En Vakfını ünlü işadamları yönetiyor

Vakfını ünlü işadamları yönetiyor

19.10.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Vakfını ünlü işadamları yönetiyor

Vakfını ünlü işadamları yönetiyor





Bu yazıyı okuyan ve 1976 - 1980 döneminde Boğaziçi Üniversitesi'nde öğrenci olan herkesin, anlatacağımız manzarayı hatırlayıp, hafifçe tebessüm edeceğinden eminiz.
Henüz 18 yaşında gencecik bir anne ve kucağında birkaç aylık bebeği. Bir dersten diğerine koşturuyor, sınavlara giriyorlar. Ders aralarında arkadaşları kantinde sohbet edip, eğlenirken anne, bebeğini emziriyor, altını değiştiriyor. Okul çıkışında herkes 'akşama ne yapsak' telaşını yaşarken, anne gelecek ilk otobüsle bir an önce eve dönüp bebeğin kakalı bezlerini yıkama (o zamanlar hazır bez yoktu!) ve yarına hazırlık yapmanın telaşına düşüyor.
Ve tam dört yıl böyle geçiyor. Yaz-kış demeden, ateşli hastalık geçirirken bile hergün annesiyle okula gelen bebek dört, annesi 21 yaşında Boğaziçi Üniversitesi İşletme Fakültesi'nden birincilikle mezun oluyorlar.
Gerçek dışı gibi görünen bu hikayenin kahramanı Özel Yüzyıl Işıl Okulları'nın sahibi Lale Ünaldı.
Liseyi bitirir bitirmez 'ilk aşkıyla' evlenip bir de çocuk sahibi olan, bu arada da üniversite sınavını kazanan Ünaldı, 'bebek mi okul mu' seçimine zorlanırken, ailelerin tüm karşı çıkmasına rağmen bebeğini koluna takıp düşmüş üniversite yollarına.

Hocalar gönüllü bakıcı oldu
Bakıcı tutacak parası olmadığı, ailesinden de kimse yanında bulunmadığı için kızı Aslıhan dört yıl boyunca üniversitede büyümüş. Annesinin sınav saatlerinde hocalar, hatta o dönem öğretim görevlisi olan Tansu Çiller bile bebeğe gönüllü bakıcılık yapmış.
Lale Hanım, mezuniyeti sonrasında üniversitede asistanlığa başladığında da sorunlar bitmemiş. Artık kızını okula götürmek zorunda kalmayacak kadar bir maddi güce ulaştığından, bir yuvaya vermek istemiş. Yani o sıralar, her annenin yaşadığı, 'yuva bulma' sendromuna kapılan Ünaldı, dört yıl neredeyse göbek bağını bile kesmeden yaşadığı kızını emanet edecek yuva bulamamış. Gerçi önce bir yuva bulmuş ama orada da kızı hasta olmuş. Bu işlerle uğraşırken, 'doğru dürüst' bir yuva bulunmadığını farketmiş. Çocuğunu verdiği ilk yuvanın İngiliz müdiresi de "Pes ettim, buradaki bürokrasiyi aşamıyorum, bana eyvallah" deyip gitme hazırlığındaymış.
Ancak İngiliz müdirenin pes etmesi Lale Hanım'ı korkutmamış. Radikal bir karar alarak kariyerinin yönünü değiştirmiş ve üniversiteyi bırakıp yuva açmak için girişimlere başlamış. Önce bu iş nasıl yapılıyor, Almanya, İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde yuvalar nasıl, bu konuları uzun uzun araştırmış. Ama bir sorun var ki asıl kara kara düşündürüyormuş: Para! Yatırım için para nereden bulunacak.

'Acemi kıza güldüler'
Bir umuttur, Ziraat Bankası'na başvurmuş. Şöyle anlatıyor:
"Ziraat Bankası'na gidip kredi istedim. 22 yaşında acemi bir genci karşısında gören yetkililer bıyık altından gülerek önüme kredi sözleşmesini uzattılar. Sözleşmeyi okuyunca bu memlekette gerçek bir girişimcinin kredi alamayacağını anladım. O gördüğüm son kredi sözleşmesi oldu" diyor.
Lale Ünaldı, kızını Batılı tarzda eğitim veren bir yuvada okutma hayalinden vazgeçmemiş. Bunun, kızı Aslıhan'a ödemek zorunda olduğu bir borç olduğunu düşünüyormuş. Ama yine para! Para sorunu nasıl halledilecek.
Bu kez borç bulmaya karar vermiş. Yakınlardan, eşten dosttan bir miktar para bulmuş ve hemen bir bina kiralamış. Boyasını, raflarını, bahçesini hatta oyuncakları bile kendi elleriyle, kimseden yardım almadan yapmış.

