En 'Geçici modalar sıktı'

'Geçici modalar sıktı'

26.10.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Stres gideren, manyetik dalga geçirmeyen kumaş

Geçici modalar sıktı





Her gün iki saat piyano çalıyor. Kararlarını piyano çalarken veriyor. Önemli toplantılara piyano çalmadan girmiyor, tasarımlarını piyano çalarken yapıyor. 16 bestesi var. Her yıl bir kez stüdyoya girip CD dolduruyor. Fransız şansonları ile klasik Türk müziğini birleştiren tarz denemeleri yapıyor... Biz müzik adamından söz ettiğimiz sanılmasın. 'Müzik adamı' tarafı var elbette ama aslında o bir işadamı! Serdar Saydam! Bu yıl dünyanın en önemli kumaş fuarı olan ve tek kriteri 'yaratıcılık' olan Fransa'daki Premier Vision'a kabul edilen Saydam Tekstil'in sahibi.
Serdar Saydam'ın hayatı kumaş ve müzik, daha doğrusu piyano!

'Kumaş mutluluğum için'
Serdar Bey'in kumaşla birlikteliği beş yaşında başlamış. Bir gün kumaş üreticisi babasına sormuş; "Sen neden kumaş dokuyup, satıyorsun da başka iş yapmıyorsun?"
Babası gülümseyerek yanıtlamış: "Bak oğlum, insanlar hep mutlu günlerinde kumaş satın alırlar. Nişanlanırken, evlenirken, düğünlere derneklere katılırken. Kumaş mutluluk demektir. Özünde mutluluk yatan bir iş yaparsan sen de mutlu olursun."
1950'li yıllarda Bursa'nın en ünlü dokuma ustası olan Selahattin Saydam, oğlu Serdar'a kumaşın büyüsünü böyle anlatmış. İşte o zaman kafasına koymuş. Demek ki mutlu olmak için büyüyünce kendisinin de kumaş satması lazım. Bu çocukça yargı 'kaderini' çizmiş.

'Düşes saten'
Serdar Saydam'ın babası, Selahattin Usta, "Düşes saten" adlı kumaşıyla ünlüymüş. İki tezgahıyla başladığı işi, 70'li yıllarda bir fabrikaya dönüştürmeyi başarmış. O zamanlar 'Düşes saten' deyip geçmemeli. 'Cemiyet hayatında' boy gösteren kadınların vazgeçilmez kumaşıymış. Selahattin Usta o zamanlar kendi ölçülerinde 'bir marka'ymış. Fabrikasının önünde İstanbullu, Ankaralı toptancı ve manifaturacılar kuyruk oluştururmuş.
Tezgahlarda kumaş sarıp, mağazalara kumaş topları taşıyarak büyüyen oğlu Serdar'ın hayalleri o günlerde yeşermiş: Ürettikleri kumaşı dünyaya satmak, Saydam kumaşlarını, dünya çapında bir moda ve marka haline getirmek.
Serdar Saydam 1995 yılında fabrikanın başına geçince hayalerini gerçekleştirmek için yıllarca, Avrupalı ve ABD'li hazırgiyim üreticilerinin kapısını aşındırmış.

'Dudak bükerlerdi' Kendisi anlatıyor:
"Türkiye'den geliyoruz dediğimiz zaman dudaklar büküldü. Bursa'ya eli boş dönerdik, ama yılmadık. Fabrikaya 'Saydam Tekstil' adını verdik. Kurumsallaştık, milyonlarca dolarlık teknoloji yatırımı yaptık. 20'ye yakın genç tasarımcıdan oluşan bir 'beyin takımı' kurduk. Avrupa'da Saydam kumaşlarının lobisini yapacak moda ajanları ile anlaştık. Armani, Versace, Moschino gibi dünyaca ünlü modaevleri için tasarım yapan İtalyan dizayn firmaları ile bağlantı kurduk. Dünya moda trendlerini belirleyen danışmanlık firmalarından destek aldık..."

Sonunda şeytanın bacağı kırılmış.
İlk sipariş İspanyol hazırgiyim devi Zara'dan gelmiş. Zara'yı Mexx, Mark & Spencer izlemiş. Saydam Tekstil, bu markaların en önemli kumaş tedarikçilerinden biri haline gelirken listeye ABD'li GAP, BCBG ve Ann Taylor gibi ünlü isimler de eklenmiş.
Serdar Saydam'ın asıl hedefi, Osmanlı İmparatorluğu döneminden bu yana Türkiye'nin dokuma başkenti Bursa'dan marka çıkarmak ve kumaş modasını belirleyen bir isim olmak.
Halen üretiminin yüzde 90'ını ABD ve Avrupa'ya yapıyor, yılda 20 milyon dolara yakın ihracat gerçekleştiriyor. 'Dünya markası' olmak adına uluslararası pazarlama ve tanıtım faaliyetlerine yılda iki milyon dolar harcanıyor.

