En Türkçe 'çat pat' ama Osmanlıca 'sular seller' gibi

Türkçe 'çat pat' ama Osmanlıca 'sular seller' gibi

15.02.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Türkçe 'çat pat' ama Osmanlıca 'sular seller' gibi

Türkçe çat pat ama Osmanlıca sular seller gibi





Almanya'nın en büyük ve para akışını en fazla kontrol eden bankalarından Commerzbank'ın Londra'daki merkez ofisinin başında bir Türk bulunuyor. Adı Mehmet Dalman. Kıbrıs doğumlu, eğitimini İngiltere'de almış bir Türk. Hem Almanya hem de Avrupa'nın en büyük bankalarından Commerzbank'ın Yönetim Kurulu Üyesi olan Dalman, aynı zamanda, Alman geleneksel bankacılığına, ciddi yenilikler getirmiş bir isim.
Dalman, 2002 yılında, genel bankacılık içinde ana bankacılık hizmetlerinin, kurumlardan çok bireylerin üzerine yoğunlaşmasını öngören 'perakende bankacılık' sistemini sektöre sokmuş ve Avrupa basınında sıkça yer almıştı. Bu gelişmenin ardından Commerzbank'ın yönetim kuruluna atanan ve şu anda Londra ofisinde görev yapan Dalman, son aylarda, bu kez de İngiltere'nin en büyük futbol klüplerinden, kendisinin de taraftarı olduğu Manchester United takımının hisselerine teklif vermesiyle gündemde. Türk klüplerden Fenerbahçe'yi desteklediğini ve 'eskiden' tüm maçlarını izlediğini belirten Dalman bu konuda pek konuşmak istemiyor...
Bilindiği gibi Dalman, Manchester United'in yüzde 6'sına teklif vermiş ve bu girişimi dünya basınında haber olmuştu. Commerzbank'ta çalışıyor olması nedeni ile de 'asıl alıcı banka mı?' soruları akla gelmişti. Bu konu ile ilgili sorumuza yanıtı şöyle:
"Teklif Commerzbank adına değildi. Ben koyu bir Manchester United taraftarıyım. Sizin kadar Britanya'daki 64 milyon insan da bunu merak ediyor. Ancak bu konuda bir yorum yapmak istemiyorum. Commerzbank adına klübün hiçbir hissesini almış değilim."

İngiliz sisteminden etkilendi
Futbol kulüplerine yatırım fikrinden vazgeçmiş değil. Ama sıkı bir yatırımcı gibi projelerini şimdilik kendine saklıyor. Onun istediği konuyu, (bankacılığı) konuşmaya dönüyoruz.
Dalman, Alman merkezli Commerzbank'ta 1997 yılında işe başlamış; ilk görevi, global hisse senedi piyasası departmanının yönetimi... Beş yıl sonra, 2002 yılında çalıştığı bankayı önemli bir yenilik ile (yatırım bankacılığı ve perakende bankacılık) tanıştırmış. Anlattığına göre bu Commerzbank tarihinde bir 'ilk' aynı zamanda.
"İngiltere'deki bankacılık sistemi daha çok perakende bankacılık üstüne kurulu. Almanya'daki bankalar ise daha çok devlet tarafından sübvanse ediliyor. Bu nedenle kârlılıkları da zor. İngiltere'de Barclays, Natwest, Lloyds gibi bankalar para piyasalarının yüzde 30 - 35'ini kontrol ediyor. Almanya'da Deutsche Bank ve Commerzbank ise piyasaların sadece yüzde 10 - 12 gibi bir bölümünü elinde tutuyor. Almanya ve Avrupa'nın diğer bankaları sadece kredi alır ve satarlar, arada kâr marjı yakalarlar. İngiltere'de ise perakende sektörü piyasaya yön verir. Bunu düşünerek Commerzbank'ta perakende bankacılığa geçtik. Bankanın kârı, sistemle tanıştıktan sonraki ilk yıl 1.1 milyar dolar arttı" diyor.

'Çok şanslıydım'
Dalman, Commerzbank'ta perakende bankacılığa geçerken hiçbir altyapı olmadan bu işe başlamış. Bu işi nasıl başardığını soruyoruz:"Ben hiçbir şey yapmadım. Sadece çok şanslıydım. İnsanlara iş imkânı sundum. Onlar da bunu iyi kullandılar ve başardılar" diyor.
Dalman, önümüzdeki yıllarda dünya bankacılığında konsolidasyon ihtiyacının artacağını ve sektörde denizaşırı birleşmelerin olacağını söylüyor. Şimdiye kadar bankalar arasında denizaşırı bir birleşme olmadığına dikkat çeken Dalman, "Bu kısa bir zaman içinde değil, uzun dönemde gerçekleşecek. Konsolidasyon gerçek bir itici güç olacak ve ileride bu birleşmeleri göreceğiz" diyor.

