En Eşini de ayakkabısından seçti

Eşini de ayakkabısından seçti

14.09.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hotiç kardeşler Hotiç'ler toplam altı kardeş. İki kız kardeşi olan Serdar Hotiç'in üç de erkek kardeşi var. Fotoğrafta erkek kardeşlerden Sermet (solda), Ahmet (ortada) ile görünüyor. Üçü aynı zamanda da şirketin ortağı. Dördüncü erkek kardeş olan Mehmet Hotiç ise bu fotoğrafta yer almıyor. Mehmet Hotiç'in de şirkette kurucu ortaklığı var ancak aktif olarak Altınyıldız'da çalışıyor.

Eşini de ayakkabısından seçti



Eşini de ayakkabısından seçti


Hotiç Ayakkabıları'nın Kağıthane'deki fabrikasına vardığımda gün öğlene kavuşmak üzereydi. Bir yandan geç kaldığım için endişeleniyor, bir yandan da o gün haki renkteki spor pabuçlarımı giydiğim için kendi kendime hayıflanıyordum. Ne de olsa görüşeceğim kişi babadan ayakkabıcıydı. Ayakkabı sektöründe yıllardır faaliyet gösteren Serdar Hotiç, baba mesleğini Hotiç markasıyla sürdürüyordu.
Önce ayakkabılarıma bakacaktır diye düşünürken, ettiğimiz sohbet bu konuda haksız çıkmadığımı gösterdi. Meğer Hotiç insanların karakter tahlilerini ayakkabılarına bakarak yapabilirmiş. "Ayakkabı kişiliğin yansımasıdır. İnsanların ayakkabılarına bakmayı severim. Ayakkabıya bakarak, kişinin yaşam çizgisinden, kültüründen ipuçları yakalarım" diyor.
Hotiç'in, arkadaşlarını seçmesinde de 'ayakkabı' önemli bir kriter. Hatta bu durum onu ortak iş yapmaya kadar götürmüş.
"Sırf ayakkabıları nedeniyle birisiyle ortaklık kuracaktım. Ayakkabı üzerine tasarım yapıyormuş. Kendisiyle uçakta tanıştık. Uçağa binerken ayakkabılarım onun çok ilgisini çekmiş. Ben de onun ayakkabılarını beğenmiştim. Almanya'da ortak mağazalar açacaktık olmadı" diyor.

Ayak ayağa bakıştık
"Göz göze bakışmaya gerek kalmadan ayak ayağa bakıştık" diye ekleyip bir kahkaha atıyor.
İşin şakası bir yana Hotiç'e göre ayakkabıları inceleme durumu bazen rahatsız edici olabiliyor.
"Bu benim işim. Farkında olmadan gözüm dalıp gidiyor. Sonra insanlar ayaklarına bakıyor, bir şey mi var diye" diyor.
Hotiç'in eşiyle tanışmasına da ayakkabı vesile olmuş. Tanışma öyküsünü şöyle anlatıyor:
"Eşimle ilk karşılaşmamızda, ayağında modelini benim çizdiğim bir ayakkabı vardı. Görünce çok heyecanlandım. Çok önemliydi benim için, çok hoşuma gitmişti. Çok beğenerek ürettiğim bu modelin beğenilip beğenilmeyeceğinden emin değildim. Ve onun ayağında görmüştüm. O günden başlayan ve sekiz senedir süren bir birlikteliğimiz var şimdi. Tabii ilişkimize neden olan sadece ayakkabı değil ama ilk izlenim çok önemli. Ben saça başa olduğu kadar ayakkabılara da çok önem veririm. Tamamen mesleki bir alışkanlık bu."

Göçmen bir ailenin çocuğu
Serdar Hotiç, Boşnak bir ailenin çocuğu. Ailesi Türkiye'ye 1914'te göçmüş. Hotiç, "Saray Bosna'dan geldiğimizde babam küçük bir ayakkabı atölyesi kurmuş. Ben İstanbul'da doğmuşum. Altı kardeşiz biz" diyor ve devam ediyor:
"Babam çok zor koşullarda dedeler ve ninelerimle birlikte 12 kişilik bir aileyi geçindirmeye çalışmış. Bu nedenle rahat bir çocukluk dönemi geçirdik diyemem. Okurken çalışmak zorunda kalmıştık. Bu nedenle okul dönemim kısa sürdü. Liseden ayrıldım."

10 kişiyle işe başladılar
Hotiç ayakkabıcı olmaya nasıl karar verdiğini ise şöyle anlatıyor:
"Ailede ayakkabıcılık işine birisinin devam etmesi gerekiyordu. Küçük olmama rağmen iş bana kaldı. Bu işi zaten istiyordum ve seviyordum. 1980 yılında Bağdat Caddesi'nde merdivenaltında 30 metrekare küçük bir dükkân tuttum. Bir süre sonra mağazacılık yetmemeye başladı. Ürettiğini satmak daha önemli gelmeye başladı. 1983 yılında küçük bir atölye kurarak üretime başladım. İşe ilk on kişiyle başladık. Bir yıl içinde 50 kişiye çıktık. 1987'de abilerimle ortak olduk. Ve yeni mağazalar açmaya başladık."

