Ekonomi Türk bankalarının 2013 beklentisi 26 milyar TL

Türk bankalarının 2013 beklentisi 26 milyar TL

30.01.2013 - 12:49 | Son Güncellenme:

Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) 2013 yılı değerlendirmesine göre, toplam aktiflerin 1 trilyon 556 milyar TL, kredilerin 930 milyar TL, mevduatın 925 milyar TL, öz kaynakların 202 milyar TL ve karın 26 milyar TL olması bekleniyor.

Türk bankalarının 2013 beklentisi 26 milyar TL

Türkiye Bankalar Birliği’nin “Uluslar arası Gelişmeler, Türkiye Ekonomisi ve Bankacılık Sektörü Ocak 2013” değerlendirmesi TBB Genel Sekreteri Ekrem Keskin tarafından, Birliğin Akmerkez’deki ofisinde düzenlen basın toplantısıyla açıklandı.

Haberin Devamı

Buna göre, bankacılık sektörünün 2013 yılında büyümesi için gerekli kredi talebini karşılayacak güçte olduğu ve 2013 yılında bankacılık sektörünün toplam aktiflerinin yüzde 12-14 aralığında olmak üzere 1 trilyon 556 milyar TL beklendiği tahmin edildi.

2012 yılında yüzde 16 düzeyinde olan kredilerin, 2013 yılında yüzde 14-16 aralığında ve 930 milyar TL, mevduatın yüzde 12-14 aralığında ve 925 milyar TL, öz kaynakların yüzde 12-13 aralığında 202 milyar TL ve karın yüzde 12-14 aralığı olmak üzere 26 milyar TL beklendiği tahmin edildi.

“TÜRKİYE’NİN GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE GİDEN SERMAYE GİRİŞİNDEN ALDIĞI PAY YÜZDE 6’LER SEVİYESİNDE”

Keskin, gelişmekte olan ülkelere giden sermaye miktarının 2007 yılında en üst seviyeye çıktığını ve 1 trilyon 250 milyar dolar net sermaye girişi olduğunu, 2008 ve 2009’da bu rakamların bir miktar aşağı düştüğünü ve son birkaç yıldır yeniden 1 trilyon doların üzerine çıkan sermaye girişinin görüldüğünü belitti. Türkiye’nin gelişmekte olan ülkelere giden sermayeden aldığı paya bakıldığında, daha önce yüzde 3-4 olan oranını, 2009’dan itibaren yüzde 6’lar seviyesine geldiğinin görüldüğüne işaret eden Keskin, “Dolayısıyla gelişmekte olan ülkelere giden sermaye miktarı artıyor. Türkiye’nin de buradan aldığı pay artıyor” diye konuştu. Türkiye’deki gelişmelere bakıldığında ise fiyat istikrarında daha düşük enflasyona vurgunun kendilerini sevindirdiğini söyleyen Keskin, hatta Merkez Bankası’nın yüzde 5 enflasyon ısrarının hedefi arasına girmesinin olumlu bir gelişme olduğunu kaydetti. Diğer taraftan tasarruflar ağının bir miktar düştüğünü, ancak hala yüksek olduğunun görüldüğüne dikkati çeken Keskin, TL’nin ise değer kazanmaya devam ettiğini vurguladı.

“FONLAMA FAİZLERİ DÜŞÜYOR OLSA BİLE, MALİYETLER NEDENİYLE KREDİ FAİZLERİ AYNI ORANDA DÜŞMÜYOR”