Yıldıran bürokrasi
Lale Hanım'ın çilesi asıl bundan sonra başlamış. Uzun uğraşlardan sonra okulu için bir eğitici kadro kurmuş ama bunun Milli Eğitim'e kabul ettirilmesi gerek. Bunun için uğraşırken anasından emdiği süt bir kez daha burnundan gelmiş. Sonunda 'Pinokyo' adını verdiği yuvası kapılarını açmış.
Sonrası gelmiş. Eğitim kalitesiyle, farklılığıyla Pinokyo kısa sürede isim yapmış. İşadamları, sanatçılar çocuklarını Pinokyo'ya verebilmek için kuyruklar oluşturmuşlar.

Veliler bastırdı, okul açtı
Birkaç yıl sonra Lale Ünaldı'ya velilerinden bir ilkokul açması için baskı gelmeye başlamış. Ünaldı, 'nasıl olur' diye düşünürken bu işin de altından kalkacağına güveni gelmiş. Bugünkü Yüzyıl Işıl Eğitim Kurumları'nın temeli işte böyle atılmış. Başka bir ifadeyle Yüzyıl Işıl Okulları'nın temelini Pinokyo atmış.
1990 yılından bu yana faaliyet gösteren, bin 400 öğrencilik kapasiteye sahip kampüste toplam 15.2 milyon dolarlık yatırım yapılmış.
Lale Ünaldı, özel okullar arasında seçkin bir yere sahip olan Yüzyıl Işıl Okulları'ndaki en önemli farkının 'parayı arka plana atmak' olduğunu belirtiyor.

'Limuzinli öğrenciyi içeri sokmam'
"Okulumuzda, Eczacıbaşı'ndan Sabancı'lara kadar Türkiye'nin sayılı işadamlarının çocukları eğitim gördü ve hâlâ görüyor. Ancak kapıdan içeri girdikleri anda bizim için sadece öğrenciler, soyadlarının hiçbir önemi yok. Zaten çocuklarına ayrıcalık tanınması halinde bir dakika bile durmazlar" diyen Ünaldı, parasıyla itibar görmek isteyen, 'gösterişçi zenginlerin' ise bir süre sonra 'istedikleri ilgiyi göremedikleri için' çocuklarını okuldan aldıklarını söylüyor.
Okulun, 'zenginler kulübü' olarak anılmaması için katı kurallar koyan Ünaldı, "Kimi zaman limuzinle ve şoförle okula getirilen öğrenciler oluyor. Asla içeri almıyorum. Bir süre sonra babası da çocuğunu özel şoförle göndermeye utanır oluyor. Bu konunun sıkı takipçisiyim. Zengin - fakir farklarını ortadan kaldırmaya, çocuklara 'bu paralar, villalar, arabalar sizin değil babanızın' mesajını veriyoruz. Örneğin, aralarındaki sosyal ve ekonomik farkların ortaya çıkmaması için tıpkı devlet okullarındaki gibi formayı zorunlu tutuyoruz. Sosyal projelere, yoksullarla, huzurevindeki yaşlılarla yardımlaşma projelerine katılmalarını sağlıyoruz" diyor.


Burslu öğrenci sayısının yüzde 2'yi geçmesi halinde devletin ağır vergiler aldığını belirten Ünaldı, buna rağmen yüzde 18 oranında burs verdiklerini belirtiyor. Özel okul ücretlerini çok pahalı bulan Ünaldı, "Kaliteli eğitimden yoksun kalan çocuklar için çok üzülüyorum. Ama iyi eğitim çok pahalı bir iş. Şu anda veliden alınan ücretlerle, okullar kendilerini zar zor döndürüyor. İleride rekabet arttıkça fiyatların makul seviyelere ineceğini umut ediyorum" diyor. Özel Yüzyıl Işıl Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu ise TÜSİAD listesi gibi. Faruk Eczacıbaşı, Neşe Nahum, Erhan Kamışlı, Hüsamettin Kavi gibi isimler, ekonomik kriz döneminde zora giren okula büyük destek vererek kurtarmışlar.



BUSINESS


Tavşan da çıkarabilir misiniz?
Cüzdanıma sahip olabilirsin, duygularıma asla
Çiller, bebeğine bakıcılık yaptı kendisi Yüzyıl Işıl'ı kurdu
'Merkez Bankası'nın yiğitleri TİM'i bassın!'
eti'nin bilmecesi balla çözüldü
İşadamı ailesi ile 'örnek olmak zorunda'
İstanbul'u terketti, o artık Bodrumlu
ESSELAMÜNALEYKÜM RİSKLER!
Hobisi KOBİ'ler
Çay bardağını en hızlı biz üretiriz
Tekel'e filtre ucu, Kızılay'a oyun kâğıdı üreterek büyüdü
Öğretmen sanıyorduk doktor çıktı...
Şirketlerin 'asgari sermaye şartı'na göre sermaye artırımında tarih tereddütü oluştu
11 yaşında öksüz bir manavdı 51 yaşında 51 market sahibi oldu
iyi şarap stresli üzümden çıkar
Sanal mutfak tasarlatıp, satışını yapıyorlar
Dijital Oyuncaklar
'Sizde kriz çıkınca Rusya ve Çin'e gittik'
Tibet yolcusu kalmasın...