Ekonomi Eğitim ekonomik atağa kalkıyor

Eğitim ekonomik atağa kalkıyor

08.12.2018 - 08:15 | Son Güncellenme:

Eğitimin iktisadi hayatla birebir eşleşmesinde fayda olduğunu dile getiren Bakan Ziya Selçuk, ekonominin gerekliliklerini öğretim sürecine yansıtacaklarının sinyalini verdi.

Eğitim ekonomik atağa kalkıyor

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “Eğer eğitim kendi bağımsızlığını ilan eder ve iktisadi taraftan kopuk bir şekilde kendi uygulamalarını ortaya koyarsa eğitim kurumu içe kapanık, üretim kapasitesini yitirmiş ölü dokuya dönüşür. Eğitim kurumunun iktisadi hayatla birebir eşleşmesinde yarar var. Bu eşleşme birebir olmadığında, eğitimin ve ekonominin üretme potansiyeli birbiriyle uzlaşmayacaktır” dedi. Selçuk, dün TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, eğitimin, ekonomi ve demokrasi ile ilerlemesi gerektiğini belirtti. Selçuk, “Belki yılbaşından hemen sonra toparlayıcı bir çerçeveyi toplumla paylaşma imkânımız olacak” ifadelerini kullandı.


Yapısal dönüşüm...

Geçen yıllarda Türkiye’de çeşitli alanlarda yapısal reformlar yapıldığını hatırlatan Selçuk, eğitimin bu anlamda yapısal dönüşüm yaşamadığını kaydetti. Selçuk, “Eğitimde yapacağımız dönüşümler, bir ekosistem içinde, Türkiye’nin ve dünyanın diğer alt sistemleri ile uyumlu olmazsa boşa dönme süreci yaşanacaktır” dedi. Selçuk, şöyle konuştu:

“Eğer biz ilkokulda, ortaokulda ekonominin gerekliliklerini, öğretim sürecine yansıtamazsak o zaman biz sadece belirli sınavlarda başarılı olan çocukları anlamak ve onların sınav sonuçlarını değerlendirmek ile yetinmiş oluruz.Yapmamız gereken şey, öğrendiklerini sınav sonuna kadar unutmayan çocuklara başarılı demek değil, öğrencilerin bir yaşam yolculuğu olarak onlara eşlik edecek içeriklerle karşılaşmalarını sağlamak.”

‘Ekonomiye çıpa lazım’

TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, önümüzdeki yılın küresel ve yerel düzeyde risklerin devam ettiği bir yıl olacağını belirterek, “Ekonomimizin çıpaya ihtiyacı var” dedi. TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi’nde konuşan Bilecik, şu yorumlarda bulundu:

“- Bizim hedefimiz, kurallara dayalı küresel liberal demokratik bir düzene entegre olmaktır. Bunun politika düzeyinde somut karşılığı ise AB üyelik sürecimiz ve transatlantik çerçevede ABD ile iyi ilişkilerdir. Bugün su ne kadar bulanık olursa olsun, demir atacağımız tek liman daima batıdır. TÜSİAD için Türkiye’nin AB üyeliği vazgeçilmez bir hedeftir. Şunu kabul ediyoruz ki hepimiz aynı trendeyiz. Ancak aynı trende olmak, herkesi aynı yolun yolcusu yapmaz. Biz her zaman, demokrasi, hukukun üstünlüğü, özgürlük ve sosyal ilerleme yolunun yolcusu olmalıyız.

- Önümüzdeki yıl gerek küresel, gerek yerel düzeyde belirsizliklerin ve risklerin devam ettiği bir yıl olacak. Ticaret savaşları küresel büyümeyi önemli ölçüde düşürebilir. Bugün nakit sıkışıklığı her sektörde hissediliyor. Finansmana erişim eskisi kadar rahat ve ucuz değil. Ağustosta başlayan kredi daralması tüm hızıyla devam ediyor. Mart ile kıyaslandığında faizler 11 puan, kur ise yüzde 40 yükseldi. Hem şirketlerimiz hem tüketiciler bu kur ve faiz yükü altında eziliyorlar. KOBİ’ler için sorunlar katlanarak çoğalıyor. Talepte ciddi bir düşme var. Son 9 yıldır kesintisiz büyüyen ekonomimiz maalesef artık küçülüyor. Bir an evvel banka bilançolarındaki hasarın tespit edilmesi, stres testlerinin yapılması ve geri dönmeyen alacakların bilançolardan temizlenmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerekiyor. Kredi daralması bitmeden, bu krizin bitmeyeceğini hepimizin kabullenmesi gerekir.

- Ekonominin kuralları bellidir. Türkiye’nin ekonomik istikrarı, pamuk ipliğine bağlanamaz. Ekonomimizin çıpaya ihtiyacı var. Keyfi uygulamalar, piyasa dengesine zarar verir. Genel olarak dünyada artık ucuz ve bol parayla büyüme dönemi sona erdi. Ekonomide gemiyi yeniden yüzdürmemiz gerekiyor. Bunun için suların yeniden yükselmesini bekleyecek zamanımız yok.”

Üretimle sağlıklı büyüme

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan da, şunları dile getirdi:

“Şirketler son 10 senedir kıymetli TL ve bol uluslararası finansmana dayalı bir model içinde idi. Bu şirketler şimdi zor durumda. Konkordato ilan eden şirketlere her gün bir yenisi ekleniyor. Reel sektör, yüksek enflasyon ve TL’deki dalgalanma nedeniyle önünü göremiyor. Eğer iflaslar başlarsa, durum daha da kötüye gider. Dalga dalga KOBİ’lere, esnafa ve vatandaşa yayılır. İşsizlik bugünkü seviyelerinin üstüne çıkar. Yüksek işsizlik ve enflasyon halkın satın alma gücünü düşürür. Düşen talep şirketler kesimini daha da zora sokar.Belli bir süre için büyüme hızında sert bir düşüş kaçınılmaz görünüyor. Önemli olan bundan sonra ekonominin sağlıklı bir büyüme patikasına girmesi.”