En Büyük projeleri kovalıyorlar

Büyük projeleri kovalıyorlar

30.09.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Üniversite Olimpiyatları'na 10 bin gönüllü hazırlıyor

Büyük projeleri  kovalıyorlar





Bundan birkaç ay önce Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği ESİAD'ın onuncu kuruluş yıldönümü töreni vardı. İzmir'in iki önemli işadamı Selçuk Yaşar ve Şinasi Ertan kürsüdeydi. Kentin ileri gelen işadamları dinliyordu. Selçuk Yaşar, Türkiye'de en fazla sayıda 'çok ortaklı', 'güçbirliği' şirketi kuran İzmirli işadamını 'kıskançlık'la eleştiriyor, sorunlarının aşılamamasında bu kıskançlığın payı olduğunu belirtiyordu. Ertan ise İzmir'e hizmet eden işadamlarının uğradığı 'haksız eleştiriler'den yakınıyordu.
İzmirli işadamlarının biraraya geldiği hemen her toplantının değişmez gündemi olan 'İzmir'in sorunları' tartışmalarında sürkeli olarak kentin 'yatırımlardan pay alamadığı', 'potansiyelinin değerlendirilemediği' savunulur oldu. Bu tartışmalarda bir fikir ve teşhis sahibi olmak, 'tipik' bir 'İzmirlilik' durumu yarattı.
İzmirliler, son 20 yılın kentin ekonomik gelişmesi açısından iyi değerlendirilemediğini düşünüyorlar. Bu durumdan, Selçuk Yaşar'ın belirttiği gibi kendilerine bir özeleştiri payı da çıkarıyorlar ama ağırlıkla hükümetleri sorumlu tutuyorlar. Peki neler oluyordu İzmir'e? Kızlarının güzelliği, kumrusu ile ünlü İzmir'de işlerin tersine gitmesinin nedeni neydi ?

'Özal bizi cezalandırdı'
Olayın geçmişi 1980'li yıllara dayanıyor. İzmirli işadamları, 12 Eylül'den sonraki ilk seçimlerde (1983) Turgut Özal'ın Anavatan Partisi'ne çıkan desteğin 'sınırlı' kalması yüzünden İzmir'in 'adeta cezalandırıldığını' savunuyor. Bu tarihten sonra da İzmir'in ihtiyaç duyduğu yatırımların devamlı ertelendiğini belirtiyorlar. İzmir, öteden beri sol partilerin güçlü olduğu bir kent. Oysaki 1983 sonrasında Türkiye'de (DSP'nin birinci parti olduğu 57'inci hükümet hariç) iktidarlar genellikle sağ partiler ağırlıklıydı. Böyle olunca belediyeleri genellikle sol partilerin aldığı ilin iktidarlarla arası bir türlü düzelmedi. Son seçimlerde de İzmir sola oy verdi. CHP 16, AKP 8 milletveki çıkardı. İzmir'de kamu yatırımlarının azalması da bu siyasi tablo ile açıklanıyor.
Gerekçe ne olursa olsun, rakamlar bir gerçekliğe işaret ediyor: İzmir'in kamu kaynaklarından aldığı pay 1995'te yüzde 6.3'ken, 2002 yılında yüzde 2.8'e gerilemiş.

Gelir artış hızı düştü
1980'li yılların sonunda başlayan aşırı ithalat ve dampingli mallar nedeniyle haksız rekabete uğrayan İzmirli sanayiciler işlerinden çekilmek zorunda kalmışlar. 1963-1979 yılları arasında Ege Bölgesi'nde 17 önemli sanayi işletmesi kapanmış. Diğer yıllarda da kapanan firma sayısı artmış. İzmir'de 1999'da 353, 2000'de 431, 2001'de 565, 2002'de 669 firma kapılarına kilit vurmuş.
Son 10 yılda Türkiye'de kişi başına gelir yüzde 47 büyürken, İzmir'de bu rakam yüzde 28'de kalmış.
Peki bu olumsuz tablonun, özellikle kamu yatırımlardan alınan paydaki gerilemenin sonuçları ne oldu? İzmirliler bir çırpıda onlarca sonuç sayıyorlar: "İzmir Limanı bir türlü genişletilemedi. Akdeniz'in en büyük limanı olması için projelendirilen Çandarlı Limanı'nda Çevre Etüt Değerlendirme raporu dokuz yıldır alınamadı. Çevre yolu 28 yıldır tamamlanamadı, 18 yıldır Adliye Sarayı bitirilemedi, Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası projesi, üç cumhurbaşkanı, beş başbakan eskitti..."