'Türk bankalarının stresi çıktı'
Türk bankacılık sisteminin aynen Avrupa'daki gibi konsolidasyona ihtiyacı olduğunu söyleyen Dalman'a göre Türkiye'de çok fazla küçüklü büyüklü banka bulunuyor ve bunların 'merkezi bir konsolidasyona' ihtiyacı var.
Türk bankacılık sisteminin 2 - 3 yıl öncesiyle karşılaştırılamayacağını belirten Dalman'a göre 2001 yılında 'banka kayıtlarında yapılan hatalar' sektördeki stresi ortaya çıkardı.
Hükümetin sektörü eski konumuna getirmek için elinden geleni yaptığını düşünen Dalman, sistemdeki sorunun 'yanlış vade yapısı' ve banka 'kayıtlarındaki sorunlar'dan kaynaklandığını düşünüyor. Sektörde 'her şeye rağmen bir reforma ihtiyacı olduğunun' altını 'ısrarla' çizen Dalman, Türkiye Merkez Bankası ile de kriz ve genel olarak sektörün sorunları, teşhis konularında görüş birliği içinde olduklarını belirtiyor. Bir şey daha öğreniyoruz; Dalman, Merkez Bankası'na 'bazı tavsiyelerde' bulunduklarını ifade ediyor.

'AB üyeliğinde takıntılısınız'
Avrupa'da yaşayan ve bir Avrupa'lı gözüyle Türkiye'nin AB üyeliği konusuna da değinen Dalman'a göre Türkiye AB konusunda takıntılı. Ama yine de "Eğer ben AB'ye üye ülkeler için karar vericilerden biri olsaydım, Türkiye'yi kesinlikle AB'ye alırdım. Çünkü, Türkiye, Irak ve Ortadoğu'da önemli bir rol üstleniyor. Türkiye şimdiye kadar Avrupalı olmak için her yolu denedi ancak her zaman rededdildi. Ancak Türkler AB konusunda çok obsesif (takıntılı) olmamalı. Maalesef öyleler" diyor. Türkiye'nin Irak'ta üstlendiği rolün, Avrupa açısından çok önemli olduğunu, Bazı Avrupa ülkelerinin Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkış nedeninin de bu olduğunu belirten Dalman, "Türkiye ekonomideki hatalar ya da eksiklikler nedeniyle değil, politik görüş ayrılıkları nedeniyle reddedildi" diye ekliyor.

Dalman, tüm hayatı boyunca yurtdışında yaşadığından Türkçe'yi çok az biliyor. İngiltere'de tarih eğitimi alan Dalman'ın bankacılık sektörüne girmesi de bir tesadüf sonucu olmuş. İngiltere'de tarih eğitimi verdiği üniversitedeki öğrencisi, kendisini, Londra'da, bankacılık sektörünün kalbinin attığı City'e davet etmiş. Burada kurduğu iyi bağlantılarla sektördeki ilk işini edinmiş. İşin ilginç tarafı Dalman'ın Osmanlıca'sı Türkçe'sinden daha iyi. Osmanlı kültürüne hayran olan Dalman, 1982 - 1983 yılları arasında Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde Osmanlı tarihi eğitimi almış ve bu sırada Osmanlıca da öğrenmiş. Dalman iyi düzeyde Osmanlıca konuştuğunu söylüyor. "Türkler'in Osmanlı tarihini neden bu kadar ihmal ettiğini ve dünyanın en güzel dillerinden biri olan Osmanlıca öğrenmek için neden çaba sarfetmediklerini bir türlü anlayamıyorum" diyen Dalman, yılda iki kez Türkiye'ye tatil için geldiğini, ancak daha sık gelmek istediğini söylüyor. Türkiye'ye geldiğinde ziyaret etmekten zevk aldığı yerlerden birisi de İstanbul.



BUSINESS


En öndekiler
'Beni birinci ilan ederseniz gelirim'
Fişer mikyedes çüg noad (*)
Tekno kumaşla üretiyor 'Göbekli'ye satmıyor...
Bush'tan işçilik almadılar
çiçeklerin boynu bükük kaldı...
Şu bizim Kütahya'yı yazıverin hele
'Şarap işi aşk işi'
Aşçı değil 'yemek mimarı' mutfak değil, tat laboratuvarı
Futbol yıldızları moda ikonları haline geliyor
'Etik', söz olmaktan çıkarak bir 'yaşam biçimi' olacak
Dokunmadan, koklamadan karar almıyor
Kâr payı 12 milyarı aşmıyorsa beyan edilmeyecek
Almanya'da sistem değiştirdi Commerzbank yönetimine atandı
Naylon faturacılara büyük operasyon
Otomotiv devleri yıldız tasarımcıların peşinde
'Türkler âşık olduğu otoyu alıyor, Avrupalı mantığıyla seçim yapıyor'
Kıbrıs, AB ve Mars
"Türkiye, bir daha uzaya uydu göndermeyebilir"
Parti gibi golf turnuvası