19.01.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:
GÜNGÖR URAS Olayların içinden
Geçen ay 59 bin, ondan önceki ay 49 bin kişi işsizlik başvurusu yapmış.
Bunlar İŞKUR’un yolunu bilenler. Kapısını çalabilenler. Ya İŞKUR hakkında bilgisi ve İŞKUR’a ulaşabilecek kadar mecali olmayanlar ne durumda?
Bir gerçek var... Talep uyanmadan, üretim başlamadan işsizlere yeni iş imkânı yaratmak imkansız. Ama bu demek değil ki işini kaybedenleri sokakta bırakacağız. İnsan olana, bu duruma çare üretmek yaraşır. İşsizleri aç ve muhtaç bırakmamak sosyal sorumluluk ve insanlık gereğidir.
İmkân yok, demeyiniz. Çünkü imkân var... Olmayan imkân da yaratılır.
Kaynak yok, demeyiniz. Kaynak da var. Koskoca bir İşsizlik Sigortası Fonu var. Bu fonda 38 milyar TL para var. Bu para işte bugünler için biriktirildi.
Bugüne kadar herkesin gözü bu fonda idi. Bu fondaki paraları nasıl ele geçiririz yarışı vardı... Şimdi insanlarımız işsiz ve işsizler açken, biz bu fonu kullanmayıp da ne zaman kullanacağız? Fondaki paraları işsizlerden saklayarak, kimin cebine aktaracağız?
İşten çıkarmaları frenlemek, kriz döneminde insanları işsiz bırakmamak, her ay ücretlerini alabilmelerini sağlamak için değişik formüller var. Öneriler var. Bunları değerlendirmek zorundayız.
Başkaları çare üretiyor
İşsizlik bize özgü değil. Amerika’da kriz nedeniyle 2 milyon kişi işsiz kaldı. Avrupa’da aynı sorun var. Ama o ülkelerde (1) İşten çıkarmaları en aza indirmek (2) İşsiz kalanları (a) önce aç bırakmamak (b) sonra onlara iş imkânı yaratmak için çalışmalar yapılıyor.
Amerika’da ve Avrupa ülkelerinde işten çıkarmaları önlemeye dönük politikalar hükümetlerin gündeminin başında yer alıyor. Bizde ise sadece “ah ile vah ile” günler geçiyor.
Başka ülkelerde işsizliği sınırlamak için değişik formüller bulundu. İşçileri sokağa atmamak için bazı işyerlerinde çalışma saatleri 8’den 4’e indirildi. Bazılarında 7 gün çalışna yerine 4+3 gün çalışma modeline geçildi.
Bazı işyerleri işçilerine ücretsiz 3 ay izin verdi. Bazı işyerleri 3 ay (yarım veya çeyrek ücret ödeyerek) zorunlu izin sistemine geçti. Bazı işyerleri işçileriyle anlaşarak kriz süresi için geçici gönüllü ücret kısıntısına geçti. Bu formüllerin amacı işçiyi sokakta bırakmamak.
Kriz nedeniyle işten çıkarılanlara, işsizlik süresince uzun dönemli işsizlik sigortası yardımı yapılıyor. Bu yardım (a) sembolik ölçüde, yetersiz bir yardım değil, (b) süresi kısa değil.
Ama en önemlisi hükümetler, kısa sürede işsizliği önleyecek yeni politikalar oluşturuyor. İşsizliğin çaresi üretimi artırmak. Üretimi artırmanın yolu ise talebi canlandırmak.
Talebin canlanması insanların para harcamasına bağlı. İşte dışarıda politikacılar, hükümetler şimdilerde sadece bunu düşünüyor, buna çalışıyor. (Bizim gündemimiz ise (1) Belediye seçimleri (2) Gazze faciası (3) Ergenekon ve de (4) “Tencere dibin kara, seninki benden kara” kavgası.)
Kısa çalışma ödeneği işlemiyor
İstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş, (mecburiyetten) işten çıkarmaları önleyecek bir formül olarak “Kısa Süreli İşten Çıkarma Ödemesi” sisteminin yeniden düzenlenmesini öneriyor.
Kısa çalışma ödeneği, genel ekonomik kriz veya zorlayıcı nedenlerle işyerinde geçici olarak en az 4 hafta işin durması,veya kısa çalışma uygulanması halinde ödeniyor.
Kısa çalışma ödeneği demek, şu demek. Eğer bir işyerinde kriz nedeniyle talep azalmış ise, işyerinde bu nedenle en fazla 3 ay, en az 4 hafta süreyle üretimin geçici olarak tamaman durudurulması veya geçici olarak üretimin en az üçte bir oranında azaltılması zorunluluğu ortaya çıkmış ise, işveren İŞKUR’a başvuruyor.
Sigortalı işsizlere en fazla 90 gün süre ile İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödeme yapılıyor. Böylece üretimini geçici olarak azaltmak veya durdurmak zorunda kalan işveren işcisini işten çıkarmıyor. İşverenin ödeyemediği ücret ise geçici olarak İŞKUR tarafından ödeniyor.