Güç birlikleri çöktü
İzmir'i hedeflerine taşıma, kenti ekonomik açıdan 'cazibe merkezi' haline getirme konusunda hükümetlerden umudu kesen ve tartışıp durmayı bırakan işadamları kolları sıvayarak işe koyuldular. Son 10 yıl içinde birçok 'güç birliği şirketi' kurdular. Kipa'yı; EGS, Güçbirliği Holding, GİHAŞ, ENDA, İZMAŞ ve ELDA izledi. Ancak 'çok ortaklı' şirketler modeli; iyi başlamasına rağmen iyi sonuçlanmadı. EGS Bank'ın tasfiye sürecine girmesi, güçbirliği yatırımlarının bir türlü bitirilememesi yeni oluşumların önünü kesti. Ortak hareket etmenin getirdiği sinerjiden yararlanılamadı.

Gençler etkilendi
Yeni yatırımların ve istihdam olanaklarının azalması en fazla gençleri etkiledi. Büyük firmalardan bazıları merkezlerini İstanbul'a taşıdı.
Bu arada ekonomisindeki kötü gidiş İzmir'de, 'kentin kimliği ne olmalı?" tartışmaları başlattı. Sanayi kenti mi, finans ve ticaret merkezi mi, fuarlar ve kongreler kenti mi, teknoloji üretim merkezi mi, kültür kenti mi, turizm kenti mi, liman kenti mi sorularına cevap arandı. Bu tartışmaların ardı arkası kesilmiş değil ama bu aralar kentte yeni bir umut havası esiyor.

Çeşme atak yaptı
İzmirliler, son bir iki yıl içinde kentin kaderinin değişeceğine olan inançlarını artıran birkaç önemli gelişmeye tanıklık ettiler. Bunlardan birisi kentin altyapı çalışmalarının tamamlanma aşamasına gelmesi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina, altyapı çalışmaları kapsamında, onlarca yıldır kirlenen Körfez'i temizlemeyi başardı.
İkinci önemli gelişme, turizm alanında yaşandı. Turizmden yeterince pay alamamaktan yakınan İzmir'de Çeşme, Bodrum'u bu yıl deyim yerindeyse solladı.
"İzmirliler'i tembelleştiriyor" diye eleştirilen Çeşme, turizmde yeni bir atak yapmak için iyi bir çıkış noktası olarak belirdi. Çeşme'yi 'tembellerin mekanı' olarak görenler, bu görüşlerini değiştirdiler. Şimdi, "Bu şirin tatil beldesi Türkiye'nin gözdesi. Çeşme'nin kıymetini bilelim, burayı daha fazla tanıtalım" demeye başladılar.

Yabancılar yatırıma geldi
Üçüncü önemli gelişme ise yabancı yatırımlar alanında gerçekleşti. Ege Serbest Bölge'de Amerikan Eldor, Delphi Packard, Delphi Diezel Systems, Alman Hugo Boss, Enercon, PFW, Fransız FTB, Kanadalı Oz Optics, İngiliz Safe Spice, Hollanda - İsveç ortaklığıyla kurulan Akzo Nobel gibi firmalar yatırıma başladı.
Kentin teknoloji ile ilgili planlarında merkezi bir rol oynayan Vestel City, kasımda hayata geçiyor. 700 bin metrekare alan içinde 350 bin metrekare kapalı alana kurulacak Vestel City, Türkiye'nin Ar - Ge ve teknoloji üssü olacak. Vestel, bu proje için 400 milyon dolar harcadı. İzmir Teknoloji Geliştirme Bölgesi Yönetici Şirketi'nin kuruluşu tamamlandı. Bölge, Urla'da Yüksek Teknoloji Enstitüsü kampüsünde kuruluyor. İzmir, Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezi kurulması kararlaştırılan üç kentten biri oldu.
2002 yılı toplam yabancı sermayeli yatırımların yüzde 12'sini Ege Bölgesi aldı. Ege Bölgesi'nde de yabancı sermayeli yatırımlarda en fazla paya sahip il 179 milyon dolarla İzmir oldu.

