En 'Babamın parasını yedim'

'Babamın parasını yedim'

28.03.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

'Babamın parasını yedim'

Babamın parasını yedim




Serbest bölgelerde vergi teşviklerinin yeniden düzenlendiğini geçenlerde yazdım. Yapılan düzenlemeye göre, 6 Şubat 2004 tarihi itibarıyla bu bölgelerde faaliyet ruhsatı almış olanlar, ruhsatlarında belirtilen süre sonuna kadar vergi istisnasından yararlanmaya devam edecekler. Bu durumdaki mükelleflerin artık vergi beyannamesi vermeleri gerekiyor, ancak kazançlarına vergi istisnası uygulayacakları için ruhsatlarındaki süre sonuna kadar vergi ödemeyecekler.
Yeni ruhsat sahipleri ise, Türkiye'de diğer bölgelerde faaliyette bulunan mükellefler gibi vergi ödemek zorundalar. (Bölgedeki imalatçıların imalat faaliyetiyle ilgili kazançları, Avrupa Birliğine tam üyelik gerçekleşinceye kadar gelir veya kurumlar vergisinden istisna edilmeye devam edilecek.)
Durum özetle böyle. Bölgedeki kullanıcılar her ne kadar düzenlemeden memnun olmasalar da, en azından ruhsat süresi sonuna kadar haklarının korunmasını memnuniyetle karşılıyorlar. Ancak içinde bulunduğumuz hafta yaşanan gelişmeler hem önemli bir konuyu açığa çıkardı hem de yeni bir tartışmayı başlattı.

Faiz gelirleri ne olacak?
Bugüne kadar serbest bölgelerde vergi mevzuatı uygulanmadığı için bölgedeki banka şubelerinde değerlendirilen paralar dolayısıyla elde edilen faiz ve repo gibi gelirler vergiye tabi olmadı. Dolayısıyla bu gelirler üzerinden stopaj da yapılmadı. (Normalde bu gelirler üzerinden yüzde 22'lere varan oranlarda stopaj yapılıyor.)
Ancak yeni düzenlemeden sonra bu avantajın ortadan kalkacağı anlaşılıyor. Çünkü bir bankanın müracaatı üzerine Maliye Bakanlığı'nca verilen 18 Mart 2004 tarihli muktezada (özelgede), kanuni veya iş merkezi serbest bölgede olsa bile vergi uygulamaları bakımından tam mükellef olan firmaların, bankaların serbest bölge şubelerinden elde ettikleri mevduat faizi ve repo gelirleri üzerinden banka şubeleri tarafından gelir vergisi stopajı kesilmesi gerektiği belirtiliyor.
Gerekçe burada yazılanlarla sınırlı. Aslında öncelikle tartışılması gereken, bölgede elde edilen bu mahiyetteki gelirlerin istisna kapsamında olup olmadığı. Ancak özelgede bu tartışılmamış. Bizce bu bir eksiklik, ancak konunun bu yönüyle tartışılmamış olması, dolaylı olarak Maliye'nin bu gelirleri istisna kapsamında gördüğü, şeklinde de yorumlanabilir.

Uygulama hatalı
Bize göre özelge hatalı. Çünkü bu tür pasif karakterdeki gelirler, ayrı ve bağımsız bir faaliyet geliri olarak değerlendirilemez. Dolayısıyla istisnadan yararlandırılması gerekir. Nitekim yıllara sâri inşaat işlerinde de, elde edilen bu nitelikteki gelirlerin inşaat gelirinin bir unsuru olduğu kabul edilmektedir.
Serbest bölgede elde edilen bu tür finansal gelirler bize göre istisna kapsamında olduğu için, stopaja da tabi tutulamaz. Nitekim benzer bir istisna uygulaması olan 4325 sayılı Kanun kapsamındaki istisna uygulamasında, istisna kapsamındaki gelirler üzerinden stopaj yapılmamıştır.
Yapılan stopajların yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde mahsubu mümkün olmadığı takdirde nakden ve/veya mahsuben iade edilmesi gerekir.

