En Adem, Adam ve İslami gurular

Adem, Adam ve İslami gurular

17.11.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

EDİTÖRDEN

Adem, Adam  ve İslami gurular





'Ekonomi biliminin ademi' kim diye sorarsanız pek çok insan size 'Adam Smith' diyecektir. Ben size onun ünlü kitabı 'Ulusların zenginliği'nden bahsetmeyeceğim. Ya da 1776 yılında yayımlanan bu kitaptan 'Aynı işi yapan insanlar sıklıkla bir araya gelirler. Bir araya gelmelerinin amacı eğlenmek bile olsa sohbet kamu aleyhine bir kumpas ya da fiyatları yükseltme planlarıyla son bulur' gibi alıntılarla 'felsefe' de yapmayacağım. Size bu ünlü adamın değişik bir perspektifini sunacağım. Smith, arkadaşlarına kendini hep 'kitaplardan başka bir aşkı olmayan' insan olarak anlattı. Pek yakışıklı bir adam da değildi. İri gaga bir burnu, içine kıvrılan etli bir alt dudağı, kalın gözkapaklarından bakan patlak gözleri vardı. Hayat boyu sinir hastalığı çekti, başı hep sallanırdı, kekeleyen bir konuşması vardı. Esas ününü ise dalgınlığına borçluydu.
En bilinen hikâyesi, Edinburgh'ta bir dostuyla yürürken başından geçmişti. Bir muhafız onu selamlamak için mızrağını kaldırmış, bu yolla birçok kez onurlandırılmış Smith, aniden selam duran askerin karşısında büyülenip kalmıştı. Selama bastonuyla karşılık vermiş, sonra tıpkı askerin adımlarıyla yürüyüp mızrağın her hareketini bastonuyla tekrarlayarak herkesi şaşırtmıştı. Bu hipnotizmadan kurtulduğunda baston elinde hazır, uzun adım atar vaziyette ayakta durmaktaydı. Olağandışı bir şey yaptığının farkına varmadan bastonunu yere indirdi ve konuşmasına kaldığı yerden devam etti.
Bu ilginç notları, Robert L. Heilbroner'in 'İktisat Düşünürleri, Büyük İktisat Düşünürlerinin Yaşamları ve Fikirleri' kitabından aldım. Orjinali 'The Worldly Philosophers' adıyla yıllar önce yayımlanan kitabın Türkçesi Dost Kitabevi tarafından geçtiğimiz günlerde piyasaya sürüldü. İktisat tarihi sevenlerin hem ekonominin iddialı isimlerinin teorilerini hem de bilinmeyen yönlerini bulabilecekleri ilginç bir kitap. Beni kitapta 'bir kez daha düşünmeye' iten ise farklı bir şey oldu. Kitap 'iktisat'ın tarihine damga vuran insanları irdelemişti. Adam Smith, Parson Malthus, David Ricardo, Karl Marks, Thorstein Veblen, John Maynard Keynes, Joseph Schumpeter.
Bu isimlerin her biri ya 'ateist' ya da Hristiyan'dı. Aralarında hiç Müslüman yoktu. Bugün dünyayı yönlendiren 'ekonomik sistemin' temelinde bu kesimin 'adı' olmayınca kendini 'İslami kesim ' olarak tanımlayan bu insanların önünde bir yol ayrımı belirdi. Ya mevcut sisteme uyacaklar ve başta 'faiz' olmak üzere inançlarına ters düşen uygulamaları kabul edeceklerdi ya da kendi kurallarını koyacaklardı. Nitekim kural koydular ama koyulan pek çok kural 'mevcut sistemin adını, görüntüsünü' değiştirmenin pek ötesine gidemedi. Türkiye'de şu anda kendini 'İslami inançlara saygılı' olarak tanımlayan bir iktidar var. Ama onlar da doğal olarak 'faiz' le çalışıyor, devlet borçları için bono çıkarıyor, IMF ile iş yapıyor, kısaca oyunu kurallarına göre oynuyor. Peki İslami ekonominin hiç şansı yok mu? Arkadaşlarımız günler süren bir araştırmayla Türkiye'deki 'İslami gurularla' konuştu. Söyledikleri oldukça çarpıcı. Aslında bir kabullenmeyi de içeriyor: İslam ekonomisinin dünyaya hâkim olması için en güçlü ülkenin Müslüman olması gerekiyor. Yani ABD'nin. Bu da kısa dönemde pek mümkün gözükmüyor.
İlginç bir kapak... İyi haftalar.



BUSINESS