İyimserlik rakamlara yansıdı
İzmir üzerine araştırmalarıyla tanınan Ege Genç İşadamları Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Mustafa Tanyeri'nin yazdığı son raporda, İzmir'deki olumsuz gidişin artık çıkışa döndüğünü gösteriyor. Tanyeri'nin saptamaları şöyle:

  • Ege Serbest Bölgesi'nin 2002 yılı ticaret hacmi, 2001'e oranla yüzde 40 arttı.
  • Dış ticaretin önemli merkezlerinden biri olan İzmir, 2001 yılında 5.8 milyar dolarlık ihracat yaparken 2002 yılında 7.1 milyar dolarlık ihracat yaptı. Yine 2001'de 5.1 milyar dolarlık ithalat yapan İzmir, 2002'de 6.1 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirdi. Türkiye dış ticarette açık verirken, İzmir 1 milyar dolar fazla verdi.
  • Teknoloji Geliştirme Bölgesi kurulacak illerden biri olarak seçilen İzmir'de bu konuda çalışmalar hızla sürdürülüyor. Valiliğin koordinasyonunda İzmir Teknoloji Geliştirme Bölgesi Yönetici Şirketi'nin kuruluşu tamamlandı. Bölge, Urla'da Yüksek Teknoloji Enstitüsü Kampüsü'nde kuruluyor.
  • AB İş Geliştirme Merkezi'nin kuruluşu tamamlandı.
  • 2003 Haziran ayı itibarı ile vergi gelirleri tahakkukunda yüzde 83.27 tahsilatta ise yüzde 81.80'lik bir artış oldu.


  • İzmirliler'in gündeminde birçok önemli proje var. Bunlardan bir kısmı başlamış durumda, bir kısmı ise henüz proje aşamasında. İzmir'in geleceğini planlamaya uğraşan kent yetkililerinin gündemindeki önemli projeler şunlar:
  • Alsancak Limanı tevsisinin ve körfez tarama çalışmalarının yap - işlet modeli ile yapılması.
  • Çandarlı Limanı'nın devreye alınması.
  • Expo Fuar organizasyonunun düzenlenmesi.
  • Doğu Akdeniz Turizm ve Ticaret Projesi'nin gerçekleşmesi.
  • İzmir Stratejik Planı'nın hazırlanması.
  • Yatırım Haritası'nın hazırlanması.
  • Nitelikli sanayi bölgesi kurulması, kuyumculuk NSB'nin kurulması.
  • Teknoloji Geliştirme Bölgesi'nin 2005'te faaliyete geçmesi.
  • Yunanistan ile kıyı ticareti için düzenleme yapılması.
  • İzmir'den Avrupa merkezlerine ve Türkiye'nin önemli illerine havayolu ulaşımının sağlanması.
  • Çiçekçilik OSB'sinin ve organize tarım bölgelerinin oluşturulması.
  • Tarım ve tarıma dayalı sanayiinin desteklenmesi.
  • Ürün borsacılığının geliştirilmesi ve sözleşmeli tarımın yaygınlaştırılması.
  • Jeotermal enerjiyi kullanmaya yönelik olarak yasal düzenlemelerin yapılması.
  • Demiryolları rehabilitasyonu ve Çandarlı - Ödemiş hattında standartların yükseltilmesi.
  • Dördüncü İktisat Kongresi'nin düzenlenmesi.
  • Tire OSB'nin Endüstri Bölgesi ilan edilmesi.
  • Anadolu Menkul Kıymetler Borsası ve Vadeli İşlemler Borsası'nın kurulması.
  • Çevre yolunun tamamlanması.


  • İzmir, 2005 yılında Üniversite Olimpiyatları'na evsahipliği yapacak. Dünyanın ikinci büyük organizasyonu olan UNIVERSIADE için İzmir'e 10 binden fazla sporcu gelecek. Olimpiyat Köyü ile ilgili çalışmalara başlayan İzmir Büyükşehir Belediyesi, Ağustos 2005'te yapılacak oyunlara kadar inşaatı bitirmiş olacak. Tüm tesisler elden geçirilirken, yenileri de bu halkaya eklenmiş olacak. 100 milyon dolarlık kaynakla oyunlara hazırlanan İzmir, organizasyonun dünya televizyonlarında canlı yayınlanabilmesi için de temaslarda bulunuyor. 1972'de Akdeniz Olimpiyatları'na evsahipliği yapan İzmir, 2005 UNIVERSIADE'e de 10 bin kişilik gönüllü ordusuyla hazırlanacak.

