En 'Bana ne'cilik

'Bana ne'cilik

26.08.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bu kadar banka boşaltılırken ne yazık ki devlet de özel sektör de bankacılık sistemi de sessiz kaldı. Devlet politik nedenlerle sustu. Bu olay, iş aleminde de, hangi bankada ne olup bittiğini bilen bankalarımızda da 'bana neciliğin' ulaştığı boyutları gösteriyor.

Bana necilik





Bankacılık sistemindeki çalkantı ekonomiyi sarstı. Sarsmaya devam ediyor. Bankacılık sistemindeki sarsıntının üç boyutu var. (1) Batırılan ve hortumlanan bankaların faturasını halk ödüyor. (2) Batırılan ve hortumlanan bankalar dolaylı olarak ilişkili oldukları şirketleri ve de bu bankalarla iş yapan şirketleri olumsuz etkiliyor. (3) Bankacılık sistemindeki sarsıntı ve yeniden yapılanma sancısı yatırımları ve üretimi engelliyor.
Bankalar bir günde batmadı, bir günde hortumlanmadı. Batış ve hortumlama uzun bir zaman diliminde gerçekleşti. Batmaya ve hortumlamaya ne yazık ki (1) Devlet, (2) Banka sistemi, (3) Özel sektör kuruluşları, (4) İş çevreleri seyirci kaldı. Bu "seyircilik" "bana ne"ciliğin sonucudur. Devlet kuruluşlarının olaylara müdahale etmemesi, denetim ve gözetim sisteminin zamanında ve etkili biçimde işlememesi politik etkilere bağlanabilir.
Ama iş aleminde "bana ne"cilik etik değerlerin / iş ahlakının ne boyutta aşındığının göstergesidir.
(1) Bankacılarımız hangi rakip bankada ne olup bittiğini çok iyi bilirler. Olan bilen bir tek bankada olmadı. Yirmiyi aşkın banka batırıldı ve hortumlandı. Bu batırılma ve hortumlanma olaylarına bankalar seyirci kaldı. Hiçbir bankanın sorumluları zamanında "pozisyon" almadı. Uyarı yapmadı.
(2) Bankalar Birliği diye güçlü bir meslek kuruluşumuz var. Bu kuruluş bankalarla ilgili bilgileri derleyen, gelişmeleri izleyen ciddi bir kuruluş. Bankalarımızın her biri bu kuruluşta temsil ediliyor. Güçlü bir yönetim kurulu var.
Bankalar Birliği yönetim kurulu başkanı ve üyeleri bankalar batırılır ve hortumlanırken hiç mi hiç seslerini çıkarmadı.
Bu güçlü kuruluşun başındaki yönetim kurulu üyelerinin ve başkanlarının olandan bitenden haberdar olamayacakları düşünülemez.
O halde acaba neden "bana ne"cilik yapıldı?
(3) Bankalar ticaret odalarının üyeleri. Ticaret ve sanayi odalarının diğer üyeleri ile TOBB bünyesindeki oda ve borsaların üyeleri bankaların müşterileri. Açık anlatımıyla iki yönlü bir ilgi ve ilişki söz konusu.
Her konuda görüş belirten, ekonomideki her gelişmeye ilgi duyan TOBB ve odalar, bankalar batırılır ve hortumlanırken "bana ne"cilik politikasını uyguladı.
(4) TÜSİAD ve benzeri sivil toplum kuruluşları bırakınız ekonomide olan biteni, dış politikada, sosyal konularda olan biteni bile günü gününe izliyor. Görüş bildiriyor. Pozisyon alıyor.
Bankalar batırılırken, hortumlanırken bu kuruluşlar da "bana ne"cilik yaptı.
(5) Bu ülkede her konuda görüş bildiren ünlü işadamlarımız bankalar batırılır ve hortumlanırken hiçbir şey söylemedi. Neden acaba?
Denilebilir ki, bütün bu kuruluşlar ve kişiler bankalar batırılır ve hortumlanırken "maalesef" uyudular! Ve de hiç mi hiçbir şeyin farkına varamadılar!
İyi de... Bankalar batırıldıktan ve hortumlandıktan sonra, yukarıda beş grupta toplanan kişi ve kuruluşlar ne pozisyon alıyor?
Geç de olsa devlet, durumu toparlamaya, suçluyu suçsuzu belirlemeye, faturaları ödemeye, sistemden batıkları ayıklamaya gayret ediyor. Halk faturayı ödemekten ve soygun ve hortum olaylarının boyutunu öğrenmekten rahatsız.
Medya olayların üzerine gidiyor. Gazeteciler yazıyor çiziyor.
Ama bu olaylar ile doğrudan ilgili çevrelerden, (1) Bankacılarımızdan, (2) Bankalar Birliği'nden, (3) TOBB'dan, odalardan, borsalardan, (4) TÜSİAD ve benzeri sivil toplum kuruluşlarımızdan, (5) Toplumun ilgi ile izlediği işadamlarımızdan hiçbir ses çıkmıyor.
Sanki onlar için Türkiye'de banka batırma ve hortumlama olayı olmadı. Sanki onlar için Türkiye'de banka sisteminde ciddi bir sarsıntı yaşanmıyor.
Bu davranış "bana ne"cilik değil de nedir? Bu davranışın iş etiği, iş ahlakı ile bağı bağlantısı var mıdır?



BUSINESS