Ekonomi Uzan duruşması AİHM’ye taşındı

Uzan duruşması AİHM’ye taşındı

26.08.2010 - 01:53 | Son Güncellenme:

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Kemal Uzan’ın ÇEAŞ ve KEPEZ’in sözleşmelerinin 2003’te iptal edilmesi hakkında Türkiye aleyhine yaptığı dava başvurusunu kabul etti. Duruşma 30 Kasım’da

Uzan duruşması AİHM’ye taşındı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Kemal Uzan’ın, ÇEAŞ ve Kepez adlı şirketlerin imtiyaz sözleşmelerinin 2003’te Bakanlar Kurulu kararıyla iptal edilmesi hakkında Türkiye aleyhine yaptığı dava başvurusunu kabul etti.
AİHM, özel önem verdiği davalarda uyguladığı duruşma yöntemini Uzan Ailesi tarafından yapılan başvuru için de devreye sokma kararı aldı. Davayla ilgili tek celselik duruşma 30 Kasım’da Strasbourg’da yapılacak.
Davacı taraf, AİHM’ye yaptığı başvuruda, ÇEAŞ ve Kepez’in imtiyaz sözleşmelerinin devlet tarafından karşılık verilmeksizin iptal edilmiş olduğu tezini işliyor. Başvuru konusu olarak ise “elektriğin iletimini, üretimini, dağıtımını ve ticaretini ilgilendiren ikili anlaşmanın iptali” gösteriliyor.
Uzan, şirketlerinin sözleşmelerinin Bakanlar Kurulu kararıyla iptal edilmesinin ve şirketlere el konulmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) mülkiyetin korunmasıyla ilgili maddesine aykırı olduğunu savunuyor. Türk yargısının önüne gelen ÇEAŞ ve Kepez davalarında adil yargılanma hakkının ihlal edildiği de davacı tarafın iddiaları arasında yer alıyor. Yargı sürecinde “etkili başvuru hakkı tanınmadığı” da bir başka iddiayı oluşturuyor.

Yüklü tazminat talebi
ÇEAŞ ve Kepez’le imzalanan sözleşmelerin etki alanı Adana, Mersin, Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye, Antalya ve Burdur’u kapsıyordu. AİHM’ye yapılan başvuruda, sözleşmelerin iptali nedeniyle uğranan maddi zararın karşılanması talep ediliyor.
Mahkeme kaynakları, Uzan’ın tazminat talebi konusunda resmi bilgi vermezken bu oranın “milyarlarca dolar” düzeyinde olduğu tahmin ediliyor. Bahsedilen rakam ise 12.5 milyar dolar civarında.

2007’de savunma
AİHM, başvurunun kabul edilebilirliği ve esastan incelemeyle ilgili çalışmaların yürütülmesi amacıyla Türkiye’den 2007’de savunma göndermesini talep etti. Türkiye’nin “oldukça kalın” olan savunmasının ana hatları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından belirlendi.

Haberin Devamı

Enerji Bakanlığı ÇEAŞ ve KEPEZ’e 2003’te el koymuştu
Enerji Bakanlığı, Haziran 2003’te ÇEAŞ ve Kepez’in imtiyaz sözleşmesini “kanun ve yönetmeliklere uymadığı” gerekçesiyle iptal ederken iletim ve dağıtım tesislerine de el koymuştu. İptal kararları, 2004’te Danıştay tarafından da onaylandı. Sözleşmelerin iptaline giden süreçte ise bu iki şirketin, elektrik piyasasına yönelik düzenlemeleri içeren bir yönetmeliğe uymaması etkili oldu. Davaya konu olan iki şirket, 1998’de elektrik dağıtımı konusunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’yla 60 yıl süreli bir sözleşme imzaladı.
2002’de yayımlanan “Elektrik Piyasasında Birden Fazla Piyasa Faaliyetini Sürdürmekte Olan Tüzel Kişilerin Mevcut Sözleşmelerinde Yapılacak Tadillere ve İletim Faaliyeti ile Vazgeçilen Faaliyetlerin Devrine İlişkin Yönetmelik” kapsamında ÇEAŞ ve Kepez’in elektrik iletim faaliyetlerini Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi’ne (TEİAŞ) devretmesi istendi. İki şirket bu genelgeye karşı çıkarak bakanlık ve Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulu’na (EPDK) başvurarak kararın değiştirilmesini talep etti. Başvuru reddedilince konu, yönetmeliğin iptali istemiyle Danıştay’a taşındı ancak sonuç değişmedi. ÇEAŞ ve Kepez, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın ihtarına rağmen iletim faaliyetlerini devretmeyince sözleşmeleri feshedildi.

Haberin Devamı

‘Dava daire aşamasındayken duruşma kararı dikkat çekici’
Uzanlar, Telsim davasını tahkime götürmüştü. Bu kez ÇEAŞ ve Kepez davalarının AİHM’e taşınması, “Neden tahkim değil de AİHM. AİHM ile tahkim arasındaki fark nedir?” sorularını gündeme getirdi. Eski AİHM Yargıcı, Milliyet yazarı Rıza Türmen bu konuya şöyle açıklık getirdi:
“Tahkim, tarafların kendi rızalarıyla kurdukları hakem mahkemesidir. İki taraf da kendi hakemini belirler, bu iki hakem üçüncü hakemi belirler ve dava görülür. AİHM’ye giden tarafın insan hakları açısından bir sorun olduğunu ortaya koyması, mahkemenin de bu konuyu incelemeye değer bulması gerekir. Burada mülkiyet hakkı şikâyeti var. Mahkeme, tarafların iradesi dışında kendi heyetini oluşturarak kararını verecek. Dikkat çekici olan, AİHM’nin dava, daire aşamasındayken duruşma yapılmasına karar vermesi. Bu durum, çok önemli davalarda olur ve ender görülür. Duruşmada iki tarafın avukatları sunum yapar. Hakim heyeti soru sorabilir. Sonra hakim heyeti görüşmeye çekilir. Karar yazılır. Bu karara göre davayı kaybeden taraf, bunu büyük daireye götürmeyi talep edebilir. Bunun için bir panel toplanır ve o panelin kararına göre dava büyük daireye götürür ya da götürülmez. Dava burada yeniden görülür.”