350 milyon dolar varmış
Yeni ruhsat sahiplerine yapılacak ödemeler üzerinden ise stopaj yapılacağı açıktır. Çünkü bu gelirler vergiye tabidir. Maliye'nin bu özelgesi ile ortalık karışmasına karıştı, ancak bu tartışmanın bir de faydası oldu. Serbest bölgelerde değerlendirilen paraların boyutunu ortaya çıkarttı. İtiraf edeyim, ben de bu boyutta olduğunu bilmiyordum.
Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü kaynaklı verilere göre, Türkiye genelinde 21 serbest bölgede faaliyet gösteren 59 banka şubesinde yaklaşık 350 milyon dolar mevduat var. Bu büyüklük bende, vergi planlaması yapıldığı kuşkusunu uyandırıyor. Acaba merkeze ait paralar, serbest bölgedeki şubeler kanalıyla, vergisiz olarak mı değerlendiriliyor? Eğer serbest bölgede elde edilen gelirler Türkiye'ye transfer edilmeyip orada değerlendiriliyorsa sorun yok. Çünkü kimse bu paraları getirmeye zorlanamaz. Yani mevduatların boyutu, bölgedeki faaliyetler sonucunda elde edilen gelirlerin büyüklüğü ile orantılı ise paralar serbest bölge kaynaklı demektir. Bu da yasal bir durumdur. Ama orantısızlık varsa sorun var demektir.
Bu da gösteriyor ki, vergisel teşvikler gerekli ve önemlidir. Ancak denetim şarttır. Denetim yoksa istismar kaçınılmazdır.

YAŞANMIŞ VERGİ HİKÂYELERİ
Adana'da turne yapan hesap uzmanları ekibine bir ihbar mektubu gelir. Mektupta, bir mükellefin naylon fatura kullandığı ciddi delillere dayanılarak ihbar edilmektedir. Hemen bir arama kararı çıkarılıp mükellefin tüm işyerlerine baskına gidilir. Ele geçirilen belgeler çuvallara konulup vergi dairesine getirilir.
Ertesi gün mükellef daireye çağrılır. Çuvaldan çıkan tüm evraklar tek tek incelenir ve tutanağa bağlanır. Evraklar, mükellefin yüklü miktarda naylon fatura kullanarak vergi kaçırdığını tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktadır. Mükellefin söyleyecek bir sözü, kaçacak bir yeri yoktur.
Uzmanlar mükellefe biraz da set bir üslûpla "Yaptığınız ayıp, naylon fatura kullanıp vergi kaçırmışsınız ve yetimin hakkını yemişsiniz" deyince mükellef gülümseyerek,
- Hayır yetimin hakkını değil, babamın parasını yedim. Babamın hem de Devlet babamın, diye cevap verir.



BUSINESS


Başekonomistler, 'kriz ve kaos kapıda' diyor!
Felaketin reçetesini yazabilir misin?
'Bu kaça' diye soranı atölyeden kovuyor
'Yerli Malı Haftası'nı 70 yıl sonra Almanya'ya ihraç ettik
23 firma yer aldı, 90 yatırımcı sırada
İlk parasını deve güreşinden kazandı
Antepfıstığı hâlâ Asur'dan kalma teknolojiyle kurutuluyor
Türk sinemasına yatırım yapmanın tam zamanı
Hâlâ neşeli, hâlâ muzır
Fakir şirketlerin zengin patronları 'etik'ten söz edemez
Serbest bölgelere stopaj şoku
Sualtı ona ilaç gibi geliyor
Zeki Sayın Merkez Bankası'na mı gidiyor?
'Gölgelerin Gücü' İngilizler'in elinde
Bill Gates'in ortağı 'uzaylı' peşinde
Bu dizeller çevre dostu
Aşkolsun!
Bu telefonlar kıvır kıvır...
Şampanya değil çikolata