Bir kulüp için, hem de yarışmacı özelliği varsa, yönetim - teknik kadro - futbolcu üçgeninde devamlılık - istikrar gibi faktörler, başarı beklentisinin karşılanmasının olmazsa olmazıdır. Zaman zaman “kaideyi bozmayan istisnalar”da yok değil ama böylesi başarıların maliyeti, sağladığı getirinin kat katüzerinde olduğundan, “astarı yüzünden pahalıya” gelir.

Söz konusu üçgenin Trabzonspor’daki trafiğini yönetim ayağından başlayarak irdeleyelim.

İbrahim Hacıosmanoğlu’nun kendi ifadesiyle “sokaktan” toplayarak “dava arkadaşlığı” yaptığı 14 asil yöneticiden 6’sı, yedeklerden de biri artık yanlarında değil. Gün gibi aşikar ki başkan, kulübü kalan yöneticilerle değil, CEO ve menajer-danışmanıyla yönetiyor, kritik kararları onlarla alıp yönetime onaylatıyor.

Haberin Devamı

Ortada yönetim falan kalmamış yani!

Teknik Direktör Trafiği

Teknik Direktör git-gel’leri tam bir komedi. Alex Ferguson ve Arsene Wenger gibi uçuk örnekleri vermeden sadece Trabzonspor üzerinden yürürsek; Süper Lig serüveninde çalıştığı teknik adam sayısı bakımından “her sezona bir teknik adam” gibi tiraji komik bir ortalamanın üzerinde olan bir kulüpten söz ediyorolacağız. -Bir ayrıntı: Trabzonspor’da teknik direktörlerle ilgili istikrarın göstergesi olan ortalamayı düşüren bir diğer yönetimin Başkan Yardımcısı da şimdiki başkandı ve o yönetim de bir dönemlik görev süresi içinde 5 teknik adamla çalışmıştı. Şimdiki başkan o rekoru 1.5 sezonda kırmış oldu.-

O Trabzonspor ki, başkanı daha mazbatasını almadan teknik direktör kovdu. Getirdiği teknik adama yarım sezon dayanabildi. Zorunlu devam ettiği maliyeti amatör lig fiyatına olan teknik direktörü, lig dördüncülüğünü “başarısız sıralama” olarak kabul edip, yeni sezon için düşünmedi.

Yıllar önce CEO’suyla yolu kesişen teknik adamı, “Kadim dostum cilasıyla” ve de “Dünya Kupası’na katılma” apoletini, “Trabzonspor Sevdalıları” ya da “Temiz futbol Paydaşları” gibi kullandığı sıfatlardan biri olan “algı operasyonunda” kullanıp, “Trabzonspor Tarihinin en önemli Teknik Adamı” sunumuyla göreve getirdi. Ama birkaç ay geçmeden “Birlikte gideriz!” dediği dostunu gönderdi, kendi kaldı.

Haberin Devamı

Şimdiyse oluşturduğu Hukuk Kurulu’nun kendi onayıyla ve de bize göre direkt ilişkili olmadığı halde “şike pisliğinin içine sokmaya çalıştığı” teknik adama sarıldı. Kadim Dostu’yla kırdığı “Trabzonspor Teknik direktörüne ödenen en yüksek ücret” rekorunu egale edecek miktar önererek üstelik!

İş imzaya kaldı.Belki mevcut kadroyu en verimli kullanabilecek bir teknik direktördür şu an söz konusu olan. Onun onca deneyimi ve Süper Lig Şampiyonluğu’yla taçlandırılmış kariyerine rağmen, ilgisiz konularla daha gelmeden tartışılır duruma, dolaylı da olsa kendi neden oldu.

Teknik kadro istikrarı hak getire yani!

Futbolcu trafiği keşmekeş!

Geldik futbolcu kadrosuna; bu yönetim, geldiği ilk sezon çoğunluğu 1461’den olmak üzere 13 oyuncu aldı. Takım lig dördüncüsü oldu, Avrupa’da gruplardan çıktı.

İkinci sezonda, kendi ifadeleriyle “gemileri yaktılar!." İşe daha sonra göreve getireceği “kadim dostu” tarafından “bunlar futbolcu falan değil” isyanıyla çoğu gönderilen ama kimin izleyip alınmasına karar verdiği konusu hala soru işareti olan 10 futbolcuyla başlandı.

Haberin Devamı

Her hazırlık maçı sonrası talep edilen isimlerle alınan - gönderilen oyuncu sayısı 40’a yaklaştı. Maliyet - fayda durumu ne olursa olsun umurunda olmayıp transferle coşmaya hazır taraftar bu durumu destekledi. Diğer taraftan, kendilerine bizzat taktıkları sıfat ışığında, “Ne yapsalar yeridir!” yorumunu yapan bazı kesimler transferleri hoş gördü. Eleştirenler “tu kaka” ilan edildi. Transfer kadar, sudan sebeplerle kadro dışı bırakılmalar kafa karıştırdı.

Futbolcu kadrosunun durumu tam bir cadı kazanı yani!

Vicdani Sorumluluk!

Söz konusu ettiğimiz Trabzonspor’da, bir kulüpte başarı için olmazsa olmaz kabul edilen yönetim-teknik adam ve futbolcu kadrosundaki istikrarın “seyrüseferi” bu şekilde!

Böyle bir ortamda başarı beklentisinden söz ediyoruz. Tabi ki istisnalar kaideyi bozmaz. Uygulamalar ve harcamalar nedeniyle camianın büyük bir kesimi tarafından gidilen yolun istikameti ‘uçurumdur’ yorumu yapılırken, mevcut yönetimin görevde kalma adına beklediği başarı gelebilir. Taraftara göre lig şampiyonluğu olan başarını ölçütü, kendilerini tatmin edecek bir derece düzeyinde de olabilir.

Mali İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı’nın “Bizi Durdurun” içerikli feryadı ortada iken, kulübün borcu ikiye katlanmış, transfer edilen rekor oyuncu sayısı, yarışılan rakiplerin 8’inin toplamından fazla, maliyeti ise 12 kulübün üzerinde olan bir kulübe gelecek başarıdan söz ediyoruz burada, dikkat edin!

O kulüp ki, yönetiminin çılgın uygulamaları nedeniyle sadece teknik direktör maliyeti, daha bir buçuk sezon tamamlanmamışken neredeyse 25 milyon lirayaulaşacak. 100 milyonu aşan transfer maliyetini geçtik, sadece teknik direktörlere giden bu miktarın Süper Lig’de birçok takımın toplam transfer bedelini aştığını hatırlatarak diyoruz ki:

Kurumun siyasete bulaştırılıp bölündüğü, ödenemeyecek boyuta gelen borçla kulübün ekonomik felce uğradığı böyle bir ortamda sağlanabilecek bir başarı,olsa olsa “Pirus Zaferi” olur ve bunun hesabını vermek kolay değildir.

Kendi cebinden gidecek bir kuruşun hesabını kılı kırk yararak yapanların, başkasına ait on milyonlarca lirayı har vurup harman savurmalarının yasal bir sorumluluğu belki yoktur ama vicdani sorumluluk ne olacak?