Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Karadeniz’in doğusundan İstanbul Boğazı’nın ilk boğumuna manifesto gibi bir mesaj yolladı Fenerbahçe:
“Trabzonspor sana dedim, Beşiktaş sen dinle”!
Evet... Bakmayın maçın resmen bitmediğine... Bırakmadı yarışı sarı-lacivertliler. Liderle farkı bir galibiyete indirdiler.
Biten Trabzonspor!
Fenerbahçe’ninki ise büyük “hüner”!..
Ama bu skorda, hocasıyla, takımıyla, taraftarıyla Trabzonspor’un hakkını da yememek lazım!

Trabzonspor’un geçmiş kadroları, apoletleri, zaferleri futbol tarihimizde sonsuza dek duracak ve bir gün mutlaka en az onlar kadar büyük harflerle yenileri yazılacak ama üç büyüklere kök söktürdüğü o devirde, hamsi sürüleri kendiliğinden atlardı sandala be...
Ne o balıklar kaldı bugün, ne de Karadenizli usta avcılar.
Tarihi tekrarlamak için güç lazım; şiddet değil.
Oysa ne yapıyor Trabzonspor?
Tribünüyle, taraftarıyla, medyasıyla takımı gerdikçe geriyor, bu da en başta Fenerbahçe, üç büyüklerin tümüne yarıyor.
Ondan sonra rakip kaleciye fırlatılan ayakkabı tekleri, yerinden sökülen tribün telleri, polis kordonundaki rakipler, saldırıya uğrayan hakemler, sahaya giren tırlatmış gençler.
Hazmedemediğin futbolu yeme kardeşim.

Haberin Devamı

Tribün desteği, dolduruşa getirilmiş tribünle olmaz. Önce durum tespiti yapacaksınız kendi kendinize. Olanca çıplaklığı ile paylaşacaksınız. Bu gerçeği atlar, insanları gazlarsanız, Fenerbahçe karşılaşmasını Hami Mandıralı gibi “sezonu kurtaracak maç” ilan ederseniz ve dahi “kazanacaksak bari farklı olsun” diye elinizdeki malzemenin en ofansifini tercih ederseniz, Fenerbahçe de elindeki yeteneklerle orta sahayı otobana çevirir, her girdiği pozisyonu gole çevirir...
Ümitlendirilip ümidi kırılan adamlar delirir.

Bitmeyen maçlar sürpriz değil Trabzon’da... Şaşırtmaz kimseyi. O yüzden oynandığı kadarıyla maçı yazalım:
Fenerbahçe’nin kendi sahasında beklediği ilk yarıda iki pozisyonu var, ikisi de gol... Kopya gibi ikisi de soldan. Yani Salih’in savunduğu alandan. Tabi ikinci yarıya Salih ile Douglas’ı değiştirerek başladı Hami Mandıralı. En kötü gününde ikinci santrforluğa itilen Muhammed’i ise üçüncü gol sonrasına bıraktı.
Bu arada Trabzonspor’un bir de penaltısını vermedi hakem... Fenerbahçe 2-0 öndeyken Hasan Ali’nin dirseğine çarpan topu es geçti.
Verseydi, bir şey değişir miydi?
Hayır... Gücünü bilen, kazanmaya değil beraberliğe kurgulanan ve öyle oynayan bir Trabzonspor belki üzebilirdi Fenerbahçe’yi; bu değil.
Fenerbahçe’ye gelince...
Net Konya galibiyetindan sonra hem pozisyona girme hem de pozisyonları gole çevirme sorununu Diego’yu kulübeye çekip Alper ve Volkan’a yüklenerek, Nani’yi ikinci santrfora çevirerek halletmiş takımı aynen sürdü sahaya Pereira.
Volkan ve Hasan Ali her kanatlandığında amacına ulaştı Fenerbahçe. Bir de Nani ikinci, Van Persie birinci santraforluğun hakkını uzaktan şahane vuruşlarla verince; dört...
Hırslı, istekli ama yetersiz Trabzonspor baskı yaparken, özellikle soldan gelen her akın Kjaer’e emanetti zaten. Kjaer’in keserek pozisyonuna bile izin vermediği en az yedi Trabzonspor denemesi var maçta. Trabzon’un sağı da çalışmayınca... En zorlu deplasman, oldu en kolay galibiyet.
Üstelik kestirmeden; doksan dakika bile sürmedi.
Kim gerilir bundan sonra?.. Beşiktaş mı?
Bilemem... Benim bildiğim ortada şahane bir rekabet var.