En 'Türk erkekleri çok votka içer'

'Türk erkekleri çok votka içer'

14.09.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

'Türk erkekleri çok votka içer'

Türk erkekleri çok votka içer





Bir Türk tekstilciyi Rus partnerinin yazlık evine misafir eden küreselleşme, her ne kadar, iş yapmalarına olanak tanısa da ortak kültürel dili konuşmalarını sağlayamıyor. Ortak kültürel dil bir yana "kültüre saygıyı" da öğretemiyor ve çoğu zaman iş ortaklıkları da güme gidiyor.
1978 yılından bu yana Rusya ile iş yapan, 1990 yılından bu yana da sürekli Moskova'da yaşayan Tahsin Erman, Rus Türk işadamları Birliği'nin kurulduğu günden bu yana Yönetim Kurulu üyesi. Akkök (Dinçkökler) ve Şişmanoğulları grubuyla Rusya'da uzun yıllar çalışan Tahsin Erman, şimdilerde bir Alman grubu ile Sanko'ya danışmanlık yapıyor. Tahsin Erman Rusların ve Türklerin iş yapma kültürlerine ilişkin pek çok gözlem yapmış, anı biriktirmiş. Bu anılar belki de daha batımızda yer alan ülkelerin Rusya'daki pastanın en büyük parçalarını yerken, bizim neden küçük parçalarla avunduğumuz konusundaki tahlillere ışık tutabilir.
Bazen imzalanamayan bol sıfırlı kontratların başarısızlığında iki toplumun "Hayvanlarla olan ilişkileri" bile belirleyici olabiliyor.
Örnek Tahsin Erman'dan: "Bizden büyük bir tekstilci Rusya'da iş yaptığı partnerinin daçyasına (yazlık ev) misafir gitmiş ve bir Rus'a yapmaması gereken bir şey yaparak, evin köpeğini ayağıyla itmiş. Ev sahibi bir daha bu Türk tekstilciyle iş yapmayı düşünmedi bile..."
Aslında, Türk tekstilci eğer Rus meslektaşından bir aile fotoğrafı isteseydi, o köpeğe fiske bile vurmayı aklından geçirmezdi. Tahsin Erman o coğrafyada köpeklerin aileden sayıldıkları için aile fotoğraflarında yer aldığını hatırlatıyor.

"Akreditif Bey'e yer ayrıldı"
Laleli'den yapılan bavul ticaretine, medya da dahil, Türkiye'de her kurum destek verdi. Kayıtsız, belgesiz bir ticaretti bu... "Ama" diye başlayan ve türlü bahaneler sıralayan bütün cümleler aslında kayıtsız alışverişe hizmet etti.
Aradan geçen yıllarda Rusların değişeceğini ve bizim görmediğimizi görerek, belgeli ticaretin uzun vadede kalıcı ve daha kârlı olduğu kararına varacaklarını hesap edemedik. Biz Laleli'ye üzülürken, Ruslara ise bol kahkahalı anılar kaldı. Tahsin Erman anlatıyor:
"Bavul ticareti döneminde Laleli civarından, peşin para ile mal alan Rus alıcı, bu malı kargo ile memleketine yollayıp burada KDV'siz ve gümrük vergisiz satıyordu. İlerisini gören, bu işin böyle devam edemeyeceğini hisseden Rus alıcı, her zaman mal aldığı Türk satıcıya şu faksı çekti 'Mihail ve Saşa ile birlikte akreditifi de alıp pazar günü şu uçakla istanbul'a geliyoruz'. Türk satıcı bu işe çok sevindi, müşteriyi havaalanında en iyi arabalarla karşıladı, en lüks otellere rezervasyon yaptırdı. Müşterilerle otelin resepsiyonuna kayıtlarını yaptırırken, Türk satıcı, Rus misafirlerine sordu. 'Akreditif Bey'in odası da sizin katınızda mı olsun.' Fıkra gibi geliyor ama bu yaşanmış bir hikâyedir."

Mali polisin baskını
Tahsin Erman'ın anlattıklarına bakılırsa kayıtsız iş yapma alışkanlığı sadece Laleli'deki küçük işletmelere ait değil. Türkiye'de tanınmış bir iş derneğinin yönetim kurulu üyeliğine dek gelmiş bir işadamı bile bu yola sapabiliyor. Erman, bu örneğe Türkiye'den gelen bir heyetin, söz konusu işadamını Moskova'da ziyaret etmek istemesiyle tanık olmuş.
Ne olduğunu şöyle anlatıyor:
"Bu işadamının Moskova'nın uzak bir semtindeki 300 metrekarelik deposunu bulduk. Depoda da iki treylerden fazla düzenle yerleştirilmiş mal var. Mecmua ve gazeteye ilan verecek toptan ve perakende satış yapıyormuş. Biz çay içerken içeri iki kişi girdi. Tercüman aracılığı ile deponun bir köşesinde işadamıyla görüşmeye başladılar. Biraz sonra işadamı yanıma gelerek, 'Tahsin Bey yardım edin, çok zor durumdayım' dedi. Yüzünün rengi atmıştı. Gelenler mali polisti ve ithal belgelerini ve de faturalarını istiyordu. Ve evraklar yoktu.
'Merak etmeyin, ben konuşur ortak bir çözüm buluruz' dedim. Vergi memurlarıyla konuştum ve belli bir huzur hakkı karşılığı ertesi gün gelmeye ikna oldular. Anlaşmamıza göre, ertesi gün öğlene kadar giriş faturası veya ithal belgesi olmayan mallar başka depoya taşınacak, düzenli belgeleri olan mallar depoda kalacaktı. Geldikleri zaman bu malları sayarak zabıt tutacaklardı. Ben, heyecanla patrona işi hallettiğim müjdesini verdim. 'Yüzde 10'u mu? Yüzde 20'si mi?.. Hemen başka depoya taşıyalım' dedim. Patron yine ağlamaklıydı. 250 bin dolardan fazla mal vardı depoda, ama dikkatinizi çekerim, gazete ilanı ile satış yaptığı depoda hiçbir malın ne faturası vardı ne de ithal belgesi."

