En Özel sektör çalışırsa Türkiye büyüyecek

Özel sektör çalışırsa Türkiye büyüyecek

21.12.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kur dalgasıyla ıslanan ihracat

Özel sektör  çalışırsa Türkiye büyüyecek





Montaigne "Sonunda acı getirecek zevklerden kaçınılabileceğini, sonunda zevk getirecek acılara da dayanılabileceğini düşünüyorum" diyor. Enflasyon da yüksek kâr yanılgısıyla yıllarca bize acı getirdi. Zevk bunun neresindeydi?
1980'den bu yana enflasyon ile büyümeye alışan Türkiye artık gelişmiş ülke ekonomilerinin yakaladığı "Düşük Enflasyon - İstikrarlı Büyüme" dinamiğini yakalamayı hedefliyor. Yani Montaigne'in dediğine geldik ve sonunda zevk getirecek acılara katlanmayı öğrenmeye karar verdik.
Türkiye'nin enflasyonla mücadelesinde 2004 ve 2005 yılları önemli bir dönemeci temsil ediyor. Hükümetin tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) ve toptan eşya fi- yatları endeksi de (TEFE) 2004 için hedefi yüzde 12. Ekonomistler de bu hedefi destekliyor.
Özellikle Türkiye'nin beklediği tek haneli enflasyonun 2004 Şubat'ında bile yakalanabileceği konuşuluyor. Hatta toptan eşya fiyatlarında (TEFE) yüzde 6 - 7'leri görürsek şaşırmayın. Ancak, düşüş nisandan sonra yerini yükselişe bırakacak. Çünkü 2003'ün ilk dört ayında yüksek enflasyon TEFE'de mayıstan itibaren eksiye geçti. 2004'ün Mayıs - Ağustos arasında endekse yeni gelen oranlar bu yılki eksi değerlerin altında çıkmazsa enflasyonda yukarı seyir dönemi başlayacak. Ancak bu yükselişin geçmiş yıllarda olduğu gibi aylık bazda yüzde 5 - 10 gibi oranlara çıkması beklenmiyor.

Sorunlara dikkat
Enflasyon hedefleri iyimser olmasına rağmen bazı sorunlara da dikkat etmek gerekiyor. Bunlardan ilki iç talep. Piyasalarda tüketim harcamalarının olası baskısı hâlâ bir endişe konusu. Ancak, kamu ve özel sektör ücretlerinin artışlarının sınırlı olmasının iç talebi de engelleyeceği düşünülüyor.
2003'te ekonomi politikalarını yönetenlerin kamu ücret ve maaş artışlarını baskı altında tutarak iç talebi baskılama taktiği işe yaradı. Bu akıma özel sektörün de uyduğu ekonomistler tarafından söyleniyor.
İkinci endişe kaynağı ise kamu zamları. 2003'te olduğu gibi 2004 yılında da kamunun özellikle enerji fiyatlarına enflasyon üstünde zam yapmaması halinde sorun kalmayacak. Aksi halde ise kamu zamları olumsuz etki yaratacak.

Serdengeçti uyarıyor
Kamu harcamalarına da dikkat etmek gerekiyor. Yerel seçimlerde siyasette olası popülist yaklaşımlar da enflasyonu yukarı çekebilir. Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti'nin hükümeti kızdırmak pahasına yolladığı "Nisan 2004'te yapılacak yerel seçimlerde harcamaları artırmayın, yoksa enflasyon hedefimizde sapma olabilir" mesajı kabul görürse, bu sorun da aşılacak.
Enflasyon konusunda daha pekçok olumlu eğilimlere ihtiyamız var. 2004 sonunda bitecek stand - by anlaşmasının ardından Türkiye'nin IMF ile ilişkisinin ne olacağı, Kıbrıs'a ilişkin mayısta görüşülecek Annan Planı, Aralık 2004'te AB'nin Türkiye'ye tarih verip vermeyeceği, Kuzey Irak'ta eylül ayında yapılacak seçimler, siyasi ve ekonomik istikrarın devamı için önemli göstergeler. Tabii ki bu başlıklar enflasyon üzerinde de etkili olacak. Bu arada hâlâ belirsizliğini koruyan 8.5 milyon dolarlık ABD kredisini de unutmamak gerekiyor.
Merkez Bankası'nın da son aylarda dikkati çektiği kira, sağlık ve eğitim gibi sektörlerde geriye dönük fiyatlama davranışlarının sürmesi 2004 yılına ilişkin bir endişe notu olarak kaydedilmeli... Enflasyona karşı bilincin oluşmasıyla aşılabilecek bu psikoloji de hedeflerin tutturulması açısından önemli bir unsur olarak karar alıcıların karşısına çıkıyor.
Tüm bunların üstüne tarım sektöründe de bolluk yaşanırsa, değmeyin Türkiye'nin keyfine. İşte o zaman enflasyonda 'yüzde 12'nin tadını çıkaracağız.

