En Koç ve Ata'nın ortağı

Koç ve Ata'nın ortağı

22.02.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Koç ve Ata'nın ortağı

Koç ve Atanın ortağı





Eğer, Cumhuriyet ilan edilmeseydi o ve onun soyundan gelen yaklaşık bin kişi asla vergi vermeyecekti. Erkekleri askere alınmayacaktı. O ve ondan gelenler 'Seyit' kabul edildiği, yani Peygamber soyundan geldiği için kimse bu imtiyazlı duruma ses çıkartmayacaktı.
Ama zaman 'seyitleri' de değiştirdi. Siirt'in bu unvanı taşıyan büyük ailesi Cumhuriyet'ten sonra bütün bu imtiyazlardan vazgeçmek zorunda kalıyordu. Yaklaşık 500 yıl önce Mısır'dan yöre halkını 'Müslümanlaştırmak' misyonuyla çağrıldıkları Siirt'te yeni bir yaşam biçimiyle tanışacaklardı. Oturdukları köylere göre bölünüyor ve ortaya tam 21 soyadlı bir topluluk çıkıyordu. Bu ailenin lideri olan Abdülhakim Bey'in, Soyadı Kanunu'ndan payına 'Sancak' adı düşüyordu. Soy şecereleriyle ispat ettikleri 'Seyitliklerinin' devlet katında önemi kalmıyordu ama yerel halk nezdinde 'kutsallıklarını' sürdürüyorlardı.
Bu 'kutsiyet' de Abdülhakim Sancak'a önemli bir sorumluluk yüklüyordu; 'Ekonomik, dini, kültürel bir çerçevede aileye sahip çıkmak ve inananlara önderlik etmek.'
Abdülhakim Bey , kendinden sonra önderlik için oğlu Ethem Sancak'ı uygun bulmuştu. Abdülhakim Bey, modern zaman seyidinin 'okumuş' olması gerektiğinin de farkındaydı. Ve Ethem Sancak, 500 yıllık ailenin üniversiteye gönderilen ilk ve tek ferdi olarak İstanbul'a geldiğinde işler değişiyordu.

Seyit sosyalist olunca!
Hayır dualarla Siirt'ten İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'ne gelen Ethem Sancak'ın yaptığı ilk işlerden biri Türkiye İşçi Köylü Partisi'ne (TİKP) girmek oluyordu. "Babam kendi yerine geçmem için beni gözüne kestirmişti. Ama, ben okumaya gelince solcu oldum. Çünkü aldığım değerlerle solculuk çok örtüşüyordu" sözleriyle o günleri anlatan Ethem Sancak, Peygamber soyundan gelen birinin sosyalist olması pek de yakışık almadığından babasıyla sekiz yıl 'küs' kalacaktı.
Parti içinde yükselişi hızlı olmuştu. Örgütlenmeden sorumluydu. Sempatizan gençleri 'Bu örgütçü olur, bu da gazeteci' diye ayıklamak onun işiydi. İsimlerinin verilmesini istemiyor ama, Aydınlık hareketinden gelen bugünün pek çok ünlü gazetecisini, Aydınlık gazetesi için kendisinin seçtiğini de gülümseyerek anlatıyor. Partinin Güneydoğu ve Doğu sorumluluğu ile Diyarbakır İl Başkanlığı'nı da üstlenen Sancak, 1980 yılına gelindiğinde askere çağrılıyordu. Ailesi ona küçük bir oyun oynuyor ve celbi onun adına imzalıyordu.
O günleri şöyle anlatıyor: "Askere gitmek istemiyordum. Tam o sıra partinin merkez komitesine girecektim. Parti'ye sordum, 'ne yapayım' diye. 'Yap askerliğini' dediler. Askerdeyken ihtilal oldu. Benim de yer alacağım merkez komitenin tümü dört yıl hapis yattı."
Askerlik ona hayatının dört yılını armağan edecekti. Hareket dağılmıştı. Aile kapısı kapalıydı ve yalnız bir adamdı. Elinde diplomayla Siirt'ten bir arkadaşının İstanbul'daki ecza deposuna ortak oldu. Partide öğrendiği örgütçülüğü, ailesinden öğrendiği insan ilişkileri bu ecza deposunda çok işine yaradı. Es adını taşıyan depo 1980'li yılların ortasında ilk beşe girdi. Zaman da her şeyin ilacı oldu. Babası Abdülhakim Bey'le de barıştı.

Siirt'ten büyük göçü başlattı
Abdülhakim Bey aile önderi olarak Ethem Sancak'ı seçerken aslında yanılmamıştı. Kader gerçekten de tuhaf biçimde yıllar sonra Ethem Sancak'a aile adına çok önemli bir karar verme fırsatı tanıyordu. Ethem Sancak anlatıyor:
"1986'da, PKK silahları patlatınca. Babama dedim ki; 'Sen büyük bir ailesin ya devletten ya da PKK'dan yana olmak zorunda kalırsın. Her iki durumda da aile kayıp verecek. Taraf olmaya zorlanırsın. Ailenin gençlerden birisi, karışacak bu işe. En iyisi Siirt'ten uzaklaşmaktır.' Beş yıl içinde İstanbul'a bin kişi getirdik. Üstelik biri bile kiraya gelmedi. Hepsini ev bark sahibi yaptık. Biz yardım ettik. Onlar ellerindekini satıp geldiler. Kimse 'gelmem' demedi. Abdülhakim Bey, büyük bir kanaat önderiydi."