Saydam'a göre tekstilde marka olma yolu herkese açık, yeter ki ruhunu ve kültürünü üretimine yansıtabilsin. "İnsanlar artık tek tip giyinmekten ve geçici modalardan sıkıldı. Bizim başarımızın sırrı da bu oldu. Kumaşa, yaratıcılığımızı, kültür mirasımızı, ruhumuzu kattık" diyen Saydam, Ottoman (Osmanlı) serisi adını verdikleri kumaş koleksiyonunun çok sayıda ünlü modaevinden sipariş aldığını belirtiyor.
Peki, kumaşta, dolayısıyla giyimde yeni trendler ne olacak? Saydam bu sorunun yanıtını şöyle veriyor: "Trendsizlik yeni trend haline geldi, gelecek. İnsanlar kendilerini özel hissedebilecekleri şekilde giyinmek, yaşamak istiyorlar. Markalar bir kalite tescili olmaktan öte anlamlarını yitirecekler."
Saydam, "Tek tip insan yaratma çabası tutmadı. Ben bile iki parfümü karıştırıp farklı bir koku elde ediyorum. İnsanlar özel olmanın, farklı olmanın arayışına girdi. Buna imkan verecek stilde giyinmeyi arzu ediyor."
Hayatın tüm ülkelerde giderek zorlaştığını, karmaşık haline geldiğini anlatan Saydam, modanın artık daha sade, iddiasız, basit ama renkli olarak hayatı kolaylaştıracağını öne sürüyor.

Teknolojinin belirleyici unsur haline geldiğini ifade eden Saydam, bunu şöyle örnekliyor, "Cep telefonunun zararlı etkilerinden koruyacak, manyetik dalga geçirmeyen kumaşlar üretiyoruz. Benzer şekilde doğal elyaftan, sentetik olmayan, stresi gideren anti - stres kumaşlar üreteceğiz. Bunlar için önemli teknoloji yatırımları yapılıyor."
Serdar Saydam'ın sıradışı giyim tarzı, bu düşüncelerinin kanıtı gibi. "Bu giyim
stilimle, Avrupa'da birçok kapıyı açtım" diyor.

Serdar Saydam'ın hayatında kumaşın yerini doldurabilecek tek bir şey var: piyanosu.
Hem ofisinde hem evinde piyanosu bulunan Saydam, her gün iki saat piyano çalıyor. Önemli toplantılara piyano çalmadan girmiyor, kumaşları piyano çalarken tasarlıyor. 16 bestesi olan ve yılda bir kez stüdyoya girip yakın çevresi için CD dolduran Saydam, Fransız şansonları ile klasik Türk müziğini birleştirerek farklı bir tarz yaratmış. Tıpkı, Batı modasını Osmanlı motifleri ile sentezleyerek yarattığı 'Ottoman koleksiyonu' gibi.



BUSINESS


Dikkatleri parada, kulakları klasik müzikte
Sayılar senin olsun, felsefeni anlat...
En paşa gazoz
Patronların duvarlarını süsleyen köylü çocuğu
Tüketim tapınakları hayal ve 'yıldız' dolu bir dünya vaad ediyor
Anadan üryan Naomi çekilir mi !
O, kumaşlarını piyanoda dokuyor
İş dünyasında üçüncü gurur dönemi
Herkes toplantıda efendim!
'Kaybedince uykumda bile ağlarım'
'Sizdeki mozaik yapı hiç bir yerde yok, kıymetini bilin'
Ünlüler rağbet edince Kapalıçarşı'ya nur yağdı
Ortaklar, kendi şirketlerinde bilfiil çalışıyorlarsa ücret alabilirler
1 milyar liraya terlik
Değişmeyen Türkiye ve değişen gazeteciler
'Avrupa sağlık kartı' Avrupalılar'ı kızdırdı
DVD - Çerez, gümrükçüye karşı!
Türklerin tercihi el sarımı puro
Tekel'in paha biçilmez müzesi sandıklarda çivili
Texaco'ya 1 milyar dolarlık çevre davası