Kocaman bir hafta geçmiş yağmurlu bir İstanbul trafiğinde pazar gecesi eve giderken Candan Erçetin’in Elbette şarkısı çalıyordu ve ben her zamanki gibi ona büyük bir keyifle eşlik ediyordum, o kadar iyi geldi ki. Sanki omuzlarımı hafifletti, sırtımı sıvazladı ve sonra eve geldim; kahve yaptım, müziği açtım işte devamı…

‘’Güneş her akşam batıp her gün doğuyorsa
Çiçekler solup solup tekrar açıyorsa
En derin yaralar kapanıyorsa
En büyük acılar unutuluyorsa
Neden korkulur hayatta söyleyin bana

Haberin Devamı

Elbette bazen çiçek açıp bazen solacağım
Elbette daldan dala konup sonra uçacağım
Elbette bazen hızla dönüp bazen duracağım
Elbette bazen söyleyip bazen susacağım ’’
Candan Erçetin

Değişmek, gelişmek, seçim yapabilmek ve risk alabilmek… büyük lüks değil mi? Yaşantılara bu kadar açık olmak nasıl bir duygu sence? Hepimizin ihtiyaçları, öncelikleri, düşünceleri, duyguları değişiyor. Mesela bir yıl öncesini hatırla. Acaba neler yaşıyordun? Neyin hayalini kuruyor, kiminleydin? Belki başardın, belki de olmadı. Belki kalabalıktın, belki yalnızsın. Belki yalnızdın, belki de aile kurdun. Belki tek sorumluluğun sendin, belki şimdi ebeveyn oldun. Belki de artık güldüğünde gözlerinin etrafındaki çizgiler daha keskindir. Al eline telefonunu galeriye gir ve geçen yıl bu haftaya geri git. Bak bakalım ekran görüntüleri, çektiğin fotoğraflar neler anlatıyor sana.

İlk bakışta duygularımızın zaten ortada olduğu düşünülebilir. Ancak üzerinde daha dikkatlice durduğunda, çoğunlukla pek çok durumla ilgili yoğun duygumuzun ne olduğunu bilemeyiz, düşünmek veya hissetmek istemeyiz. Açmak istemediğin bir konu, yüzleşmek istemediğin bir hata, duymak istemediğin bir iç ses mesela…

Birey yaşadığı her türlü olumsuz duygu durumu ile sağlıklı bir şekilde baş edebilmek için öz anlayışa sahip olmalıdır.

Öz-anlayış, bireyin acı ve başarısızlık durumlarında kendini eleştirmekten ziyade kendine özenli ve anlayışlı davranması, yaşadığı olumsuz deneyimlerin insanoğlunun yaşamının bir parçası olarak görmesi, olumsuz duygu ve düşüncelerin üstünde fazlaca durmaktansa mantıklı ve gerçekçi bir algı geliştirmesi olarak tanımlanabilir (Neff, 2003a). Acı veren ya da olumsuz olan durumlarla karşılaştığımızda öz-anlayışın üç temel bileşeni ortaya çıkar; a.Kendine şefkat: kişinin kendine karşı eleştirel olmaktan çok anlayışlı olması. b.Ortak paydaşım: kişinin kendi deneyimlerini bireysel olmak yerine tüm insanların yaşadığı ortak tecrübeler olarak görmesi. c.Bilinçli farkındalık: şu anda yaşadığımız üzücü olayları abartılı bir biçimde algılamaktan çok, içinde bulunulan anın farkında olarak, yaşadıklarımızla aşırı özdeşleşmeden kaçarak olumsuz duyguların dengeden tutulmasıdır. (Dr.Zümra Atalay)

Haberin Devamı

Kabul hem hoşa giden hem de gitmeyen deneyimlere karşı açık olmamız; hatalar karşısında kendimize ve diğerlerine acımasız davranmamaktır. Ve burada yazdığım kadar, senin de okuduğun kadar kolay değildir.

Ve unutma ‘’Elbette; bugün ağlıyorsam, yarın güleceğim..’’

Sevgiyle..

Psk. Dan. Gizem KOLÇAK

@pskdangizemkolcak
@gizemkolcak

Haberin Devamı