İTO Başkanı’nın isteği “ödenek miktarının ve süresinin artırılması”. Ancak daha da önemli bir sorun var. Bu sistem işlemiyor. Bir işverenin “İşcilerinin kısa süre çalışma ödeneği sisteminden yararlanabilmesi“ için yapacağı müracaatın formalitesi çok uzun ve zor.
Halbuki bu sistem günümüzde iyi çalışır ise, özellikle KOBİ’ler krizi atlatıncaya kadar işçi çıkarmak zorunda kalmayacak.
Dönüşümlü çalışma formülü
Sanayici Hüsamettin Kavi, işçi çıkarmalarını sınırlamak için “Dönüşümlü Çalışma” yı öneriyor. Hüsamettin Kavi’ye göre dönüşümlü çalışmanın amacı, kriz döneminde işyerlerinin (1) ücret faturalarını taşınabilir boyuta indirmek,(1) böylece işcileri mecburiyetden kapının önüne koymalarını önlemektir.
Bu uygulamada, haftalık veya aylık dönüşüm dönemlerinde, işçilerin bir kısmı ücretsiz olarak izine çıkarılmaktadır. Ücretsiz izin dönemleri “geçici işsizlik” olarak tanımlandığında bu geçici işsizlik sürelerinde işcilere İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödeme yapılmaktadır.
Bu uygulamada işsizler işten çıkarılmamakta, hizmet sözleşmeleri devam etmektedir. İşyeri kriz nedeniyle karşılaştığı geçici sorunlara çözüm getirdiğinde, işciler normal çalışma düzenine geçmektedir.
Hüsamettin Kavi, bu tür bir uygulamada sürenin en az 6 ay olması gerektiğini söylüyor. Ve bu tür uygulamanın, İŞKUR’a maliyetinin işsiz bir işçiye devamlı işsizlik sigortası ödemekten daha az yük getireceğini, üstelik işsiz sayısının artmasını önleyeceğini belirtiyor.
İşsizlik fonundaki 38 milyar TL bugünler için biriktirildi
Son 120 gün prim ödeyerek sürekli çalışmış olanlar, son 3 yıl içerisinde en az 600 gün prim ödemişler ve de kendi istek ve kusuru dışında işini kaybetmişler ise işsizlik sigortasından yararlanabiliyorlar. En az 600 gün çalışmış sigortalılar 180 gün, 900 gün çalışmış sigortalılar 240 gün, 1080 gün çalışmış sigortalılar 300 gün süre ile İşsizlik Sigortası’ndan her ay belli bir para alabiliyorlar.
İşsizlik Sigortasının uygulanmaya başladığı 2002’den 2008 sonuna kadar, işsizlik sigortasından yararlanmak için 1.455.238 kişi başvuruda bulunmuş, 1.286.400 kişi işsizlik ödeneği almaya hak kazanmış. Aralık 2008’de 193.003 kişiye 66.657.070,55 TL ödeme yapılmış.
Ücret garanti fonu
Sigortalı çalıştıran işverenin konkordato ilan etmesi, işveren için aciz vesikası alınması, iflası veya iflasın ertelenmesi hallerinde geçerli olmak üzere, işçilerin iş ilişkisinden kaynaklanan üç aylık ödenmeyen ücret alacakları, işçinin, işverenin ödeme güçlüğüne düşmesinden önceki son bir yıl içinde aynı işyerinde çalışmış olması koşulu esas alınarak temel ücret üzerinden ödeniyor. Bu uygulama yaygın değil. Aralık 2008’de 10 kişiye 35 bin TL ödeme yapılmış.
Kriz veya zorlayıcı nedenlerle işyerinde geçici olarak en az dört hafta işin durması veya kısa çalışma hallerinde sigortalılara çalıştırılmadıkları süre için en fazla üç ay İşsizlik Sigortası Fonu’ndan kısa çalışma parası ödeniyor. 2005 yılında 21 kişiye, 2006’da 217 kişiye, 2007’de 40 kişiye, 2008’de (Aralık) ise 650 kişiye çalışma ödeneği ödenmiş. Görülüyor ki bu uygulama da sınırlı.
İşsizlik fonu zengin
Sigortalının prime esas aylık brüt kazancı üzerinden hesaplanan yüzde 2 işveren, yüzde 1 sigortalı kesintileri ve yüzde 1 devlet payı ile bu primlerin değerlendirilmesinden elde edilen kazanç ve iratlar ve de, işverenlerden alınan gecikme zammı ve faizler bir fonda birikiyor.
Bu fona İşsizlik Sigortası Fonu adı veriliyor. İşsizlik Sigortası Fonu’nda şimdilerde 38 milyar TL para var. Açık anlatımıyla bu kriz döneminde fondaki para bolluğu iştah kabartıyor.