Haberin Devamı

Keskin, faiz oranlarında ise düşüşün bir miktar yavaşladığına dikkat çekerken, “Fonlama faizleri düşüyor olsa bile, para ve ihtiyatlı bankacılık politikası tedbirleri, kredi faizlerinin aynı hızda düşmeyeceğini gösteriyor. Çünkü fonlama maliyeti üzerine, buradan gelen önlemlerin maliyetini de koyduğunuzda, kredi faizleri aynı oranda düşmüyor” diye konuştu. Cari işlemler dengesinde 2012’de yüzde 6.5-7 oranında bir milli gelir rasyosunun çıkacağını tahmin ettiklerini söyleyen Keskin, “2013’de keza bu düzeylerde kalacak gibi görünüyor. Tasarruf açığının da yüzde 6’lar üzerinde olması Türkiye açısından riskli bir konu” ifadelerini kullandı. -KAYNAKLAR- Keskin, dikkatle izlediklerini ve gidişatından çok da memnun olmadıkları konunun ise finansal sektörün büyüklüğü olduğunu söyledi. Bankacılık sektöründeki mevduat, repo ve fonlardan oluşan para talebinin gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının son üç yıldır değişmediğinin altını çizen Ekrem Keskin, “Dolayısı ile finansal sektörün büyüklüğünü önemli ölçüde etkileyen bir unsur” değerlendirmesinde bulundu. Buna karşılık kamu kesiminin finansal sektörden aldığı payın düştüğünü, iç borç stokunun banka aktiflerine oranını,2011 yılında yüzde 30 olurken, 2012’de yüzde 28’e geldiğine dikkati çeken Keskin, “Bu kaynakları büyütmeden kaynakların dağılımını etkilemesi açısından olumlu bir gelişme. Ancak eğer, önümüzdeki yıllarda büyümeyi rahat bir şekilde finanse edeceksek mutlaka mevduat, repo ve fon talebini artırıyor olmamız lazım. O da tasarruf oranındaki artışla birlikte birbirini destekleyecek bir süreç diye bakıyoruz” ifadelerini kullandı.

Haberin Devamı

“FAİZ ORANLARININ BU YIL İÇERİSİNDE DÜŞMESİ MÜMKÜN”

Haberin Devamı

Fonlama faizinin ise dengelenmiş gibi göründüğünü belirten Keskin, “2012’nin ikinci yarısından itibaren hızlı bir düşüş olmuştu. Repo piyasasında faizler yüzde 10’dan yüzde 5’lere doğru geriledi. Ocak verileri yüzde 5’in çok küçük altında bir ortalamayı gösteriyor ama Merkez Bankası’nın para politikasına ilişkin son yapılan açıklamalar, faiz oranlarının bu düzeylerde şimdilik dinleneceğini gösteriyor. Eğer enflasyon yüzde 5 hedefleniyorsa ve uygulamaların da bu yönde uygulanacağı beklentisi içinde, daha yavaş bir hızda faiz oranlarının bu yıl içerisinde düşmesi mümkün” diye konuştu. Keskin, kredi faizlerinde düşüşün ise 2012 yılının son çeyreğinde hızlı olduğunu, şimdiki eğilimine bakıldığında bulunduğu noktalarda seyrettiğini, özellikle TL ticari kredi faizlerinde yüzde 10’un altına gelindiğini, konut kredilerinin yüzde 10, ihtiyaç kredilerinin ise yüzde 14 düzeyinde bulunduğunu ve bu açıdan değerlendirildiğinde kredi faizlerinin, geçen yılın ilk yarısına göre oldukça düştüğünü kaydetti.

Haberin Devamı

KREDİ FAİZLERİNDE HIZLI DÜŞÜŞ BEKLENMİYOR

Kredi ve mevduat faiz oranları konusunda da değerlendiren Keskin, şunları söyledi: “Kredi ve mevduat faiz oranlarını karşılaştırdığımızda, her ikisinde de seyir yavaşlayan bir hızda olsa da aşağı yönlü görünüyor. Fonlama maliyetinin düşüşü, kredi faizine aynı oranda yansımıyor. Çünkü Merkez Bankası’nın uyguladığı para ve ihtiyatlı bankacılık politikası tedbirleri, bankaların kaynak maliyetlerinin üzerine aracılık maliyeti yükü getiriyor. O nedenle kredi faizlerinde daha hızlı bir düşüş için şu anda beklentimiz yavaş.”

“MEVDUATTAKİ BÜYÜME İKİNCİ YARIDA HIZLANDI”

Keskin, bankacılık sektöründe 2012 yılında toplam kredilerdeki büyüme ile toplam mevduat arasındaki büyüme farkına bakıldığında, sevindirici gelişmenin, mevduatın ikinci yarıdan itibaren hızlanması olduğuna dikkat çekerek, “Kredilerde hızlanmaya da bakıldığında aradaki farkın açılmadığını ve birbirlerine yaklaşmaya başladığını görüyoruz. Bu da Merkez Bankası’nın cari açığın kontrol altına alınması açısından önem verdiği bir konu. Mevduattaki büyümenin nerelerden geldiğine bakarsak asıl hız, Türk Lirası (TL) gelmiş. Yine son çeyrekten itibaren TL mevduat artış hızının, yüzde 4’ler düzeyinden yüzde 13’ler düzeyine çıktığını görüyoruz. Yabancı Para (YP) da ise çok fazla bir hareket yok. Bu da çok olumlu bir gelişme, TL cinsinden mevduat talebinin artması…” dedi.

