Ekonomi Türkiye, cam yapımı için kum ithal ediyor

Türkiye, cam yapımı için kum ithal ediyor

29.06.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Türkiye, cam yapımı için kum ithal ediyor

Türkiye, cam yapımı için kum ithal ediyor

       ŞİŞE Cam, Türk endüstriyel yaşamında önemli bir yer tutar. Bir İş Bankası iştiraki olan Şişe Cam, sektörünün Türkiye'deki tek üreticisi. Genel Müdür Adnan Çağlayan, cam üretiminin neden tek üretici konumda olduğunu, camın hammaddesi olan kumu neden artık Türkiye'den çıkartmayıp da ithal ettiklerinin öyküsünü anlattı.
       Şişe Cam yıllardır tek üretici. Bu, sizin gelişiminizi engellemiyor mu?
       - Cam Sanayii, sermaye yoğun olan bir işkoludur. Bir düz cam fabrikasının kuruluş bedeli 150 milyon dolardır. Bir fırının 7 - 8 yıl ömrü var. Bu sürenin sonunda bu fırını komple yıkar, yeni baştan fırın yaparsınız. En ufak bir fırının bedeli de 30 milyon dolardır.
       30 milyon dolar verip de bir fırın kuracak girişimci çıkmaz mı?
       - Çıkar, ama devamlı olarak bunu kimse yapmaz. Bir düz cam fırınının minimum kapasitesi 200 bin tondur. Şu anda bizde üç fırın var. Türkiye'nin ihtiyacı 400 bin ton. Geri kalanı ihraç ediliyor. Böyle bir fabrikanın devreye girmesi demek, Türkiye içinde birbirimizi yememiz demektir. Buna kimse cesaret edemez. Bu özelliklerden dolayı her yerde cam sanayii hep tek üreticidir.
       Globalleşme sürecinde şirketler birbirlerinden teknoloji ve sermaye alışverişine giderler. Bu alışveriş sizin sektörünüzde ne kadar başarılıyor?
       - Dünya cam üretiminin yüzde 70'ini 11 kuruluş yapıyor. Cam sanayiinde müthiş bir yoğunlaşma var. Ciddi bir teknoloji yarışı, kıyasıya rekabet var. Bugün dünyada en son ne teknoloji varsa, aynısı bizde de var. Hatta cam eşyadaki bizim teknolojimiz dünya teknolojisinin de üzerinde.
       Şişe Cam'ın yabancı bir ortağa ihtiyacı var mı? Şişe Cam'ın hisselerinden satmayı düşünür müsünüz?
       - Birkaç sene öncesine kadar bunu düşünmezdim. Kalite, fiyat ve servis sorunumuz yok. Ama dünya globalleşti ve tek başımıza bir yerlere varmamız mümkün değil. Milliyetçilik duyguları sanayide çok etkili. Patent hakları da çok önemli oldu. Bu nedenle yabancılarla işbirliğine girmede sonsuz yarar var.
       Bu işbirliği ne ölçüde gerçekleşir?
       - Yüzde 50 - 50 ortaklıklar şeklinde olabilir. Almanlar'ın Schott firmasıyla, yüzde 50 - 50 olarak Eskişehir'de bir fabrika kuruyoruz. Cam eşya ve züccaciye üretilecek. Üretim tamamen yurtdışına yönelik olacak. Beşyıldızlı oteller, restoranlar, kafeteryalar ve uçak firmalarına mal verilecek. Amerikan Oneida yüzde 25, biz yüzde 50, Almanların da yüzde 25 hissesiyle ortak bir pazarlama şirketi kuruyoruz. Amerikan piyasasına hızlı bir giriş yapacağız. Almanlarla cam elyaf takviyeli ürünler yapmak üzere şirket kurduk.
       Başka hangi pazarlarla ilgileniyorsunuz?
       - "Türkiye'de Türkiye'ye hakim olacağız. Özellikle bize tehdit olan ülkelere de gireceğiz" diyoruz. Mısır'da kum yatırımımız var. Türkiye bir yerde çok bilinçlendi, bir yerde de bilinçlenmesinde yanlışlar var. Herkes çevreci oldu. Çoğu da bunda bilinçli değil. Bugüne kadar Türkiye'nin taşını, toprağını alıp cam yapıp, dünyaya satıyoruz diye övünüyorduk. Ama artık Türkiye'nin taşını, toprağını kullanamıyoruz.
       Ne oldu da kullanamıyorsunuz?
       - Zonguldak'ta çok önemli kum yatakları var. Kullanabilirdik, ama çevreciler, bizi oraya sokmuyor. Gidip Mısır'dan, Belçika'dan, Bulgaristan'dan kum getiriyoruz.
       Ne kadar döviz kaybı sözkonusu?
       - Nereden baksanız 20 - 25 milyon dolar kadar. Burada yapmış olsaydık, çok daha ucuza malolurdu. Türkiye'nin yeraltı kaynakları açısından çok zengin bir ülke olmasıyla övünüyoruz. Bunları yer üstüne çıkartıp, kullanmadığımız takdirde hiç bir kıymeti yok. Biz orayı tahrip ediyoruz, ama kumu çıkardıktan sonra da tekrar yeşertiyoruz. Türkiye'de kum arama işini bıraktık. Bu Türkiye açısından büyük kayıp. Kumun cam yapımındaki payı yüzde 24'tür, bunu ithal eder hale geldik.
       Camın yüzde kaçı çevreci bir üretim?
       - Yüzde 100'ü çevreci. Bize verilen kotaya göre üretimimizin yüzde 40'ını geri toplamamız gerekiyor. Bu, plastikte yüzde 20'lerdedir ki, plastik daha çok olması lazım. Bu kotayı dolduramıyoruz. Çünkü cam yok. Türk insanı atılacak kavanozları atmıyorlar, evde değerlendiriyorlar. Onun için cam bulamıyoruz. Ümraniye'de patlamadan önce, camlar toplanıyordu. Şimdi, çöp dökülür dökülmez üstü örtülüyor, çöpün tekrar toplanma şansı da yok. Camı toplayınca yüzde 30 enerji tasarrufu da yapıyoruz. Şimdi de kotayı dolduramadığımız için ceza ödüyoruz.