Erdoğan’dan emperyalist ülkelere ilginç benzetme: Kan kokusu alan köpekbalıkları

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Müslümanların kanı, canı ve hayatı söz konusu olduğunda sergilenen çifte standart karşısında sahada olmamız gerekiyor. Batılı güçlerin işin ucu çıkarlarına dokununca neler yaptıklarını görüyoruz” dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 100 ülkeden 250 Müslüman liderin katılımıyla düzenlenen ‘Dünya Müslüman Azınlıklar Zirvesi’nin açılış konuşmasını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptı. Dolmabahçe Sarayı Muayede Salonu’nda dün başlayan zirvede katılımcılara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem Batı ülkelerini hem de Müslüman ülkeleri eleştirerek şunları söyledi:

‘Barış dini’

Aramızdaki farklar, kardeşliğimize mani değildir. İslam barış dinidir. İslam’da kardeşlik hukuku mümin kardeşlerine destek olmakla beraber sıkıntılarına da taraf olmayı gerektirir. Bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın anlayışı bir Müslüman’a yakışan bir davranış değildir. Ama İslam dünyasının belli bölgelerinde ayrımı acımasızca yaşıyoruz. Bizim bunu düzeltmemiz lazım. Müslümanlar arasında ayrılıkların, anlaşmazlıkların hatta kavgaların olması ne yazık ki kaçınılmaz hale geliyor. Bunu siyasette de yaşıyoruz.

‘Kendimiz çözelim’

Aramızdaki çatışmaları Müslüman olarak kendimiz çözmüyoruz, İslam’ın dışındakiler çözüyor. Onlara kalınca işte varil bombaları yağmaya başlıyor. Bunun adı zaman zaman kimyasal silah, zaman zaman konvansiyonel silah oluyor. Geçmişte anlaşma yapılmış, kimyasal silahlara karşı uluslararası kuruluşlar tavır koymalıymış. Neticesi ölüm olduktan sonra hangi silah olursa olsun suçtur. Konvansiyonel silahlarla ölenleri bir kenara koy, sadece kimyasal silahlarla öldürülenlere bak. Böyle adalet olur mu?

‘Hepimiz görüyoruz’

Batılı güçlerin işin ucu çıkarlarına dokununca neler yaptıklarını, ortalığı nasıl ayağa kaldırdıklarını hepimiz görüyoruz. Mesele, petrol, altın, elmas, pazar payı olunca bu ülkelerin adeta kan kokusu almış köpek balığı gibi binlerce kilometre öteden koşup geldiklerini biz çok iyi biliyoruz. Ama aynı ülkelerin Filistin’deki katliamlara, Arakan’daki soykırıma, komşumuz Suriye’de yüz binlerce masumun hayatına mal olan zulme nasıl sırtlarını döndüklerini de gayet iyi farkındayız. Mesele DEAŞ bahanesiyle bir ülkenin kaynaklarına çökme, bunun için yeni terör örgütlerini palazlandırma düşüncesidir. Artık ikinci dünya savaşının şartlarını yaşamıyoruz. BM gibi amacı kağıt üzerinde küresel istikrarı sağlamak olan kurumların, barış ve güvenliğin önünde en büyük engele dönüşmeleri de başka sorun. BM’nin reforme edilmesi gereğini söylüyoruz. Dünya 5’ten büyüktür diyoruz. Gel gör ki Müslüman ülkelerin liderleri dahi bu tezi anlamış değil.

‘Asla sinmeyelim’

Bizim dinimizde ayrım yok. Sırf Müslüman oldukları için katledilen, evlerinden yurtlarından kovulan kardeşlerimiz var. Arakan’daki kardeşlerimizin durumuna baktım, 600 bin kişi ciddi sıkıntılar içinde yaşıyor. Müslümanlar olarak bize düşen görev bellidir. Biz asla saldırılar karşısında sinemez, kendi kabuğumuza çekilemeyiz. 11 Eylül terör saldırılarından bu yana Müslümanlar olarak çok taraflı, çok katmanlı bir saldırı dalgasıyla yüzleşiyoruz. Eli kanlı çeteler üzerinden istikbalimizin karartılmaya çalışıldığını, hak ve hürriyetlerimizin gasp edilmek istendiğini görüyoruz.

‘Daniskası onlarda’

Hani Müslüman kan dökmezdi, bunu diyorlar. Hani siz barış diniydiniz diyorlar. Biz onlara malzeme veriyoruz. Öyleyse bizim bu işi tersine çevirmemiz lazım. Birçok batı ülkesi de kendi iç sorunlarını perdelemek için adeta bu ateşe benzin döküyorlar, çok temizler ya... Ahlaksızlığın daniskası onlarda, katliamın daniskasını onlar yaptı, utanmadan sıkılmadan buradan kalkıp fatura kesiyorlar..

‘Tecrübelerimin kitabını yazacağım’

“Baba Bush, oğul Bush göreve geldiğimde Amerika’nın başındaydı. Irak’a onunla vurdular. Oradan sonra Obama aynı şekilde devam. Birçok şeyleri yine konuştuk. Artık bu noktada epeyce bir deneyimli bir tecrübe, hakikaten kitabımız oluşuyor. İnşallah bu iş bittikten sonra bunları kaleme alacağız. Ve gerçekleri orada daha çok ortaya koyacağız.”