Ekonomi Gençlere ağladım

Gençlere ağladım

13.07.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Güzel ve Dahi adlı programda Ecevit'i bile bilemeyen gençlerin haline çok üzüldüğünü söyleyen Anadolu Grubu Başkanı Tuncay Özilhan, "Gençlerin bu haline ağladım" dedi

Gençlere ağladım

'ÇIRAK' ADLI PROGRAMDA GENÇLERE PATRONLUĞU ÖĞRETEN İŞADAMI TUNCAY ÖZİLHAN: Geçen yıl televizyonda yayımlanan ve başarılı gençlere iş imkânı sağlayan 'Çırak' adlı programa da katılan Özilhan, Türkiye'de milyonlarca insanın açlık seviyesinde yaşadığını, temel sorunun istihdam ve üretim olduğunu söyledi. Özilhan, izlediği 'Güzel ve Dahi' adlı televizyon programındaki genç yarışmacıların kültür seviyelerinin kendisini hayrete düşürdüğünü belirtti. Televizyonda yayımlanan 'Güzel ve Dahi' adlı programı izlediğini ve çok güncel sorulara bile yanıt veremeyen gençlerin durumunun kendisini çok üzdüğünü belirten Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, "Gençlerin haline ağladım. Türkiye bu tabloyu çok iyi analiz etmeli ve eğitim politikası yeniden ele alınmalı" dedi. Yarışmaya katılan gençlerin çoğunun üniversiteli olduğuna dikkat çeken Özilhan, düşüncelerini şöyle dile getirdi:"Türkiye'de hâlâ milyonlarca insan açlık seviyesinde yaşam sürdürüyor. Bunların şartlarının iyileştirilmesi gerekir. Geçen gün bir dahi, güzel kızlar programı seyrettim ve ağladım. Türk gençliğinin eğitim seviyesinin düşüklüğüne ağladım.Türkiye'nin oturup buna köklü bir çözüm bulması gerekiyor. Bu gençlerin çoğu lise mezunu, hatta bazıları üniversitede okuyan gençlerdi. Hayretle izledim ve üzüldüm. Çok üzüldüm.Gençleri liselerden ve üniversitelerden çıkartıyoruz ancak hiçbir şey öğretmeden çıkartıyoruz. Bu sistemin Türkiye'ye hiçbir değer yaratmadığı kanaatindeyim. Bu eğitim sisteminin baştan aşağı değiştirilmesi gerekir. Değer yaratan, araştırmacı gençlerin yetiştirilmesi için muhakkak iyi temellerin atılması gerekir. Bütün dünya bunu yapıyor. Önemli olan bunu araştırmak ve bir yerden başlamak. Türkiye'nin buna bir yerden başlaması lazım." 'Seyrettim, ağladım' Petkim ihalesine Ülker ve Akkök gruplarıyla katılan Anadolu grubunun ortaya çıkan rakamı çok yüksek bulduğunu belirten Özilhan, şunları söyledi:"Hesabını kitabını bilen gruplarız. İhaleyi alan grupla ihaleden önce görüştük. Yüzde 50 Türk, yüzde 50 Kazak tarafı olarak bir çalışma yaptık. Bir iki konuda anlaşamadık. Şimdi teklif olursa bu fiyatlardan bakmayız. Bizim belirlediğimiz rakam, toplam değer olarak 2.5 milyar dolardı." 'Linç etmek doğru değil' Petkim ihalesi sonrasında alıcılardan birinin Ermeni olması nedeniyle gösterilen tepkinin Türkiye'ye yakışmadığını belirten Özilhan şöyle dedi:"Kazakistan'da iki bira, iki Coca Cola şişeleme fabrikamız var. Bizim için çok önemli bir ülke. Birçok Türk grup Kazakistan'da yatırımcı... O ülkenin şirketleri de buraya yatırım yapınca araştırmak lazım, birdenbire linç etmemek lazım. Bir tanesinin Ermeni ortağı var diye ortaya çıkmak hakikaten Türkiye'nin olgunluğuna yakışmıyor. Troika Diyalog da bizim 10 yıldır çalıştığımız bir şirket. Gayet iyi ilişki içindeyiz." 'Troika ile 10 yıldır çalışıyoruz' Yunan Alpha Bank'ın, Anadolu grubuna ait Abank'ın yüzde 50'sini aldığını hatırlatan Özilhan, "Fırsatlar çıkarsa yeni iş alanlarına bakıyoruz. Enerjiyle ilgileniyoruz. Bankacılıktan da çıkmıyoruz. Alpha ile birlikte pazardan daha fazla bir pay almak istiyoruz. Bulunduğumuz hiçbir sektörden çıkmayacağız" dedi. Tuncay Özilhan, Türk patronların bankalarını satmalarını şöyle yorumladı: 'Bankacılıktan çıkmıyoruz' "Birkaç sebep var. Riskli bir sektör oldu. Patronlar büyük sorumluluk altında. Ama alan yabancılar o kadar sorumluluk altında değil. Eşitsizlik var. Yerli ortak bütün mal varlığıyla sorumlu, yabancının bu sorumluluğu yok. Tabii beklemedikleri değerlerin üstünde değerler bulunca satıp çıktılar. Ayrıca çok sermaye isteyen bir sektör."Özilhan, tartışılan yabancı payı konusunda da şöyle dedi:"Optimum bir denge gerekir. Büyüyen Türkiye'nin finansman ihtiyacını sağlayacak yabancı sermaye de olmalı, diğer taraftan köklü Türk bankaları da olmalı ki Türkiye'nin güvenliğini sağlayabilecek bir komposizyon oluşsun. Ancak 'Bankalarımızı aldılar, bizi çökertecekler' paranoyasına da girmemek lazım. Yerli sermaye olarak sadece İş Bankası'nın bulunması yeterli olmaz. Devlet bir ana strateji belirlemeli." 'Yerli - yabancı eşitsiz' Otomotivde yabancıların Türk ortakları ayakbağı gördükleri için çoğunluğu aldıklarını belirten Özilhan, bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı:"Marka, teknoloji, mali güç onların. Dolayısıyla kontrol da onda oluyor. Yatırım kararını o veriyor. Bir müddet sonra Türk ortak ayakbağı oluyor. O uzun vadeli bakabiliyor, Türk ortak yatırdığı paranın karşılığını istiyor. Türk ortak onun genel dünya stratejisine ters düşecek bir takım görüşlerde olabiliyor. O da ayakbağı olacak bu ortaktan kurtulmaya çalışıyor. Honda'da ortaktık, bu nedenle dostça el sıkıştık. Isuzu'nun lokal ortağa ihtiyacı vardı, devam ediyoruz." 'Otomotivde Türk ortak ayakbağı görülüyor'