Riva’da bir çiftlik evi. Ağaçlar ve yeşillikler içinde. Avlunun ortasında uzun bir masa. İftar sofrası. Masanın ortasında Tarım Bakanı Mehdi Eker oturuyor.

‘Doğu ve Güneydoğu’daki vatandaş vergisini verecek ki oralara yatırım gitsin’

Masanın etrafında yaklaşık 20 kişi var. Nihat Özdemir’den Türker İnanoğlu’na Necati Demirkol’a işadamları. Ferhat Boratav’dan Altan Öymen’e Vahap Munyar’dan Güngör Uras’a gazeteciler. Ev sahibi Yasin Ekinci. Diyarbakır’ın büyük ailelerinden, inşaatçı ve en büyük tutkusu “at” olan bir isim. Türkiye Jokey Kulübü’nün eski başkanı.
Bakan Eker ile Diyarbakırlı olmalarının haricindeki ortak tutkuları “at sevgisi”. Eker yemekte bir ara atları anlatıyor: At utanır, at kıskanır, at aşık olur. Duyguları insana benzer. Kendisi de at biniyor. Zaten Tarım Bakanlığı’nın 800 tane kadrolu atı var. Bursa Karacabey başta “safkan Arap atı” yetiştiren haralardan gururla bahsediyor. Hatta cep telefonundan “at resimlerini” gösteriyor.
Çiftlik serin, gündem sıcak. Bakan Eker’e son günlerin popüler tartışma konusunu soruyorum. Orhan Miroğlu ile yapılan söyleşi ile başlayan ardından gazete köşe yazarlarının katılımıyla büyüyen “Türkiye’nin Doğu’sunda ve Güneydoğu’sunda yaşayan Kürt vatandaşlar vergi versin mi vermesin mi?”.
Soruyu sorduğum bakan Diyarbakır Bismilli. Yani “bölgenin insanı”. Oradaki zorlu şartları bilen, bakan olduktan sonra da hem doğduğu ille hem bölgeyle ilgisini kesmemiş bir isim. Lafı hiç dolandırmıyor: Tabii ki vergilerini verecekler. Doğu ve Güneydoğu’daki vatandaşımız vergisi verecek ki oralara yatırım gitsin, hizmet gitsin.”

‘Açılım tüm hızıyla devam’
Bakan Eker’e “tam sizin konunuz değil ama hükümetin açılım politikalarının seyri nasıl olacak? diyorum. “Tam da benim konum” diye sözümü kesiyor. “Açılım tüm hızıyla sürecek. Kimsenin kuşkusu olmasın. Başbakan ne zaman bölge için olumlu bir adım atsa bir şey söylese bir provakasyon yapıyorlar orada. Şehit haberleri geliyor. Ama bizi insanımız için attığımız adımlardan geri çeviremezler.”

‘Kemal Burkay gibi politikacılar lazım’
Bölgedeki politikacılardan açılıyor konu. Şu anda BDP’den vekil seçilen kimi isimlerin eğer teklif götürselerdi kendi partilerinden de aday olmak isteyeceklerini düşündüğünü söylüyor. Bu arada Leyla Zana’dan konu açılıyor. Zana’nın ailesini tanıyor. “Mehdi Zana’yı tanımazdım” diyor. Leyla Zana’nın politikada öne çıkışını açan sürecin eşinin belediye başkanlığı sonrasında hapse düşmesiyle olduğunu söylüyor. “Eğer böyle bir süreç yaşanmasaydı muhtemelen şu an siyasette olmazdı” diyor.
“1980 darbesinden sonra Diyarbakır’da sokaktan geçen her üç kişiden birini gözaltına aldılar. İşkenceler yapıldı. Bu süreçte bölgede bir kesimde, o dönem çok taraftarı olmayan, darbe öncesi yöneticileri Bekaa’da yerleşmiş PKK’ya sempati başladı. Çünkü o dönemde diğer Kürt örgütleri bastırılmış, liderleri tutuklanmıştı. PKK’nın ayakta kalmasını önemseyen bir kesim oldu.”
Bakan Mehdi Eker’e Kemal Burkay’ın dönüşü de soruldu. Bu konuda şunları söyledi:
“Kemal Burkay yumuşak mesajları olan, yumuşak tutumu olan bir politikacı. Bölgede böyle politikacılara ihtiyaç var.”


‘Kızım senin işin İstanbul’da oraya git’

Bakan Mehdi Eker iftara kızıyla geldi. Kızı yurtdışında, okumuş “rekabet hukuku” konusunda yüksek lisans yapmış. Şu anda İstanbul Üniversite”sinde doktorasını yapıyor. Eşi, Bakan Eker’e kızgın. Çünkü kızına “Evladım senin uzmanlık konunla yani rekabetle ilgili hukuki işler İstanbul’da oluyor. Sen oraya git” demiş. Kızı da eşiyle birlikte İstanbul’a yerleşmiş. Bakanın iki çocuğu daha var. Biri lise 1’de biri üniversitede okuyor. Fotoğraflarını gösteriyor.


Haberin Devamı

“Rındamın beyaz yüzlüm hem Türkçe hem Kürtçe”

İftar sofrasını Yasin Ekinci’nin ablası Mesure Hanım hazırlamış. Yemek boyu mutfaktaydı. Çünkü yemeği kendi yaptı. Bölgenin yemekleri. Patlıcanlı meftune de vardı “peynirli baklavayı andıran kahi de”... Yanında meyan şerbeti ve çay...
Yemek bitti. Üç kişilik saz heyeti geldi. Bir de İzzet Yıldızhan. Önce Türkçe şarkılar türküler. Ardı ardına. Bakan Mehdi Eker ile yan yana oturuyoruz. Hepsine eşlik ediyor. Bu arada türüne göre makamını, derleyenini, yöresini söylemeyi eksik etmiyor. “Evde ne tip müzik dinliyorsunuz?” diye soruyorum. “Türkçe Kürtçe hepsi” diye cevap veriyor. Derken Yıldızhan yemeğe katılanların çoğunun bildiği Kürtçe bir türküye başlıyor. “Rındamın”. Bakan Eker buna da eşlik ediyor. Sonunda “Ne anlatıyordu” diye soruyorum. “Bir sevda hikayesi. Bunun hem Türkçesi hem Kürtçesi var” diyor.
Bu yazıyı yazarken youtube’dan İbrahim Tatlıses’in ünlü yaptığı bu türküyü dinliyorum.
Nakarat kısmı şöyle:
Rındamın, gevramınsalêl hefyatêmmê
Vêlê çên salêl bêndatêmê
Yani:
Güzelim, beyaz yüzlüm
Kaç yıldır peşindeyim
Vallahi kaç yıldır yolundayım
Şarkının Kürtçesi de var Türkçesi de. Aramızda Türk de var Kürt de... Bir iftar sofrasında kimi cümlelerini anlamadığımız şarkılara birlikte tempo tutup birbirimizi daha çok anlayacağımız bir ülkenin hayaliyle geceyi bitiriyoruz.