Ekonomi Ünlü markaların imzasız devrimcisi

Ünlü markaların imzasız devrimcisi

29.06.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Ünlü markaların imzasız devrimcisi

Bugün tekstil sektöründe entegre üretim yapan Türkmen, hem kumaş hem de hazır giyim ihracatı yapıyor.Üretim teknikleriyle, lojistik işini üstlenmesiyle, müşteriye özel servis ve dizayn stüdyo ile ilkleri gerçekleştiren Türkmen, kısa süre içinde de Meksikada ofis açmayı planlıyor.Kendi üretim tesisleri haricinde Türkiye genelinde 65 fabrikayla çalışan Türkmen, Türkiyenin tekstil ve modada, beş yıl içinde İtalyayı yakalayacağını söylüyor. Çinin Türkiyenin rakibi olmadığını belirten Türkmen, "Gelecek en hızlı, en kaliteli, en ucuz yapanların olacak. Hepsini yaparsan batarsın; en ucuz olamayacağımıza göre en hızlı ve en kaliteli olmalıyız. Bizim ihtiyacımız olan hızlılığı arayan müşteri -ki bunlar da moda malları isteyenlerdir. Türkiyenin şansı bu" diyor. Atila Türkmen. Dünyayı değiştirmeye yönelen 68 kuşağından... Bugünse iş hayatında vizyonerliğiyle tekstil dünyasını değiştirmeyi ilke edinmiş bir işadamı. ATK, Concorde kumaş fabrikası, ACT ve GAAT gibi tekstil şirketlerini bünyesinde bulunduran Türkmen Grubunun Yönetim Kurulu Başkanı. Dünyanın önde gelen moda firmalarına üretim yapıyor. Ancak şu anda kendi markasını yaratmak gibi bir hayali yok. İşinde hala 68li Atila olduğunu gösteren birçok ilk onun eseri... Türkmen Grubu, tekstil sektöründe büyük bir firma. Önemli işlere de imza atıyor ama siz gündemde pek yer almıyorsunuz. Grubunuzun son dönemde ne gibi faaliyetleri var? Tekstil sektöründe tamamen entegre çalışan bir grubuz. Çerkezköyde kumaş ve konfeksiyon fabrikalarımız var. Yüzde 100 ihracata yönelik olarak faaliyet gösteriyoruz. Yurtdışında İngiliz, Alman ve ABDli önemli firma ve markalara mal satıyoruz. Bunların hepsi önemli markalar. Gelene geçene mal satmıyoruz biz. Her müşteri bizim ortağımız gibidir. Yakın ilişki kurar, tam bilgi akışı sağlarız. Arada toptancı yoktur. Mağaza gruplarına direkt mal satan ender gruplardan bir tanesiyiz. Yurtdışında bin satış noktasına ulaşıyoruz. Ayrıca Türkiye genelinde 65 fabrika da bizimle çalışır. Bünyemizde bin 700 kişi istihdam ediliyor. Türkiyede tekstilde farklı işler yaptık. Yenilikleri getirdik. Uzun yıllardır tekstil işinin içindesiniz. Sektörün bu süreçte aldığı yolu nasıl değerlendiriyorsunuz? İnanılmaz. Bizim şirketimiz 1973te kuruldu. Tam 30 yıl oldu. 30 yıl öncesi nasıldı diye soruyorsanız, şu anda tekstilde bulunduğumuz yerden bakarsak bir komedi gibiydi. Şimdi Türkiye ihracatının yüzde 36sını gerçekleştiriyor bu sektör. Bunun da yüzde 80i hazır giyim. Bu tesadüfi değil. Bu devrimi ilk başlatanın Atatürk olduğuna inanıyorum. Kıyafet devrimi tekstil sektörünün kalkınmasının ilk adımıdır. Yüzümüzü batıya dönerek, Bangladeş, Pakistan gibi sadece üretici olmaktan çıkıp modayı hayatımızın içinde yaşayacak ve yorumlayabilecek hale geldik. Dolayısıyla, bundan beş yıl sonra Türkiyenin İtalyanın yerinde olacağına inanıyorum. Adım adım oraya gidiyoruz. Peki 30 yıl önce tekstil sektörünü tercih etmenizin nedeni nedir? Karakterime, yaşam stilime uygundu çünkü. İyi giyinmeyi çok seviyordum. Sevdiğim işte başarılı olacağımı düşünerek bu işe atıldım. Şu anda da tekstile "my life style", yani "yaşam biçimim" diyorum. Başka iş de bilmem, başka iş de yapmam. Ben 68 kuşağıyım. 