Emperyalizmin Truva Atları

Prof. Dr. Osman KÖSE Polis Akademisi / Ankara

Arap baharı ile başlayan ve Suriye iç savaşı ile devam eden olaylar zinciri, 19. asrın sonlarından Birinci Dünya Savaşı’na kadar geçen dönemde cereyan eden olayları, saldırıları ve dönen dolapları hatırlatmaktadır.

O dönemde dünyanın egemen güçleri olan İngiltere, Rusya, Fransa, Almanya ve Avusturya gibi devletler büyük bir aç gözlülük ve canavarlıkla dünyayı sömürgeleştirme ve paylaşma yarışına girişmişlerdi.

Bu sömürgeleştirmede hedef ülkeler günümüzün doğu ülkeleri olan İslam coğrafyasıydı.

Sömürgeciler, hedef ülkeleri ele geçirirken, bu ülkelerde terör örgütleri ortaya çıkararak kaos ve kargaşa ortamı oluşturdular ve kendileri daha sonra ya kurtarıcı olarak veya kolay müdahalelerle buralara girdiler ve işgal ettiler.

Bu işgallerle beraber doğu insanlarının kanı, gözyaşı, ah u figanı üzerine batı dünyasının bu günkü yaşadığı modern ve şaşaalı hayat tarzı ortaya çıktı.

Tarih toplumların hafızasıdır. Eğer tarihte olanları iyi bilmezseniz ve değerlendirmezseniz, tarih tekerrürden ibarettir. Aynı senaryolar tekrar yaşanabilir.

Sizler kısır döngü etrafında dönerken, duruma hâkim olanlar aynı yöntemlerle ve benzer senaryolarla sizi kandırmaya ve idare etmeye devam ederler.

Zira coğrafya aynıdır. Tarih boyunca tüm devletler ve güçler bu günkü coğrafyaya bakarak ve yaşayarak siyaset ürettiler ve stratejiler geliştirdiler.

Karadeniz, Akdeniz, Kafkasya, Balkanlar, Afrika, Asya ve Amerika coğrafyası her zaman vardı ve bu gün de var.

Dünya siyasetine yön veren, geçen asırların emperyal güçleri de yine günümüzün egemenleridir. İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya ve Amerika…

Geçen asra egemen olan ve bu egemenliklerini elan devam ettiren bu emperyal güçler 21. asra girerken dünyayı yine kendi aralarında ve zevklerine göre dizayn etmeye çalışıyorlar.

Bu emperyal güçlerin mücadele sahası, paylaşmak istedikleri ve çökmeye çalıştıkları coğrafya bir asır önceki gibi yine doğu dünyasıdır. Ortadoğu, Asya, Uzakdoğu, Afrika…

Doğu dünyasına çökerken kullandıkları yöntemler de bir asır önceki yöntemlerle aynıdır.

Yani doğrudan müdahale ve işgal yerine, içerden gruplar çıkararak terör estirmek, ülkeleri zayıflatmak, kaos oluşturmak ve kan gölüne çevirmek...

Silahları veren de, saldırı planlarını geliştirenler de, kanlı örgütleri oluşturanlar da, onlara imkânlar sağlayanlar da, terörü kınayanlar da, güya ortadan kaldırmaya çalışanlar da, ölenler için timsah gözyaşı dökenler de, velhasıl babacan edalarla her tarafta dolaşanlar da yine bu emperyal güçlerdir…

Emperyal güçler bu gün doğrudan Türkiye’ye ve doğu dünyasına saldırmıyorlar fakat onların Truva atları her tarafı kana bulamaya devam ediyorlar...

Şu anda adı Ahmet, Mehmet, Hüseyin’den oluşan kandırılmış ve beyinleri mankurtlaştırılmış haydutlar sürüsü emperyalistler adına Türkiye’de ve doğuda masumların ve mazlumların kanlarını döküyor ve her tarafı yakıp yıkıyorlar...

Otuz yıldır Türk halkının kanını döken ve binlerce insanımızın canını alan ve kaynaklarımızı tüketen PKK, emperyalizmin Truva atıdır…

Afganistan’dan Irak’a kadar bir coğrafyayı mahveden ve “İslam” kelimesini terörle özdeşleştirmeyi başaran El- Kaide, emperyalizmin Truva atıdır…

Irak ve Suriye’yi cehenneme çevirerek bir bataklık haline getiren, Müslümanları “kan dökücü barbar” olarak zihinlere kazımayı başaran DAEŞ, emperyalizmin Truva atıdır…

Masum ve mazlum insanların güvenini kazanan ve İslam’ı kullanarak tarihin en gizemli ve kanlı terör örgütü haline gelen FETÖ, emperyalizmin Truva atıdır…

Suriye sınırında bir koridor oluşturarak, emperyal güçlere zemin oluşturmaya çalışan PYD, emperyalizmin Truva atıdır…

Suriye’den Yemen’e kadar kandırılmış beyinlerle Müslüman kanı döken El-Nusra ve Boko Haram gibi adlarını saymaya gerek duymadığımız kanlı örgütler, emperyalizmin Truva atıdır…

Truva atlarının görevi içinden çıktıkları devletleri ve coğrafyaları zayıflatarak efendilerinin rahatça gelmelerine ve sömürmelerine zemin hazırlamaktır…

Suriye’de yaşanan iç savaş sıradan bir karışıklık olarak görülmemelidir. Irak, Libya, Mısır, Yemen, Tunus ve Cezayir’deki dönen kargaşalar da sıradan siyasi kaos olarak görülmemelidir…

Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimleri sıradan iç siyasi olaylar olarak değerlendirilmemelidir…

Bu olaylar, emperyal güçlerin Türkiye’nin merkez olduğu doğu dünyasında büyük planlarının olduğunun habercileridir...

PKK, PYD, FETÖ, DAEŞ, El KAİDE gibi taşeron örgütler, emperyal güçler adına Türkiye’yi ve mazlum coğrafyayı kana bulamakla ve zayıflatmakla görevlidirler.

Bu örgütlerin ortaya çıkarılış gayeleri terör ve tedhiş içindir ve emperyalizmin modern dünyadaki Truva atlarıdır.

Tarihte olanları iyi analiz edersek, emperyal güçlerin başarıya ulaşma şansları yoktur.

Mehmet Akif Ersoy ne de güzel söylemiş:

“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

‘Tarih’i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”