Ekonomi İşadamı vergi yüzsüzü olmamalı

İşadamı vergi yüzsüzü olmamalı

19.07.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

İşadamı vergi yüzsüzü olmamalı

İşadamı vergi yüzsüzü olmamalı

Sakıp Sabancı Milliyet için yazdı...

WASHINGTON'da taksiye binmiştim. Sordum, "Bir trafik kazası yaparsan, bir insana çarparsan, polisin yakana yapışmasından mı korkarsın, yoksa bir vergi hatası yapıp da maliyeci yakana yapışırsa bundan mı korkarsın?"
Adamın cevabı İngilizce şu oldu: "Same!.." Türkçesi: "İkisinden de."
Amerikan toplumunda vergi kaçakçılığını unutunuz, hatasından bile son derece korkuyorlar. Önü alınmaz üç şey var Amerika'da:
1) Ölüm... Ölümün çaresi yok.
2) Teknolojik gelişmeyi durdurmanın çaresi yok.
3) Tax... Verginin çaresi yok.
Nixon'ın Watergate skandalının altında, "vergi beyanındaki sahtekarlık" yatıyor. Nixon vergi kaçırdı, kamuoyuna başka şekilde yansıdı. Ama temelde vergi kaçakçılığı var. Mesela, Alcapone cinayetler dizisini işledi, hapishaneye düşmedi, fakat eski mobilyayı sattı, beyanında göstermedi, vergi kaçakçılığından hapishaneye düştü ve orada öldü.
Amerikan toplumunda ilke şu: "İstediğin gibi çalış, rekabet et, birbirinle kovalaş, verimli ol, her şey serbest ama vergi hatasında toplum da hassas".
Kazanacaksın, yalılarda, kaşanelerde yaşayacaksın, istakoz, havyar yiyeceksin sonra vergi vermeyeceksin. Olmaz böyle şey.
Türkiye'de ise "kör gözüne parmağım", öyle acayip şeyler oluyor ki, insanın aklı almıyor.
Her gün gazete sayfalarında renkli yaşamlarını sergilemekten çekinmeyenlerin vergi listelerinde isimlerine rastlanmıyor.
Gazetelerde kimin ne babayiğit özel uçağı olduğunu, kimin ne büyük yatı olduğunu, kimin deniz kıyısında katı olduğunu, kimin yaşam için nasıl para harcadığını artık herkes görüyor. Vergi listeleri açıklandığında bakıyorsunuz. Bu isimlerin bazıları listeye girmemiş. Vergi beyannamesi denilen şey ile tanışmamış.
Burada kamu vicdanı eziliyor. Rezil oluyor. Ama vergi yüzsüzlerine bir şey olmuyor.
Eğer ortada bir devlet var ise, eğer ortada bir adalet var ise devletin teker teker bu insanlara sorması lazım: "Ey vatandaşım... Harcamalarını sana helal edeceğim... Ancak sen bu harcadığın paranın vergisini ne zaman verdin. Göster bakalım şunun makbuzunu?"
Bu yıl çok komik bir uygulama oldu. Üç tane, beş tane "şarkıcı"ya vergi cezası kesildi. O şarkıcılardan önce vergi cezası kesilecek "kendilerini işadamı", "zengin" diye tanıtan o kadar çok insan var ki... Onlar ne olacak?
Vergi bir lütuf, bir atıfet değildir ki, lütfedenden alınsın. Adeta öyle alınıyor. Veren saf, veren ahmak. Vermeyen açıkgöz. Bu yanlış. Testiyi kıran ile suyu getiren aynı muameleye tabi tutulamaz. Suyu getiren taltif edilecek, teşvik edilecek, testiyi kırana ceza verilecek. Bu memlekette vergiyi vermeyen hala çıkıyor...
Vergi ziyanı ortadan kalkarsa, bugün topladığımızın iki mislini elde edebiliriz. Ah ne güzel olur, Hazine'nin geliri bugünün iki katı olsa, o zaman senin, benim çocuklarıma daha iyi mektep yapabiliriz, para var diye. Senin benim hastamı daha iyi hastanelere götürebiliriz para var diye...
Politikacıları çağırıyorum. Allah aşkına, billah aşkına, ne olursa olsun, nasıl anlatılırsa anlatsınlar, ahdet bir daha vergi affı çıkarmayacağım.
İkide bir vergi affı çok kötü pompalıyor. Her seçim döneminde veya arkasında vergi affının gelmesi Hazine'in fukaralaşmasına sebep oluyor.