Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Rahmetli Haldun Taner’in neden doğum gününü kutlamadığını merak eden dostlarına verdiği yanıt ibretliktir:
“Bana, kendimi çok önemsemek gibi gelir”!..
Şu köşeye ne zaman acımı, hüznümü, keyfimi, kızgınlığımı tuşlamaya kalksam aynı hisse kapılırım ve elim frenlenir.
Lakin bu kez tutmayacağım kendimi.
Çünkü söz konusu keder, hem benim hem mesleğin hem de ata sporumuz güreşindir.
Bana bile yakıştırılan bol keseden “duayen” sıfatı var ya; işte onu sonuna kadar hak eden Ali Gümüş ağabeyimizi kaybettik dün.
Bilenler bilir. Daha doğrusu hayatında bir kez olsun Kırkpınar çimeni koklamış, bir kere güreş minderi görmüş, bir defa güreş haberi/yorumu okumuş herkes onu bilir.
O yüzden güreşin ata sporluğundan “üvey evlatlığa” rütbe tenziline uğradığı sürecin “tek sporlu” kuşaklarına anlatayım:
Ali Gümüş, internet icat edilmediği zamanda Dünya ve Türk Güreşi’nin Google’uydu sanki. Tarih, olay, kariyer, aklına ne gelirse sor; üşenmez ayrıntısıyla önüne sererdi. Bugün futbolun büyüsüne kapılmış ve ünlü olmuş pek çok gazetecinin hocasıydı.
Adını bildiğiniz tüm şampiyonların kardeşi/ağabeyi idi.
Güreşin tartışmasız otoritesiydi.
Geçenlerde, futbolculuğu devrinde “şüphe edilen zekası ve ruhsal yapısını” popüler kültür enstrümanı olarak kullanıp ekranda yer edinen bir futbolcu eskisi, eleştirime yanıt vereceğine benim için “Tanırım onu ben futbolcuyken çömezdi” demişti.
O adamı tanımazdım ama bilirdim. Ama “normal” sınırları dışında bildiğim için selam bile vermemiştim hayatımda.
Evet çömezdim.
Ali Gümüş ağabeyimin yanında...
Ali ağabeyin güreşteki, medyadaki karizmasını size şöyle anlatayım:
Bir Güreş Milli Takımı Kampı ve oradaki şampiyonlar için Ali Gümüş’ün ziyareti, zamanın Spor Bakanı’nın teftişinden daha önemliydi.
Yurtdışında ise FİLA üyeleri tek tek ayağına gelir hal hatır sorarlardı Ali Gümüş’e.
Çünkü hepsinden daha içindeydi güreşin. Bir tane Avrupa, Dünya şampiyonası, bir tek olimpiyat kaçırmazdı.
Vatansever, atasayar yaşamını haberler, yorumlar, kitaplar, konferanslar ile geçirdi. Ama hep güreşe ait...
Futbolun kaynaklarını sömürüp yaşam hakkı tanımadığı spor dünyamızda güreşimiz hâlâ seyirci ve seven bulabiliyorsa, ömrünü/güzel kalemini/ hatta kat kat büyümesi gereken kariyerini koşulsuz/çıkarsız güreşe zimmetlemiş Ali Gümüş’e borçludur biraz da.
O bir abide gibiydi.
Hani, gözünüzü açtığınızdan beri aynı yerde aynı heybetiyle durur da hiç kaybolmayacak sanırsınız ya...
Hakkını verebildik mi peki?
Asla...
Vefatını duyunca tv’de hemen spor haberlerini açtım. Büyük sanatçı Kayahan’ın vefat haberi ile başlayan “spor haberlerinde” sıra Ali Gümüş’e de gelir sandım.
Ah Ali Ağabey, keşke birkaç futbol yazısı da yazsaydın!..
Tarifsiz kederler içindeyim.
Nur içinde yatsın. Ailesine ve Güreş camiamıza baş sağlığı dilerim.