“AKTİFLERİN ÜÇTE İKİSİ KREDİLERDEN OLUŞUYOR”

Kredilerin gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının 2 puan arttığını gördüklerini açıklayan Keskin, Merkez Bankası’nın da kredi bölü milli gelir oranındaki değişmeyi 2 puan olarak gördüğünü, bunun üzerinde bir kredi büyümesinin dengeleri çok olumlu etkilemediğini söylediğini ve 2012’de bu oranın neredeyse tuttuğunu kaydetti. Kurumsal kredilerde ise 2 puan artış olduğunu bildiren Keskin, kredilerin toplam aktiflere oranının yüzde 59’a ulaştığını, böylelikle sektör aktiflerinin üçte ikisinin kredilerden oluştuğunu bildirdi. Kredi mevduat oranının ise yüzde 100’ler düzeyinde kalmaya devam ettiğini vurgulayan Keskin, menkul değerlerin toplam aktifler içindeki payının da beşte birine düştüğüne dikkati çekerken, “Dolayısı ile bankacılık sektörü daha fazla kredi vererek faaliyetini sürdürüyor” dedi. Keskin, kurumsal ve bireysel krediler arasındaki dağılımda çok önemli bir değişme olmadığını, kredilerin yüzde 33’ünün bireysel kredi, bunun yüzde 11’in konut, yüzde 1’in taşıt, yüzde 8’inin ihtiyaç ve yüzde 4’ünün ise diğer kredilerden kaynaklandığını, kredi kartlarının ise yüzde 9 düzeyinde bulunduğunu söyledi.

TAHSİLİ GECİKMİŞ ALACAKLARDA KOBİ SAYISI 190 BİNE ÇIKTI

KOBİ’lerin krediye erişimine bakıldığında, kredi kullanan KOBİ sayısının 1 milyon 800 bine ulaştığını gördüklerini, genel olarak kredi yavaşlamasının KOBİ kredilerine de yansıdığını gördüklerini açıklayan Keskin, tahsili gecikmiş alacaklarda 160 bine inen KOBİ sayısının, 2012 yılında bu rakamın 190 bine geldiğini bildirdi. Tasarruf ve bireysel krediler konusuna da değinen Keskin, “Tasarruf mevduatı ve bireysel krediler arasındaki ilişkiye baktığımızda, 2011’de 4 puanlık bir artış olmuş bireysel kredilerin tasarruf mevduata oranında. Bireysel kredilerin TL tasarruf mevduatına oranı ise yüzde 78’de yüzde 84’e gelmiş. Oran daha yavaş bir hızda olsa da büyümeye devam ediyor” diye konuştu.

“TAHSİLİ GECİKMİŞ ALACAKLARDA ARTIŞ HIZI YAVAŞLADI”

Takibi gecikmiş alacakların toplam kredilere oranında 2012 yılının ilk yarısında bir artış olduğunu, son çeyrekte kredilerdeki büyüme ile bu oranın bir miktar yavaşladığını, hatta tahsili gecikmiş alacakların büyüklüğünün reel olarak değişimine bakıldığında artışın eğiliminin bir miktar yavaşladığının görüldüğünü açıklayan Keskin, şunları söyledi: “2012 Aralık itibariyle kredilerin, tahsili gecikmiş alacaklarla ilişkisi yüzde 2.9. Kurumsal kredilerde yüzde 2.8, bireyselde yüzde 3. Tüketici kredilerinde yüzde 0.2 puanlık artış var, kredi kartlarında yüzde 6.3’ten yüzde 5.4’e gerilemiş. Borcunu ödeyemeyen bireysel müşteri sayısında, eğimin 2012 son çeyrekte yeniden yavaşladığını görüyoruz. 773 bin kişi olmuş bu rakam, 2010 yılının neredeyse ilk çeyreğindeki rakam bu düzey. Ticari kredilerde ise 512 bin. Borcunu ödememiş kişi sayısının son üç aydaki artış seyrine baktığımızda, son çeyrekten önce bu artış yaklaşık 90 bine gidiyordu. Şimdi yavaşlamış bir miktar seyir ve 100 bin düzeyinde. Son üç ayda borcunu ödemeyen kişi sayısındaki artış.”

