Gündem Empati kurulmuyor vicdan yok oluyor!

Empati kurulmuyor vicdan yok oluyor!

11.03.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

İntihar için köprü korkuluklarına çıkan bir vatandaşa, ‘Atla, atla. Senin yüzünden trafikte saatlerdir bekliyoruz’ denildiği iddiası toplumsal tahammüle ilişkin tartışma başlattı. Uzmanlar insanların empati kurmadığı ve toplumu bir arada tutan vicdanın kalmadığı konusunda birleşti..

Empati kurulmuyor vicdan yok oluyor

İstanbul’da Boğaziçi Köprüsü’nden atlayarak hayatına son veren Erol Çetin (45) adlı vatandaşın başına gelenler yeni bir tartışma konusu oldu. Çetin’in intihar girişiminde bulunduğu sırada otomobille köprüden geçen iki kadının; “Senin yüzünden trafikte bekliyoruz. Atlayacaksan atla” diye bağırdıktan sonra kendini boşluğa bıraktığı iddiası temel insani değerlerin de tartışılmasına neden oldu. Uzmanlara göre, İstanbul’daki yaşam şartları hoşgörü ve empatiyi törpüledi. Toplumsal tahammülün azaldığına dikkat çeken psikyatrlar, “’Ben merkezcilik’ toplumu bir arada tutan vicdan ve merhameti ortadan kaldırıyor” diyor.

İntihar için köprü korkuluklarına çıkan bir vatandaşa, ‘Atla, atla. Senin yüzünden trafikte saatlerdir bekliyoruz’ denildiği iddiası toplumsal tahammüle ilişkin tartışma başlattı. Sosyolog ve psikiyatristlerin yaşanan duruma ilişkin tespitleri şöyle;

‘Ben, ben, ben’

Türkiye Psikiyatri Derneği Medya Koordinatörü Doç. Dr. Burhanettin Kaya ise “Bizim yasalarımıza göre intihara teşvik suçtur. İnsanları böyle davranmaya iten kendi ihtiyaç ve beklentilerinin diğer bireylerden daha değerli olduğu düşüncesinden kaynaklanıyor. ‘Atla kardeşim’ diye bağıran insanlar için trafikte kalmak intihara teşebbüs eden kişinin hayatından bile önemli. Toplumda; ‘Benim isteklerim, benim önceliklerim önemli. Ben ne istersem o olacak’ algısı oluşmaya başladı. Maalesef birçok insanımız empati kuramıyor. Köprüde trafikte zaman kaybetmek bir insanın yaşamından daha değerli görülüyor” diyor.

Haberin Devamı

‘İstanbul böyle yaptı’

Prof. Dr. Nilüfer Narlı (Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı): “İstanbul’daki iş yaşamı ve trafik insanlarda ciddi stres birikmesine yol açıyor. Bu stres beraberinde insanların birbirlerine gösterebilecekleri empati ve hoşgörüyü sekteye uğratabiliyor. Köprüden intihar eden Erol Çetin isimli vatandaşa ‘Atla atla’ diye bağıran kadınlar muhtemelen Çetin’in atlayamayacağını düşündüler. ‘Atla’ diye bağıran kadınlar ne yaptıklarının tam olarak farkında değiller. Maalesef İstanbul’daki yaşam şartları insanların birbirine karşı sevgi, saygı, hoşgörü, empati düzeyini düşürmüş durumda. Birçok insan üzerinde işini kaybetme baskısı var. Ancak her ne olursa olsun kendimiz dışındaki insanlara karşı hoşgörülü olmalıyız. Birçok insan, dikkat çekmek, yardım almak için intihar girişiminde bulunuyor. İnsanlar, İstanbul gibi iş yaşamı ve trafik stresinin çok yüksek düzeyde olduğu bir kentte empati yeteneğini kaybettiler.”

Haberin Devamı

‘Tahammül kalmadı’

Prof. Dr. Arif Verimli (Psikiyatri Uzmanı): “İstanbul veya diğer kentlerde intihar girişimi olduğunda halkımız toplanıp, intihar girişiminde bulunan kişiyi izliyor. Bir kısmı kurtarmaya çalışırken, bir kısmı gülüyor, bazı insanlarımız da bu sırada selfie çekiyor. Bu durum sadece bilgi toplumuyla ilgili bir mesele. İtalya seyahetimde kollezyumda bir intihar girişimine denk geldim. Polis etrafa şerit çekmiş, halk toplanmamıştı. Hiç kimse tezahüraatta da bulunmamıştı. Sadece profesyoneller gelerek, vageçirmeye çalışıyordu. Boğaz Köprüsü’nde yaşanan durum toplumsal tahammülsüzlüğün geldiği boyutu gösteriyor. Önüne gelen engellere katlanamayan bir toplum yapısı oluşmaya başladı. İnsanlar uzun zamandır gerginler. Hoşgörü ve tahammül eşiğinde genel bir düşüş olduğunu gözlemliyoruz. İstanbul’daki yaşam koşulları, trafik kargaşası gerginlik ve strese neden oluyor. Mevcut durum insani değerleri yok edebiliyor.”

‘Benmerkezci insan çoğaldı’

Dr. Ayhan Akçan (Bakırköy Psikiyatri Merkezi): “Toplumun genelinde bir duyarsızlık yaşanıyor. Özellikle empati duygusu, diğer insanların acı ve sıkıntılarını anlamakta sıkıntı yaşadığımız bir dönem de denilebilir. Teknoloji ve internetteki gelişmeler bir yandan da insanların tamamen bireyselliğe ve bencilliğe yöneltti. Empati, mermhamet duyguları körelmeye başladı. ‘Ben merkezcilik’ toplumu bir arada tutan vicdan ve merhameti ortadan kaldırıyor. İnsanlar o an ki ihtiyaçlarına göre hareket ederek, anlık davranış biçimleri ortaya çıkarıyorlar. Toplumdaki genel bakış açısı ‘Ne halin varsa gör. Bana dokunmasın da ne olursa olsun’ şeklinde oluşmaya başladı. Empati duygusunun yok olduğu, insanlığın nereye gideceğinin belli olmadığı bir dönemden geçiyoruz. Toplumsal bir duyarsızlık da söz konusu. İnsanları sadece birey olarak ön plana çıkartan bir dünya oluştu. Yasa, vicdan, merhamet yok olmaya başladı.”