Piyasaların da onay verdiği 2004 programında hedeflenen yüzde 5 büyümenin iki kaynağı; özel sektör sabit sermaye yatırımları ile özel tüketim olarak belirtildi. Hükümet, tüketimi yüzde 4.3, özel sektör yatırımlarını da yüzde 14 artırmak için kararlılıkla yürütülen program ile reel faizlerde düşüşü kullanmayı hedefliyor.
Hükümet, programda kamu tüketiminin yüzde 2.8, yatırımının ise yüzde 6.7 artacağını açıklayarak özel sektöre "Bizden birşey beklemeyin, Türkiye'nin büyümesi sizin elinizde" mesajı yolluyor. Hükümetin tahminleri doğrultusunda, 2004'te tüketim artış hızının yüzde 4.1'e, toplam sabit sermaye yatırımlarının ise yüzde 12'ye ulaşması bekleniyor. Hükümetin senaryosuna göre, üretimin artmasıyla birlikte yeni yatırımlar devreye girecek ve büyümeye katkı yapacak. Hükümetin özel sektör yatırımlarını büyümenin ana kaynakları arasında sayması da işte bu gerekçeden kaynaklanıyor.
2003'te küçülerek milli geliri düşürücü etki yapan tarım sektörünün 2004'te yüzde 5 büyümeyle ekonomiye pozitif katkı yapması öngörülüyor. 2004 tarımın bu yıl 'var yılı' olacağından bu öngörü gerçekçi bulunuyor. Yüzde 15 daralma beklenen inşaat sektöründen ise umut yok.
Ekonomistlerin deyimiyle, Türkiye, 'siyasi kriz, ödemeler dengesi sorunu, dövizde sıkıntı, deprem, terör' gibi felaketler yaşamazsa büyümede hedef yakalanabilir.

Hükümetin 51.5 milyar dolarlık ihracat hedefi, heyecan verici ama 'reel' bulunmuyor. Analistlerin ihracat tahmini 45 - 50 milyar dolar civarında geziniyor. Hükümetin 75 milyar dolar ithalat hedefi ise makul bulunuyor. Analistlerin iş ihracata gelince ellerini dar tutmalarının nedeni, kurdaki belirsizlikten kaynaklanıyor.
Bugünlerde yurtdışı bağlantılarını düşük kurdan yapan ihracatçılar 2003'te olduğu gibi düşük kâr oranlarıyla çalışmak zorunda kalabilecek. Hükümetin dolar için 2004 sonunda 1 milyon 604 bin lira beklentisine, yüzde 12 enflasyon hedefi de eklenince öngörü güçleniyor.
2003'te TL'nin değer kazanması, ihracatçıları çok düşük kârlarla çalışmaya itti. 2004'te aynı senaryoyu yaşamak istemeyen ihracatçılar kurların artması gerektiğini her fırsatta dile getiriyor. Ancak Merkez Bankası, ihracatçıların talebini "Vadeli işlem yaparak riskten arının" diyerek geri çeviriyor. Yani ihracatçı cephesinde değişen birşey yok.
Bu noktada ikinci bir risk ortaya çıkıyor: Euro-dolar paritesi... Doların euro karşısında son haftalarda yaşadığı dramatik düşüş, her ne kadar ihracatçının ekmeğine yağ sürse de bu saadet döneminin eninde sonunda terse döneceği biliniyor. Maliyetleri dolar, gelirleri ağırlıklı olarak euro olduğu için 2003'te sıkıntıyı azaltan ihracatçılar orta vadede doların toparlanması durumunda ciddi bir darbe yiyebilir.
İhracata yönelen sanayici 2003'te aylık 4 milyar dolarlık ortalamayı yakalarken ithalatta 6 milyar dolarla tehlikeli rekorlar kırıyor. İthalatın, ara malında yoğunlaşması 'kötü gidişin iyi gelişmesi' olarak yorumlanırken artan dış ticaret ve cari açık 2004'ün en çok konuşulacak verileri olacak.



BUSINESS


Annus Mirabilis
Gelenek olacak, gelecek konuşulacak
'Rahat' bir iç ve dış siyasi ortam zor
AKP rejimi değiştirmeye kalksa içinden parçalanır
Gidişat iyi, bir de cebe yansırsa!
ABD, AB'nin alternatifi değil
Avrupa için tarih, ya çıkarsa?
Doların üzerindeki gölge: ABD'nin dev dış açığı
Kıbrıs ve AB sorunlarına piyasalar hazırlıklı...
IMF'yle 2004'te anlaşma bitecek, ilişkiler en hafif maddeyle sürecek
'Stratejik yatırımcı, kreditör yabancı ve mutlaka Türk ortak'
Enflasyonda hedef '12'
Mucize temennisi ile gidiyor
Gerçek kâr için savaşacaklar
Bankacılığın itibarı için sorumluluk almaya hazırlar
Asiye değil ama, Türk Lirası kurtulacak
Faiz tamam ama asıl getiri borsada olacak
Eurobond artık riskli görünüyor
Bireysele 400 bin katılımcı bekleniyor
AB - Türkiye ilişkileri referans olacak
Holdingler iyimser! Ama...
Elektrikte üç yıllık tarife, enflasyonsuz fiyat dönemi
'Umutsuzluk inşaatına' 2004'te bir tuğla daha
İhracat pistinin yıldızı otomobil
Anneciğim Çinliler geliyooor!
Telekom'da 'tekelsiz' yıla giriyoruz
2004'te 54 milyar dolar ciro bekliyor
Turizm, 'daha iyi bir yıl' bekliyor
Yeni yılda yeni türler iyi para kazandıracak
2004 'kurşun geçirmez' bir yaşam arayışının ve duyguların yılı olacak
Her 'gayrimenkul'ün bir numarası olacak
İstikbalimdeki zerzevat
Yolsuzlukta kılıçlar çekilecek
Vergide yeni yasal düzenlemelere dikkat
Kamuflaj hallerden feminen hallere