68 kuşağının yaşadığı her şeyi yaşamış bir kişiyim. Kuşağın bütün yenilikçi ve vizyoner karakterine sahibim. Bu yönünüz işinize de yansır mı? Evet. Şu anda bu hayatımın her aşamasında görülüyor. Zaten işimiz yeniliktir. Her gün değişen bir iş. Renkler, moda... Zaten bütün yaptığım işlerde vizyonerliğimin izleri görülür. Bugüne kadar kimseyi taklit etmedim. Tesislerden, yönetim biçimimize kadar her şeyimizle farklıyız. Mesela konfeksiyon fabrikamızda ayakta üretim yapılır. Değişik olalım diye değil, daha verimli olalım diye böyle çalışıyoruz. Artık aracılar da ortadan kalktı. Mağazalara direkt servis vermek için lojistiğe çok önem verdik. Bir malın üretilmesi kadar, o malın doğru zamanda mağazada olması da görevlerimiz arasında. Biz firma olarak bu işleri çok iyi yaptığımız için şu anda ayaktayız. Sektörde atılacak sonraki adımlar ne olmalı? Rekabet her gün daha çok artıyor. Tanımadığımız rakiplerle savaşıyoruz. Önce müşterileri tanımak gerek. Örneğin ülke olarak benim Çinle fiyatta rekabet etme şansımın olmadığını bilmem gerek. En yakın mal satacağım yerlere bakmalıyım. Buna göre pozisyon almak gerek. Gelecek, en hızlı, en kaliteli, en ucuz yapanların olacak. Hepsini yaparsan batarsın, en ucuz olamayacağımıza göre en hızlı ve en kaliteli olmalıyız. İhtiyacımız olan müşteri, hızlılığı ve modayı arayan müşteri olmalı. Türkiyenin şansı bu. Çin gerçekten bir tehlike mi? Tehlike her an var. Ancak Çin zaten şu anda bizden daha ucuza mal satıyor ama daha uzunlu terminli üretim yapabiliyor. Önemli olan Çinin veremediği hizmeti, kaliteyi, hızlılığı, modayı vermemiz. Verimliliğe önem verilmesi lazım. Entegre tesislerin artırılması lazım. İtalya üretimden çok moda satıyor. Daha pahalı ürünler satıyor. Bundan sonra alacağımız pay Çinden olmaz, İtalyadan, Avrupadan olur. Ayrıca Türkiyede de bir Çin olduğuna inanıyorum. Doğu Anadolu bence bir Çin olabilir. Vergi, işçi sigortaları ve enerji gibi konularda gerekli kolaylıklar sağlanırsa ben de dahil hepimiz oraya yatırıma gideriz. İşte o zaman Çinle rekabet şansı doğar. Türk milleti terzidir Sizce tekstil sektöründe böylesine hızlı bir gelişmenin etkenleri ne olabilir? Türk milleti terzi milleti. Fabrikaya aldığımız işçi bir hafta on gün sonra makinede dikiş dikmeye başlıyor. Eğitim süresi iki hafta. Bazen bir hafta sürüyor. Batıda böyle değil. Üç dört ayda öğreniyorlar. Çünkü Türkiyede her kadın kendi çeyizini kendisi hazırladı. Annelerimiz, ninelerimiz dikiş dikerek çeyiz hazırladılar. Her evde bir Singer dikiş makinesi vardı. Çeyizlerin baş tacıydı. Bu gelenek Türklerin bu işi daha çabuk öğrenmesini sağladı. Ayrıca fason atölyeleri çok da maliyet gerektirmeyen bir yatırım. Ve de pamuk ülkesi olmamız gibi tüm bu etkenler altyapıyı oluşturdu. Şu anda Türkiye dünyanın üçüncü büyük ihracatçısı oldu. Kendi markanızla üretim yapıyor musunuz? Bizim şu anda markamız yok. Markalara hizmet veriyoruz. Stratejimizde Türkiyede marka üretmek de yok. Bir Türk markasını üretmek hayaliyle de yaşamıyorum. Önce ülkenin imajını düzeltmek için yatırım yapmak lazım. Bir süre önce imajımız, Türkler kalitesiz mal üretir, söz verdiği günde malı ulaştırmaz şeklindeydi. Yıllardır bu imajla boğuştuk, daha yeni yeni değiştirebildik. Meksikada ofis açacak Şu andaki hedefimiz mevcut yatırımlarımızın verimliliğini arttırmak ve mevcut müşterilerimize daha iyi servis verebilmek için dünyaya yayılmak. Bu nedenle Amerika ve Güney Amerika pazarına daha iyi hizmet verebilmek için yurtdışındaki ilk ofisimizi Meksikada açmayı düşünüyoruz. Yeni yatırım planlarınız var mı? Önümüzdeki dönemde giyim trendleri neler olacak? İnsanlar daha rahat giyiniyor. Önceleri şirketlerde herkes kravat takardı. Artık bu değişiyor. Bu anlamda giyim anlayışına bir rahatlık geldi. İnsanlar ruh hallerine ve içinde bulundukları ortamlara göre farklı kıyafetlerle farklı kişiliklere bürünebilme lüksüne sahipler. Artık streç, kırışmayan, kuru temizleme istemeyen, yıkanabilen kumaşlar tercih edilir oldu. Bilgi çağıyla beraber artık herkes modayı takip eder ve moda giyinmeyi ister oldu. Moda da eskisi gibi uzun soluklu değil, aksine ayda iki ayda bir değişmeye başladı. Biz de bu yenilikleri en hızlı biçimde müşterilerimize sunmak zorundayız... Mesela sizin gardırobunuzda bu yazın en büyük modası bir tane kargo pantalon var mı? ...............(!)