“KARŞILIKSIZ ÇEKTE BİR MİKTAR ARTIŞ VAR”

Keskin, karşılıksız çek miktarında da reel olarak bir artış olduğunu, ancak ibrazında karşılıksız çıkan çek oranını bakıldığında, bunun halen 2000’li yılların altında ve yüzde 4.5-5 arasında bir yerde olduğunu izlediklerini söyledi. Son çeyrekte de karşılıksız çıkan çek ve protestolu senet sayısı artış hızında da bir yavaşlama olduğunu kaydetti.

BANKALARA SORUŞTURMA

Soruları da yanıtlayan Keskin, bankalara açılan soruşturmaya ilişkin bir soru üzerine, şu anda bankaların savunma aşamasına geldiğini belirterek,“Rekabet Kurumu’nun, bankacılık sektörünün diğer sektörlerle karşılaştırıldığında işleyişi, düzenlemeleri ve denetim hususları dikkate alındığında daha hassas davranacağını tahmin ediyorum” diye konuştu. Bankalara soruşturmaya ilişkin bir başka soru üzerine Keskin, Türkiye’de rekabetin engellenmesini engelleyecek düzenlemelerin olduğunu, bankalar birliğinin üzerinde hassasiyetle durduğu konunun, rekabetin her alanda güçlü olması olduğunu kaydetti. Keskin, şöyle devam etti:

"BANKACILIK EN REKABETÇİ SEKTÖR"

“Bankaların, piyasanın genel gidişatı, küresel krizde olup bitenler hakkındaki değerlendirmelerini… Sürekli konuşan bir sektör çünkü. Risk yönetimi açısından da. Bu konuşmaların eylemli bir davranış olarak algılanmaması gerektiğini düşünüyorum. Örneğin Merkez Bankamız’ın 2011 yılına girerken, kredi büyümesini yavaşlatmak üzere rezerv oranlarını yükseltmesi, önce çok iyi anlaşılmadı. Çünkü bir yandan rezerv oranlarını yükseltirken, diğer yandan faiz oranlarını düşürdü. Acaba Merkez Bankası ne yapmak istiyor? Bunları sektör kendi arasında hep konuşuyor. Ancak bir araya gelip de ‘faizleri şu şekilde belirleyelim, faizler piyasalara bu yansısın’ tavrı olmadı.”

“REKABET KURUMU’NUN DEĞERLENDİRMESİNİ BEKLEYECEĞİZ”

Keskin, gazetecilerin “Ancak iddia o” yorumu üzerine, “En azından bankalar birliği içerisinde bu tür değerlendirmeler olmuyor. Eylemli bir harekete geçtiği yönünde bizim elimizde Rekabet Kurumu’nun tespitleri yok. Onun için Rekabet Kurumu’nun değerlendirmesini bekleyeceğiz. Biz bankacılık sektörünün, Türkiye’de en rekabetçi sektör olduğunu ve bankaların gerek müşteriler, krediler ve hizmetlerle ilgili çok hassas ve titiz davrandıklarını biliyoruz, izliyoruz. Türkiye’de bankacılık sisteminin bilerek, rekabeti ihlal etmediğini ve etmeyeceğini düşünüyorum. Bu soruşturma sonrasında Rekabet Kurumumuz’un sağlıklı ve doğru bir karar vereceğine inanıyoruz” karşılığını verdi.

BANKALARIN ŞUBE BAŞINA ÖDEDİĞİ HARÇ 50 BİN TL

Bankaların şube harçları için ne kadar harç ödediğinin sorulması üzerine Keskin, şube başına bu rakamın ortalama 50 bin TL olduğunu ve her yıl 500 milyon TL’lik bir yük getirdiğini hesapladıklarını bildirdi.

BES FONLARI BANKALARDA TOPLANMALI

Bireysel Emeklilik Sigortası (BES) konusuna da değinen Keskin, burada toplanan kaynağın yüzde 70’inin bankalarda değerlendirildiğini, yüzde 30’unun başka fon şirketlerinde değerlendirilmesinin öngörüldüğüne dikkat çekerek, “Bankalar buna itiraz ediyor. Çünkü bu bir risk yönetimidir. Bankalar, bu kaynakların, bankanın yönetimi altında olan şirketlerde kalmasını istiyor” dedi. Keskin, “Bankalar yüzde 100’ünü mü istiyor” sorusu üzerine, “Bankalar evet yüzde 100’ü…” diye karşılık verdi.