    İzmirliler'in, kent ekonomisinin, kültürel yaşamını geliştirmek için vakıflar, dernekler kurdular. Ege Ekonomisini Geliştirme Vakfı'nın (EGEV) Başkanı Uğur Yüce, farklı kesimlerden 40 - 50 temsilci kişiyle Stratejik Hedef Toplantıları yaptıklarını anlatıyor. Yüce, "Hedefimiz, iki üç alt sektörde küme yaratarak bölgeye sıçrama yaptırmaktır" diyor. İzmirliler Derneği ise 'İzmir hasreti çeken ve İzmirli ruhunu muhafaza etmek isteyenleri' tek çatı altında birleştirmeyi hedefliyor. Başkan Beyhan Alçı, "Simite gevrek, sigortaya asfalya diyen, yani aynı dili konuşanlar için keyifli bir kent ortamı yaratmak istiyoruz" diyor.

    İzmirliler, ünü İstanbul'da yakalıyor
    Alçı'nın belirttiğine göre İstanbul'da 1 milyona yakın İzmirli yaşıyor. Büyük bölümü, iş sahibi ve üst düzey yönetici. Eczacıbaşı Holding'in kurucusu Eczacıbaşı Ailesi İzmirli. Koç Holding CEO'su Bülent Özaydınlı, işadamı Armağan Özgörkey, Burhan Karaçam, İSO Danışmanı Atilla Karaosmanoğlu, Profilo Genel Müdürü Göksen Körezlioğlu, TÜSİAD YİK Başkanı Muharrem Kayhan da İzmirli. Ertuğrul Özkök, Nuri Çolakoğlu, Ayşenur Yazıcı, Murat Birsel, Ali Kırca, Ece Temelkuran, Hikmet Çetinkaya İstanbul'da yaşayan İzmirli gazetecilerden.
    Attila İlhan, Ahmet Altan, Ayşe Kulin ve Tarık Dursun K., İstanbul'da yaşayan ünlü İzmirli edebiyatçılardan birkaçı. Organizatör Ahmet San, sanatçılar Sezen Aksu, Tan Sağtürk, Gönül Yazar, Işıl Kasapoğlu, Volkan Severcan, Ali Kocatepe, Yıldız Tilbe, Çolpan İlhan da İzmirli. Kızlarının güzelliği ile ünlü İzmir'den çok sayıda manken, İstanbul podyumlarında boy gösteriyor. Bunlardan birkaçı şu isimler: Ebru Destan, Esin Moraloğlu, Esra Eron, Duygu Dikmenoğlu...

    İzmir Türkiye'de sanayi burjuvazisinin ilk ortaya çıktığı şehir... 1950'den sonra hızla sanayileşen İzmir sanayiinde genel bir çöküş, genel bir panik gözleniyor. İzmir sanayii, işadamları, sermaye burjuvazisi, Türkiye'deki gelişmelerden, diğer yörelere göre daha kötü etkilenmiş görünüyor.
    İzmir, Osmanlı İmparatorluğu döneminde bile tarım ve ticaret burjuvazisi bakımından önde gelen bir şehirdi. İlk başarılı mahalli bankalar bu yörede gelişmişti. Yabancı asıllı aileler, Galyalar, Mainettiler, Reggiolar, Dutiller, Jirolar, Verbekler, yaşamlarıyla, iş tecrübeleriyle, dış temaslarıyla ve ilişkileriyle Türkler'e örnek olmuş, yol göstermişlerdi.
    İzmir'de sanayi alanına, İstanbullular'dan önce adım atan ve ün yapan birçok aile ve bunların kurduğu geliştirdiği müesseseler vardı:
    Çolak ailesinin ünlü Kula Mensucat Fabrikası, Yahya Kerim Onat'ların Altınyağ'ı vardı. Ulukartal'ların Kartal Makarna Fabrikası, Filibeli'lerin bankaları, Bayraklı Boya Fabrikaları vardı. Özakat'ların Viking Kağıt Fabrikası, Adıgüzel'lerin Altınözü Yağ ve Sabun Tesisleri vardı.

