Manavgat'a görücü geliyor

İsrail'den üst düzey ve kalabalık bir heyet, Türkiye'den su alımı konusunda incelemelerde bulunmak üzere gelecek hafta başında üç günlük bir ziyaret için Türkiye'ye gelecek.
İsrail Altyapı Bakanlığı Müsteşarı'nın başkanlığında 19 Haziran'da ilk olarak İstanbul'a gelecek olan heyet, daha sonra Manavgat'a, ardından da Ankara'ya geçecek.
İsrail'in Ankara Büyükelçiliği'nden üst düzey bir yetkili, Türkiye ile su alımı konusunda zaman zaman görüşmeler yapıldığını ve bu çerçevede bazı heyetlerin Türkiye'ye geldiğini hatırlatırken, bu kez heyetin çok kalabalık olduğuna dikkat çekti. Aynı yetkili, bunun İsrail'in konuya verdiği önemin bir göstergesi olduğunu belirtti.
Heyette İsrail Başbakanı Ehud Barak'ın özel danışmanının yanı sıra İsrail Dışişleri Bakanlığı'nın Su İşleri Dairesi Başkanı ile Maliye ve Sağlık bakanlıkları ve devlet su işleri kuruluşu Makerot'tan üst düzey bürokratlar yer alıyor.
Diplomatik kaynaklar, ziyaretin, İsrail hükümetinin 17 Aralık 1999 tarihli "Türkiye'den su alımı ihtimallerinin araştırılması" kararı çerçevesinde yapıldığını belirttiler. Aynı kaynaklar, heyetin incelemelerinin ve Türk yetkililerle görüşmelerinin ardından İsrail kabinesine sunulmak üzere rapor hazırlayacaklarına işaret ederek, bu raporun konuya ilişkin alınacak kararda etkili olacağını ifade ettiler.

İki bakanlık anlaşamıyor

İsrail'in ciddi boyutlara ulaşan su sorununu çözmek için, diğer bazı yolların yanı sıra Türkiye'den su ithal etme projesi de bir süreden beri ülke içinde tartışılıyor. Dışişleri Bakanlığı, su sorununun bir an önce Türkiye'den su alınarak çözülmesini savunurken, aşırı dinci Şahas Partisi'nin kontrolündeki Altyapı Bakanlığı ise deniz suyunun arıtılması seçeneğine daha sıcak bakıyor.
Edinilen bilgilere göre, iki bakanlık arasındaki anlaşmazlık, konuya yönelik farklı bakış açılarından kaynaklanıyor. Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'den su alımını kısa vadeli bir çareden çok öte, İsrail'in komşularıyla su sorununu çözecek altın anahtar gibi görüyor.
Dışişleri Bakanlığı, Manavgat Suyu'nun Ürdün ve Filistin Yönetimi'ne de doğrudan ya da dolaylı olarak transferiyle barış sürecinin en dikenli konularından biri olan su sorununun çözülebileceği düşüncesini taşıyor.
Altyapı Bakanlığı ise suyun strarejik önemi nedeniyle su kaynaklarının her olasılık gözönüne alınarak tamamen İsrail'in kontrolünde olması gerektiği tezini savunuyor ve ithal suyun İsrail vatandaşının "cüzdanına etkisini" ön plana alarak, konuya diplomatik perspektifle bakmayı reddediyor.