Tasarım ekibi kurulmuş
Hotiç kardeşler bir süre sonra makineli üretime geçmiş.
"Ayakkabıcılığın yeterli olmadığını anlayıp, marka olmanın önemine inandık. Bu da bizi özgün tasarımlara itti. 1994 yılında Türkiye'de ilk kez tasarım ekibi kurduk. Üniversiteden genç arkadaşları bir araya getirdik. Ve kendi çizgimizi yarattık. Daha önce modelleri ben çiziyordum. Hâlâ çizdiğim oluyor. Çalakalem çiziyorum ama kalıpüstü iyi çizerim" diyor.
Hotiç tasarım ekibi kurmasının nedenlerini de şöyle açıklıyor:
"Ben işe başladığımda 20 yaşındaydım. Çizgilerim gençti. 30'lu yaşlara gelince çizdiğim modeller de olgunlaştı. 30'lu yaşlarımın ortasında, ben yaşlandıkça modeller de mi yaşlanacak diye endişelenmeye başladım. Çünkü birçok ünlü marka zaman içinde bu şekilde yok oldu. Ekip kurmadıkları için modeller de yaşlandı ve yaşlı müşterilere hitap etmeye başladılar."

'Ayakkabılar rüyama giriyor'
"Ayakkabı ile bu kadar içiçe olmak nasıl bir şey? Rüyalarınıza girmiyor mu?" diye soruyorum.
Hotiç şöyle yanıtlıyor: "Ben şanslıyım çünkü hem işim hem hobim. Sevdiğim birşey yaptığım için keyif alıyorum. Hobileriniz neler diye sorulduğunda, tenis, kayak, golf, balık tutmak da var ama asıl işim ayakkabı benim. Rüyalarıma gelince, bazen yeni ayakkabı modelleri görüyorum. Rüyamda gördüğüm bir modeli ürettiğimiz çok oldu. Uyanıyorum ve aklıma bir model geliyor. Unutmayayım diye not alıyorum."
Sohbetimiz bittiğinde haki renkli spor pabuçlarımın rüyama girip girmeyeceğini merak ederek ofisinden ayrılıyorum.

Yılda 500 model
Hotiç mağazaları zaman içinde 23 mağazaya ulaşmış. Üretimde 120, mağazalarda 70 kişi istihdam ediliyor.
Bir sezonda 150 - 200 model, yılda 400 - 500 model ürettiklerini söyleyen Hotiç, "Hepsi bizim için birer çocuk gibi. Hepsinde farklı malzeme, farklı kalıp, farklı alt yapılar kullanıyoruz. Yıllık 20 trilyon liralık ciro yapıyoruz" diyor.
Almanya ve Hollanda'ya ihracat yapan Hotiç'in hedefleri arasında yurtdışında mağaza açmak da var. ABD'ye koleksiyon satma hazırlığında olan Hotiç'in New York'ta da bir Hotiç mağazası açmak istediğini belirtiyor.
Hotiç'e göre Türk insanının ayakkabı seçiminde gelişme var.
"Ama maalesef Avrupa'nın gerisindeyiz. Ekonomik gösterge çok önemli. Almanya'da bir kadına yılda sekiz çift ayakkabı düşerken Türkiye'de ortalama 1.5 çift düşüyor. Tabii Türk insanı da, ihtiyaca göre ayakkabı alıyor. Seçenekleri olsa daha değişik ayakkabılar da alacaklar. Bu da bizi daha özel, güzel tasarımlar yapmaya itecek. Türkiye ekonomisi bir kadına 8 çift alma imkânı vermiyor. Tabii erkekler için de aynısı geçerli" diyor.

Hotiç, Saray Bosna'da bir tepe
Kelime anlamını merak ettiğim Hotiç meğerse Saray Bosna'da bir tepenin ismiymiş. "Ben bu tepeyi hiç görmedim. Zaten Bosna Hersek'e de gitmedim. Boşnakça da bilmem" diyor.
Ama Boşnak tatlısı Hotiç için bir vazgeçilmez. "Bu tatlı özellikle bayramlarda yapılır. Annem çok güzel yapar. Şekerpare gibi ama daha büyük ve daha farklı bir lezzete sahip. Bir de Boşnak böreği var. Kol böreği gibidir. Rahmetli babaannem patateslisinden çok sık yapardı. Evlerde fırın yoktu o zaman. Koşuyolu'nda oturuyorduk. Fırın 2 kilometre uzaktaydı. Koca börek tepsilerini alır fırına götürür, pişince de eve getirirdik. Tepsi büyük olduğu için başımızın üzerinde taşırdık. Tepsi o kadar sıcak olurdu ki başımız yanardı. Ama lezzeti bu eziyete değerdi. Şimdi olsa yine taşırım" diyor.



BUSINESS