1.5 milyar dolar ciro
1992 yılına gelindiğinde Ethem Sancak, Es Ecza deposu ile yollarını ayırıyor, Hedef Ecza Deposu'nu kuruyordu. 1994 krizi onun deyimiyle büyük bir fırsat yaratıyordu. "Rakiplerimiz paradan para kazanmaya yöneldi. Biz 'repoculuk değil depoculuk yapalım' dedik. Piyasada öyle bir ihtiyaç vardı ki, hızla büyüdük. 1998 yılında yüzde 40 piyasa payı ve 700 milyon dolar ciroya ulaştık" diyor.
Ethem Sancak, yüzde 40 pazar payının daha da yükseltilmesi hem üreticiyi hem de perakendeciyi ürküteceğinden, dışa açılma kararı alıyordu. Ancak global örgütlenmede kendi deyişiyle 'Türk pasaportu' yetmediğinden yabancı bir ortak arayışı başlıyordu. Hedef Alliance UniChem'le 2000 yılında el sıkışarak, bir 'Alman pasaportuna' sahip oluyordu. Şirketin yeni adı Hedef Alliance'dı.

Mısır'da lider oldu
Şirket 2003 yılında 1.5 milyar dolar ciro yaptı. Hedef Alliance Van'dan Edirne'ye dek en uzaktaki de dahil olmak üzere 21 bin eczaneyi her gün bir kez, gerekirse eğer 18 kez bile ziyaret ediyor ki, bu bir rekor kabul ediliyor.
Şirket, global hedefler çerçevesinde Mısır ilaç dağıtımının lideri UCP'nin de yüzde 40'ını satın almış. Mısır'daki ciro şimdilik 400 milyon dolar. Hedef, Mısır üzerinden Tanzanya'ya kadar diğer Afrika ülkelerine ulaşmak. Mısır örneğinde olduğu gibi, Polonya, Macaristan ve Moskova'daki ilaç dağıtıcılarıyla da görüşüyorlar. Amaç oralardaki dağıtımda da lider olmak.

Hedef'in hisseleri Alliace UniChem'e satılınca, Sancak ailesinin elinde hatırı sayılır bir para geçiyordu. Uzun bir incelemeden sonra aile parayı 'tarım'a yatırmaya karar verdi. Bu seçim, 2025 yılında 12 milyar insanın beslenme sorunu olacağından, gelişmiş ülkelerinin aynı zamanda tarım ülkesi olduğu tespitine dek birçok gösterge değerlendirilerek yapılıyordu.
Ailenin parası var ama tecrübesi yoktu. Bu nedenle de deneyim kazanmış, Koç - Ata Çiftliği'ne yatırım yapma kararı alındı. Ethem Sancak anlatıyor:
"Ali Bey'e (Koç) gittim. 'Bizi ortak alın' dedim. O da 'Ama bu kuruluş kazanmıyor ki' dedi. Ben de 'Biliyorum' diye cevap verdim. Bunun üzerine, 'Neden' diye sordu. 'Ben tecrübeye ortak oluyorum. Sizin vardığınız nokta için 3 yıl harcamam gerekir. Ama zaman daha değerli' deyince ilk adımı attık. 2003'te üçte bir oranında ortak olduk. Koç - Ata - Sancak adını alan çiftlik olması gerekenden çok daha fazla bir yatırımdır. Ama bu yatırım başta sıkıntı yaratsa da yakın bir gelecekte, bunun çok faydası görülecektir. Üstelik şimdi kârlı bir hale geldi. Önünün çok açık olduğunu düşünüyorum.



BUSINESS


Rüyaları bile gözleri açık gördüren patron
Bir teselli ararsan bak o zaman karikatürüme
Bürokrasiye kızıp Türkiye'den gitti, Özbekistan'ın Mir'i oldu
Türkler tükenmez kalem seviyor
Modern zamanların Seyidi...
Tatlı ne yana düşer 'Usta' tuzlu ne yana?
Tatneft'in kârının yüzde 40'ı vergi olarak Rusya'ya gidiyor
Yeni bir terim daha: Aromakoloji Kokular insan psikolojisini belirliyor
Türk hamburgeri PO ile yayılıyor
Aile şirketlerindeki etik değerlerden aileler sorumlu
Sigorta primi kesilmeyecek yemek parası, çocuk ve aile zammı tutarları belirlendi
Alman klimacıyı getiremedi inat edip kendisi üretti...
Osmanlı ve Cumhuriyet arşivi internete taşındı
'Sert lider' Rusya ekonomisine yarıyor
Medyada dev birleşmeler tartışılıyor
Örtülü ödenek isteyen TMSF avukatı
Metroseksüel sakala lazer epilasyon
AB'den haberler