'Elimizi uzatıyoruz'

AB ile Türkiye arasında son dönemde yükselen kızgın seslerin yerini yapıcı seslere bıraktığına dikkat çeken AB Delegasyonu Türkiye Temsilcisi Büyükelçi Berger “Türkiye gelmek isterse elimizi uzatıyoruz” dedi.

Türkiye ile AB arasında son dönemde yaşanan gerilimlerin ardından 26 Mart’ta Bulgaristan’ın Varna kentinde yapılacak zirve, diyalog kanallarının yeniden güçlendirilmesi için ayrı bir önem kazandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; AB dönem başkanı Bulgaristan’ın Başbakanı Boyko Borisov’un ev sahipliğindeki zirvede, AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ve AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ile bir araya gelecek. AB Delegasyonu Türkiye Temsilcisi Büyükelçi Christian Berger, Varna Zirvesi öncesinde Milliyet Ankara Bürosu’nun konuğu oldu.

Yorucu ama önemli

Türkiye-AB ilişkilerini değerlendiren Berger, “Türkiye-AB arasındaki ilişkiler yorucu ama aynı zamanda çok önemli. Geçen 25 Mayıs’ta Brüksel’de toplantı düzenlenmişti. Tusk, Erdoğan ve Juncker’ın katılımıyla... Orada liderler hem ilişkileri hem de diyaloğu artırmaya karar vermişlerdi. Aslında ana mesaj olarak ‘Birbirimiz hakkında konuşmaktansa doğrudan birbirimizle konuşalım’ denmişti. Bunun arkasından da bir dizi önemli toplantı yapıldı” dedi. Türkiye ile AB arasında son 1 yılda bir dizi toplantının yapıldığına işaret eden Berger, “AB ile Türkiye, bir çok bölgesel konuda hemfikir” dedi. Aralık ayında Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in de katıldığı Brüksel’deki ekonomi konulu toplantıya atıfta bulunan Berger, şunları söyledi:

“Türkiye-AB ilişkilerinin omurgasını ticaret oluşturuyor. AB, Türkiye’nin en önemli ticaret ortağı. AB için de, Türkiye çok önemli. AB’den Türkiye’ye gelen çok fazla sayıda yabancı yatırım var. Bunun yanı sıra turist geliyor bir de. Ekonomi konulu bu toplantı yapılırken daha odaklanılmış toplantılar da yapıldı. Mesela ulaştırma bunlardan biri. Türkiye’de demiryolu ağıyla ilgili çok fazla yatırım var. Asya’dan Avrupa’ya mal taşımacılığının bir üçüncü köprü aracılığıyla yapılması konusu AB içinde önemli. Avrupa Yatırım Bankası’nın da dahil olacağı bir süreç. Nisan ayında Ulaştırma Komiseri tekrar Ankara’ya geliyor. Projeler ele alınacak. Yol güvenliği de bu bağlamda ele alınan bir başka konu. Hem Başbakanlık hem İçişleri hem Ulaştırma Bakanlığı buna dahil. “Varna’dan yapılacak toplantıda (26 Mart) 1 yıl içinde ne oldu ne yapıldı buna bakılacak. AB’nin Türkiye’den bir takım beklentileri var. Türkiye, temel özgürlükler konusunda, ifade özgürlüğünde nerede buna bakılacak. Nasıl ilerlenecek buna bakılacak. Varna başlatılmış olan bir diyaloğun önemli bir parçası. AB ile Türkiye arasında güçlü ilişkilerin olması her iki tarafın birbiriyle konuşmaya devam etmesi diyaloğun çok önemli bir kısmı. Bu toplantının sonunda bir uzlaşma anlaşma olursa da göreceğiz. Varna’da bazı şeyler gözden geçirilecek ve tartışılacak. Belki 27 Mart’ta çok güzel kararlar alınmış olur.”

Terör tanımı pürüzü

Berger, Türkiye’nin daha önce pürüz oluşturan yedi kriterle ilgili AB Komisyonu’na ilettiği ve AB’nin değişmesini istediği terör tanımıyla ilgili düşüncelerini de aktardığı öneri paketi konusunda, “Hayati öneme sahip bir konu. Bunun vize serbestisi gibi başka bir dizi konular üzerinde de etkisi olacak.

Hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğünün nasıl korunacağı gibi konular üzerinde de etkisi olacak. Brüksel’de meslektaşlarımız bu öneri üzerinde çalışmaya devam ediyorlar” diye konuştu.

Berger, OHAL ile ilgili Türkiye’ye yöneltilen eleştiriler konusunda, “Terörle mücadele kanununda yapılmasını istediğimiz değişiklikler hiçbir şekilde Türkiye’nin terörle mücadelesini etkilemeye yönelik değişiklikler değildir. Terörle meşru mücadele ile hukukun üstünlüğü arasındaki bir dengenin altını çiziyoruz” dedi. Bu dengenin kurulmasını AB ülkelerinden de istediklerini anımsatan Berger, AB’nin bazı eleştirilerinin FETÖ’ye sempati anlamını taşımayacağını, hukukun üstünlüğüyle ilgili olduğunu belirtti. Berger, şöyle devam etti:

‘Yapıcı sesler var’

“AB’nin temel değerleri içinde, ifade özgürlüğü önemlidir. Güçlü demokrasisi olan ülke, özgür gazetecilere dayanan ülkedir. Belli durumlarda kısıtlamalar getirilebilir. Ama ifade özgürlüğüne değil. Varna’da bu konu ele alınacak. AB ile Türkiye’nin yakınlaştıkları, ayrı düştükleri dönemler olmuş. Türkiye, son 30-40 yılı zor geçmiş bir ülke. Üç darbe gerçekleşti. 50 yıldır bekliyoruz deniyor ama böyle dönemlerden geçildi. Türkiye, her zaman bizim için stratejik ortak oldu. Sizin yaşadığınız zorluklar sizin kadar olmasa bile bizi de etkiliyor. Dış politika ve ekonomi gibi alanlarda Türkiye’nin AB’ye çok yakın olduğunu görüyoruz. Türkiye gelmek isterse elimizi uzatıyoruz. Şu anda ilişkilerimizin durumunu tanımlamak çok zor. İki taraftan da kızgın sesler yükseldi. Artık yapıcı sesler yükseliyor. Türkiye ile AB arasında operasyonel düzeyde çok güçlü ilişkiler var. Bunu Türkiye’deki seyahatlerimizde AB projelerinde görüyoruz. Türkiye’de hayatın her alanında AB var.

Türkiye’nin kendini savunma hakkı var

Berger, Avrupa Parlamentosu’nun (AP) tepki çeken Afrin’le ilgili kararı konusunda ise “AP’nin bu kararıyla ilgili ben bir yorumda bulunamam. AP, siyasi bir kuruluş. Ama şunu diyebilirim ki aldığı karar, AP’nin bir çok milletvekilinin ve kamuoyunun görüşünü yansıtıyor. Mesaj bu. Bunun dışında başka bir şey söylemem mümkün değil. Ama tekrar Mogherini’nin söylediklerini altını çizmek istiyorum. Türkiye’nin kendini savunma hakkı vardır” dedi.

Göz yumulmamalı

Berger, PKK’nın AB ülkelerinde başlattığı saldırılara tepki gösterek, “Bu saldırılar nereye yapılırsa yapılsın dini kurumlar veya başka bir yer olabilir. Bunlara göz yummak söz konusu değil. Üye ülkelerdeki kolluk güçleri ellerinden gelenin en iyisini yapıp bu yerlere yapılan saldırıları engellemeye çalışacaktır” diye konuştu.

Vize serbestisi

Berger, vize serbestisi konusunda ise şunları söyledi: “Brüksel’deki meslektaşlarımız çalışıyorlar. Zor kriterler. Bu süreç tamamlandıktan sonra Türk yetkililerle görüşecekler. Vize serbestisi konusunda bir takım beklentilerin olduğunu biliyorum. AB, şu anda bu öneriyi değerlendiriyor ve öneri üzerinde çalışıyor.”