    Neden sadece 'ekonomideki kötü gidiş' değil
    Bunlardan başka yine sanayi burjuvazisinin önde gelen isimlerinden Lütfi Kurumlu, İkballer, Tatariler, Ali Haydar Albayrak, Sarıverler ün yapmışlardı. Özsaruhanlılar, Akermanlar ile önce Çimentaş'ı, sonra Batı Çimento'yu, nihayet Metaş'ı kurdular. Yurtçular İzdaş ile ortaya çıktılar. Tatis'ler İzmir Elektronik Sanayii ile televizyon imalatına öncülük yaptı. Raks, bant ve elektrikli alet sanayiinde adını duyurdu... BMC, motor konusunda Türkiye'de ilk ve ciddi yatırıma girişen kuruluştur. Selçuk Yaşar, Altınyunus ile turizm, Pınar Et ve Süt ile tarım ürünleri, Tuborg ile bira, DYO ile boya sanayiinde öncülük etti. Ne oldu da İzmirliler iyi başlayıp, iyi götüremediler? Bunu sadece ekonomideki kötü gidişe bağlamak hatalı olur. İzmirli sanayi burjuvazisinin iyi başlayıp iyi götürememesinin nedeni, bu burjuvazinin:
    * İşlerinin büyümesine rağmen, kişisel yönetimden vazgeçememeleri, profesyonel yönetici kullanmayı içlerine sindirememeleri...
    * Aile içi çekişmeler uğruna müessselerin dağılmasını göze alabilecek kadar hissi davranmalarıdır... Hani Anadolu'da bir caka vardır: "Benim kafam kızarsa, ben tutar bu koca evi bile yakarım... Ben malımı, otoritemi kimseyle paylaşmam. Kafam kızar, her şeyi dağıtırım"... İşte İzmir'deki birçok ailede, işin başına geçen fertler bu "Efelik gösterisine" girmişlerdir...
    Sonuçta İzmir ekonomisi layık olmadığı bir çöküntüye itilmiştir.

    ESİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tufan Ünal
    'Bölgecilik prim yapmayacak'
    Krizin bir faydası oldu. Artık sistem değişiyor. Ankara'da yığılan işadamlarını görmeyeceğimizi umuyorum. Yolsuzlukların kaynağı kurutulursa, Ankara'ya gitmek cazip hale gelmeyecek. Ankara'dan bir şeyler kapacağız diye birbirimizi örselemekten vazgeçeceğiz. Bölgecilik anlayışı artık eskisi gibi prim yapmayacak. Devletten beklemek yerine kendi bir şeyler yapmaya çalışan bir kent İzmir. Gelecek dönemin en şanslı kenti olarak İzmir'i görüyorum. Nitelikli sanayi bölgeleriyle, Türkiye'nin Silikon Vadisi olmaya aday.

    İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Yemişçi
    'Potansiyeli ile durumu çok farklı'
    İzmir, sahip olduğu doğal zenginlikleri, eğitimli nüfusu, sermaye birikimi ve coğrafi konumuyla büyük avantajlara sahip. İzmir, kaynakların etkin kullanımına yönelik yeni stratejilerle büyük bir atılım yapabilir. Çünkü mevcut ekonomik potansiyel ile fiili ekonomik gelişme düzeyi arasında, çok ciddi bir fark var. Bu fark hatalardan da ders alarak kaldırılabilir.

    Mazhar Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Zorlu
    'İzmir'in yeri burası değil'
    İzmir, potansiyelini kullanamayan bir kent. İzmir daha çok yatırım çekebilmeli. Bunun en güzel örnekleri de Basmane'deki Dünya Ticaret Merkezi, Ege Palas Oteli, Konak Pier'dir. 30 bin gecekondu varken, herkes bunların ruhsatına takıyor. İzmir küme düştü denilemez ama İzmir'in yeri de burası değil. Bizim yerimiz Birinci Lig değil, Şampiyonlar Ligi olmalıdır. Bunun içinde her şeyden önce İzmirli olarak birbirimizi çelmelemekten vazgeçelim.

    EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Çolakoğlu
    'Sadece lobimiz zayıf, hepsi o kadar'
    Bu kentin 20 tane OSB'si, 5 üniversitesi, ilk 500 büyük arasında 81 şirketi var. Eleman gücümüz son derece kalifiye, limanımız batıya açılan pencere... İzmir iyi huylarının sıkıntısını çekiyor. Türk medyası İzmirliler'in yönetiminde ama buna rağmen medya İzmir'e yeterince yer vermiyor. Hem medyada hem de Ankara'da lobimiz zayıf. Hepsi o kadar...

    ESİAD Başkanı Enis Özsaruhan
    'İzmir'i dünyaya tanıtmalıyız'
    İzmirli işadamlarının girişimcilik ruhlarının son derece gelişmiş olduğunu herkes biliyor. İzmirliler yenilikçidir; toplumsal barış ve dayanışma ortamının en güzel örnekleri de bu coğrafyada verilmiştir. İzmirliler'in hayalleri aslında Türkiye'nin hayalleri olmalı. Demokrasiyi en fazla olgunlaştıran, sivil toplum örgütlerini en fazla kullanan bir kent İzmir. Ancak bu güzel şehri dünyaya daha fazla tanıtabilmemiz için bizlerin de gayret göstermesi gerekiyor.

    İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş
    'İstemezük lobisi oluştu'
    İzmir'i bilmeyen, havasını koklamayanlar İzmir'in geriye gittiği iddiasını ortaya attı. Rakamlar gerçekleri ortaya koyuyor. Sorunlara çözüm istiyorsak güçlü İzmir lobisi oluşturmalıyız. Kamu kurumları arası koordinasyonsuzluk, hükümetlerin dayatmaları nedeniyle yatırımlar yarım ve sahipsiz. Bu sorunlarımız yetmezmiş gibi kentimizde bir de "istemezük lobisi" oluştu.

    EBSO Başkanı Salih Esen
    'İzmir'e kolay ulaşılamıyor'
    Siyasi iktidarlar Ege Bölgesi'ni ihmal etti, bölge milletvekilleri de gereken çabayı göstermedi. Her şeye karşın, İzmir'in 1980 yılından itibaren gerilediği yargısı kesinlikle doğru değildir. Ancak bir yavaşlama oldu. Kamu yatırımlarından alınan pay azaldı. İzmir, hâlâ çabuk ulaşılan bir kent değil. Direkt uçak seferlerimiz yok. İzmir'i İstanbul ve Ankara'ya bağlayan yollar tamamlanmadı. Öncelikle bu durumun düzelmesi gerekiyor.

    Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu
    'Vestel yatırıma devam edecek'
    İzmir'de büyüyen bir grup olarak Ege Bölgesi'nin ülke ekonomisinde hak ettiği yere kavuşması için elimizden geleni yapacağız. Vestel City buna en güzel ve somut örnektir. Türkiye'nin teknoloji üssü olacak. 300 milyon dolarlık yatırım yaptık. Tamamı 400 milyon doları bulacak. Bu fabrikamızda, başta Vestel markalı yüksek teknoloji ürünlerinin üretimini yapacağız.

    Mustafa Denizli - Teknik Direktör
    'İzmirli olmak gurur verici'
    İzmirliler cesur olamıyorlar. İzmir de İstanbul hegamonyasının içinde. İzmirliler'in yapamadığı büyük hamleleri, İstanbullular gelip gerçekleştiriyor. Bu yapı İzmir'i ekonomide de, sporda da Türkiye'nin sıradan şehirleri arasına sokuyor. Ben İzmirli olduğum için gurur duyuyorum, İzmirliler'in büyük başarılarının olabileceğini göstermek için de bu mücadelenin içine girdim. İzmir'i çok yakından takip ediyorum. Spordaki durumu ise beni kahrediyor.

    EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Dalan
    'Üç temel neden var'
    İzmir'in potansiyelini daha etkin kullanamamasının ardında yatan üç temel nedeni şöylece belirtebiliriz. İş dünyası son yirmi yılda meydana gelen değişimlere kayıtsız kaldı. İkinci neden, sermaye birikimi doğru yatırımlara yönlendirilemedi. Üçüncüsü de mesleki ve gönüllü kuruluşların istenilen düzeyde bir işbirliği içine girmemiş olmalarıdır.








    BUSINESS


    İzmir iktidarlara, iktidarlar izmir'e ters
    Kalbi Ege'de, kendi İstanbul'da kalanlar için...
    Yediğin içtiğin senin olsun 3 milyar doları anlat
    İspirtodan ucuz viski Yeni Rakı'ya karşı
    Bu bedeni ayurveda taşıyor
    Sanayi ütücülüğünün örtülü 'Mutlu abi'si
    Türk markaları rekabete dayanabilecek mi?
    Medyada patronluk babadan oğula...
    Bağımsız kuruluşların yöneticileri istedikleri maaşı alır, istedikleri harcamayı yapabilir mi?
    Ek taşıt vergisinde kafalar karıştı
    Üç kardeşin çilesinden Çilek Mobilya doğdu
    'Amerikalı dostlar, bizim FATIMA'mızın sizin Misse'lerinizden farkı varsa bildirin'
    Hobinin TÜSİAD'ı
    Madonna 'gizlice' gelip kaldı, Suudi prensi 65 bavulu için iki oda kapattı
    Ofisler çiçek açtı
    Kadın çalışana düşük maaş Wal - Mart'ı sallıyor
    Tarkan'ın Dudu'sunu 1 milyon kişinin cep telefonuna yüklediler
    Biz ne 'kek'şinas bir milletmişiz!
    Üç haberde dünya turu