Ekonomi İngilizlere kurutulmuş menemen yedirdiler!

İngilizlere kurutulmuş menemen yedirdiler!

19.05.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Durukan çiftinin dokuz ay içinde adeta kurutmadığı meyve sebze kalmadı. Ürünleri ilgi çekince zincir marketler onlardan raf bedeli almadı. Çiftin kurduğu şirket yurtdışına kurutulmuş menemenlik karışımı ve biber cipsi gibi ürünler ihraç ediyor

İngilizlere kurutulmuş menemen yedirdiler

Nevcihan Durukan, bir bankacıydı. Eşi, Eyüp Durukan ise bir elektrik mühendisi. 2012’nin ortalarında ikisinden de bir itiraf geldi: “Bu işten sıkıldım artık.” Üretimin çarklarına girmek istemektedirler ama, çok farklı bir alandan.
Ana başlık gıda olur. Sinop’ta toplanılan defne yapraklarını hatırlar Nevcihan Durukan. Ve daha pek çok bitkiyi... ‘Onları kurutup ambalajlayabilirler miydi? Ve dahası, giderek daha sağlıksız beslenen halk için çerez olarak sunabilirler miydi? Kurutulmuş sebzelerle kadınların hayatını kolaylaştırabilirler miydi?’

Hem içilen hem yenilen çay
Araştırmaları dilimleyerek, doğrayarak üstelik besin değerini kaybettirmeden pakete koymayacakları hiçbir şeyin olmadığını gösterir. Bunun için bir kurutma makinesinin yapılması gereklidir. Makineyi yaptırırlar, ama çalışmaz. Eyüp Durukan’ın becerileri devreye girer. Devasa makineyi en ince ayrıntılarına kadar söküp birleştirerek çalıştırır.
Planlandığı gibi önce defne kurutulur. Bunu biber, domates, kiraz, vişne ve hünnap gibi onlarca meyve izler. Daha sonra pırasa, soğan, bamya, brokoli ve sarımsak gibi sebzeler girer devreye. Nevcihan Durukan’dan ‘yenilenebilir çay’ fikri çıkar. Fikir elma, armut, portakal, limon ve nanenin doğranıp paketlenmesi üzerine kuruludur. Normal çaydan farkı, demlenen suyu içtikten sonra demi verenin de yenilmesidir.

‘Kurutamazsınız’ dediler ama...
Bir diğer fikir, meyvelerin cips şeklinde kurutulmasıdır. Nevcihan Durukan’ın geliştirdiği bu fikrin çıkış noktası onun da bir anne ve çalışan kadın olarak çocuklarını besleyecek sağlıklı ve pratik bir çözüm bulması gerekliliğidir: “Elmayı, portakalı ve karpuzu deneyip başardık. Sonra ananas, altın çilek ve biberden cips yaptık.”
2012’nin Eylül ayında yola çıktıkları ve ilk ürünlerini Eyne Mutfağı markasıyla piyasaya Ocak 2013’te verdikleri düşünüldüğünde çok büyük bir mesafe aldıkları ortada. “Kurutulamaz” denilen pek çok ürünü kurutmayı başarmışlar. Bunda yenilikçiliği teknolojiyle harmanlamaları etkili. Ürün çeşitlerini şu anda 100’e ulaştırıp ulusal marketlere üstelik raf bedeli ödenmeden taşıyan bu girişimin başarıya ulaşmış olmasının arkasında doğru nem oranına ulaşarak besleyicilik değerini korumuş olmaları önemli bir etken. Şimdilik sadece C vitamininden yüzde 50 kayıp veriyorlar.

Haberin Devamı

GÜNDE 1.5 MİLYON TON MEYVE-SEBZE İŞLİYOR
Nevcihan-Eyüp Durukan çifti, Samsun Kavak’taki 6 bin metrekarelik tesiste üretim yapıyor. Her gün 1.5 ton meyve ve sebzeyi işleyebildikleri bu tesiste ürettiklerini Metro, Migros ve Carrefour gibi ulusal marketlerin yanı sıra yurtdışına da taşımayı başarmışlar. ABD, Almanya, İngiltere pazarları arasına girmiş bile. Nevcihan Durukan, ABD’nin defneye özel bir ilgi duyduğunu belirtip ekliyor: “İngiltere daha çok sebze tercih ediyor. Menemenlik karışıma bayıldılar. Almanya ise biber cipsi ve vişneye.”

MISIR DEVLERİNE ‘SANCAK’ AÇTI
Dr. Ali Üstün, uzun yıllar boyunca tarımsal araştırma enstitülerinde görev almış. Uzmanlık sahası nohut, soya fasulyesi, kuru fasulye, ayçiçeği ve mısır bitkileri. Geliştirdiği tohumlarla hastalıklara dayanıklı çeşitler yaratmış. Mesela ‘Nohut Damla 89’ bunlardan biri. Bu çeşit, nohutun baş belası olarak nitelendirilen antraknoz ismindeki hastalığa karşı son derece dayanıklı.
İthalata karşı savaşıyor
2005 yılında emekli olduktan sonra yaptığı araştırmalar sonucunda mısır ve soya çalışmalarına Konya’da devam edebileceğine karar vermiş. Kuru fasulye tohumu ‘Doruk’, soya tohumu ‘Çetinbey’ ortaya çıkan ilk ürünleri olmuş.
Ancak, çalışmalarındaki yoğunluk yüzde 80 ile mısırda. Geliştirdiği ilk mısır tohumu ‘Sancak’ için oldukça iddialı konuşuyor: “Yaklaşık yedi yıllık bir çalışmanın ürünü. Beş hafta kadar önce Sancak ismiyle tescil edildi. Nihayet, özel sektörde ıslahçısı ve materyali yerli olan ilk mısır hibrit çeşidi geliştirildi.
Temel özelliği dünyanın en büyük tohum firmalarının geliştirdiği mısır tohumlarıyla aynı verim seviyesinde olması. Yani Monsanto, Pioneer, Syngenta, Limagrain ve KWS ile rekabet edebilecek bir tohum çeşidi geliştirdik. Zaten benim de yola çıkarken amacım, Türkiye’nin bu konuda ithalata bağımlı yapısını azaltmaktı. Bu yönde başarılı ilk adımı da atmış oluyoruz.”