'Tanıdık' aracılığı ile ticaret
Bu öyküler meşhur Rus mafyasının elinde niye "oyuncak" olunduğunu da anlatıyor. En küçük ölçekli Batılı firmalar bile öncelikle pazar araştırması yaparak, daha sonra da kurumsal nitelikli bir partnerle anlaşarak "kayıtlı ticaretle" yolunu çizerken, Rusya ile ticaretin Türkiye versiyonunda işler değişiyor.
Türkler, pazar araştırması yerine genellikle Çeçen, Azeri veya Dağıstanlı "bir tanıdık" buluyor. Sonrası şöyle gelişiyor:
"Bu kanallardan bulunan sözde Rus işadamı önce parayı bastırıyor, bizimki de malı gönderiyor. Bu iş birkaç kez böyle devam ediyor, bu arada çok da samimi olunuyor. Sonra bir gün yine mal gidiyor ama ne para geliyor ne de ortada Rus kalıyor. Yüzde 99'u böyle batıyor. Ortada ne senet ne çek ne de ihraç belgesi olmadığından giden gidiyor..."

Rus'un hiç mi kabahati yok?
Tahsin Erman, Rus mantığının Türklerden çok farklı işlediğini belirterek yine örnekler veriyor:
"Bir Rus gencini işe aldım. Talepleri arasında hafta sonu izin yapmak da vardı. Kabul ettim. Aylar sonra bu genci uçakla 6 saat uzaklıkta bir şehre 3 - 4 haftalığına gönderdim. İşi bitirdi geldi. Ama harcamalarında bir gariplik fark ettik. Yaptığımız incelemede adamın her hafta sonu uçakla 6 saatte evine gelip bir gece yattıktan sonra, yine 6 saatte bulunması gereken şehre gittiğini gördük."
Bu davranışın bile kültür farkına işaret ettiğini belirten Tahsin Erman, Rus - Alman - Türk ortaklı bir firmanın genel müdürlüğünü yaparken, Rus orman mühendisini Irkuts şehrine kereste almaya gönderişini anlatıyor. Mühendise tembihte bulunuyor: "Mala liman teslim 100 dolar istiyorlar. Pazarlık et, 80 dolara alırsan, sana prim vereceğim."
Mühendis malı 80'e alır hem primi hem de teşekkürü hak eden Rus mühendis Erman'a aynen şöyle der: "Aslında 76 dolara kadar düştüler ama siz 80 dolara dediğiniz için 76 dolara almadım."

Türk erkeklerinin meşhur 'çapkınlık' öyküleri Rusya'da Türk erkeklerinin 'enayilik' öyküleri olarak anlatılıyormuş. Soyulanlar, yaralananlar ve hatta öldürülenler...
Olay artık atasözlerine girmiş. Rusya'da bir atasözü varmış: 'Çirkin kadın yoktur, az votka vardır...' Şimdiler de bu atasözüne bir de deyiş katılmış: 'Türk erkekleri de çok votka içer.'



BUSINESS


Kendini rakamlarla sınırlamayan iş örgütü
Rusya'da köpek tekmeledi, işi kaybetti
İlk müşteri artık yok
Yeni Türkler, bagajdan döner çıkınca Mercedes'e küstü
Bu çocuklar reklamları hayat sanıyor
'Yılın en başarılı işadamları' 'Yılın en başarılı bankacıları' (... Artık ortalıkta görünmüyorlar. Ne oldu?)
Üç TÜBİTAK'lının şirketi, Avrupa yollarında
Tam yol ileri!
2002'de üç yat sattı üç tane daha yapıyor
Kim, ne kadar taşıt vergisi ödeyecek?
IMF Ankara'ya loş bir odadan bakıyor
Toplu fotoğraf çekiyoruz...
Türkiye'nin nüfus doktoru
12 katlı tavuk parkı yapıyor
Tekirdağ'dan Avrupa'ya şarap boru hattı
Eşini de ayakkabısından seçti
'kangurum'un gücü, Matrix'ten geliyor
Milyarlık 'ısmarlama'lar