Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Emniyet Genel Müdür-lüğü’nün son açıklamasına göre; FETÖ ile bağlantısı olduğu değerlendirilen 2 bin 523’ü amir olmak üzere toplamda 12 bin 801 personel görevden uzaklaştırıldı. Temizlik tamamlandı mı? Tabii ki hayır. Şimdi de genel müdürlük bünyesinde üst düzey (genel müdür yardımcıları, daire başkanları) ve 40 civarında ilin emniyet müdürünü kapsaması beklenen kararname gündemde. Yani sıra yaklaşık 300 bin kişilik teşkilatın tepesinde. Buna bugüne kadarki tayin ve terfiler ile FETÖ’cü temizliğinde etkili olan kadroların güven sorgulaması da denilebilir. Çünkü son dönemlerde terfi alan, kritik noktalara atanan pek çok polis FETÖ’cü olduğu gerekçesiyle tutuklandı, açığa alındı ya da ihraç edildi. FETÖ’cü olduğu gerekçesiyle emekliliğe sevk edilenlerin de çoğu temiz çıktı. O nedenle de herkesin gözü kulağı bu kararnamede. Dolayısıyla da teşkilat çok hareketli ve tedirgin.
Dün bu durumu 2015 yılında emekli edilen 1700 emniyet müdürü içinde yer alan alan, emekli polis başmüfettişi Mutlu Çelik ile konuştum. Anlattıkları teşkilatta yaşananlar ve yaşanacaklar açısından çok çarpıcıydı. İşte satırbaşları:
Açıklanan ihraç rakamları az bile. 2007’den sonra alınan tüm polisleri istisnasız atmak lazım. Eskiden dikkat çekmesin diye araya farklı unsurlar alıyorlardı ama sonra o kadar güçlendiler ki yeni kadroların tamamını kendi adamlarıyla doldurdular. O nedenle temizliği terfilere, tayinlere karar veren genel müdür yardımcıları, daire başkanları düzeyinde, yani yukarıdan aşağı doğru yapacaksınki anlamı olsun.
FETÖ’cülere terfi
2015 yılında 1700 tane emniyet müdürü emekli edildi, bunların içinde ben de vardım. Bu nedenle Cumhurbaşkanı’na ‘Fethullah’la sülalemde en ufak bir bağlantı ya da bir telefon görüşmesi bulunsun her şeye razıyım’ diye yazdım. Çünkü amaç Fethullahçıları temizlemek değil o gruba destek vermeyecek, olanlara sessiz kalmayacak Atatürkçü milliyetçi, vatansaver unsurları temizlemekti. Nitekim 1700 kişiden sadece 320’si FETÖ’cü çıktı ve onlar şimdi tutuklu. 1280 kişi ise aklandı.
Aynı kurul geçen sene 420 FETÖ’cüyü bir üst rütbeye terfi ettirdi. Yani FETÖ’cüleri kritik görevlere atayan, FETÖ’cü olmayanları da emekliliğe sevk eden kurul üyeleri değişen bakan ve genel müdür dışında bugün hâlâ yerinde. Kendi içini temizleyemeyen bir kurul teşkilatı mı temizleyecek?
Cemaat çekişmesi
Dengeler şu anda FETÖ’yle mücadele değil ‘bizim çocuklar gelsin’ yönünde. Biri ‘bu bizim Menzilci’, diğeri ‘bu Süleymancı bizden’ diyor. Kimse vatanını milletini seven çocuklar gelsin, yani hiçbir şeyin içine bulaşmamış insanlar gelsin’ demiyor. O denilse MİT’ten, emniyet isthbarattan alacağın bir raporla iş çok basit. Sadece polislik yapan insanlar birbirini bilmez mi? O kadar kolay ki ama sorun başka...
Teşkilatta hiç kimsenin hiçbir şeyi gizli değildir, yani bir adamın komiser muavinliğinden emniyet müdürlüğüne kadar yapılan tayinlerinde en küçük bir tavassutun bile personel dosyasında bir küçük kulakçığı vardır.
Teşkilatta başka cemaatlerle bağlantılı olanların yanı sıra FETÖ’cü olupta belli dönemlerde başka cemaatlar adı altında faaliyetlerini yürütenler de var. Zaten bu FETÖ’nün de emridir. Eğer bu kararnamede çıkacak isimler bunlardan bir olursa ben teşkilattan tamamen umudumu keserim. Ama yok kritik yerlerdeki görevlendirmeleri bunlardan olmayan tertemiz sadece görevininin peşinde olan çocuklardan yaparlarsa o zaman gerçekten temizliğin peşindeler derim...

‘Kürdistan coğrafi terim’

Suriye’de Kürt koridorunu açıktan destekleyen ABD’nin 50-60 yıl öncesine uzanan ‘Kürdistan devleti hayali’ni vurguladığımız yazımızdan (06.10.2016)sonra Kürt sorunu ile ilgili kitapları bulunan İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ramazan Topdemir aradı. Kürdistan teriminin bir siyasi anlamının olmadığını söyleyen Adıyamanlı akademisyenin anlattıkları şöyleydi:
“Ortadoğu’daki siyasi ve askeri karışıklıktan dolayı, arşivlerde kalmış bazı kavramların tekrar gündeme geldiğini görüyoruz. Bu kavramlardan birisi de ‘Kürdistan’ terimdir. Bir zamanlar PKK ve destekçileri bu terimden Doğu ve Güneydoğu için çok kullandılar. Ama böyle bir terimin ya da kavramın dünden ve bugüne bir karşılığının olmadığını belgeler ortaya koymaktadır. Kürdistan, Lazistan vb. yer adları Osmanlı döneminde kullanılmaktaydı. Ancak Osmanlı yönetiminde, Kürdistan ifadesi Kürtlerin çoğunlukta olduğu yer, yaşadıkları mekan olarak kullanılmıştır. Osmanlı fermanlarında Kürdistan terimi ile anlatılmak istenen bölge hakkında yönetim yeri olarak kesin bir hüküm vermek değildir. Yavuz Selim, Kanuni, I. Sultan Ahmet’in fermanlarında geçen Kürdistan terimi bir mekan adı olarak kullanılmıştır. Akdeniz, Karadeniz, ne kadar coğrafi bir terimse, Kürdistan da bu şekilde terimdir.”