Vahid Halilhodzic göreve getirilirken, futbolcu – teknik adam ilişkilerindeki negatif yönleri, kendisiyle gerek kurum içinde birlikte çalışanlar, gerekse de medya mensubu olarak birinci dönemine tanıklık edenler tarafından bir çok kez dile getirildi.

Ancak son Dünya Kupası’nda Cezayir’i gruptan çıkarıp, Almanya karşısındaki genel futbol felsefesiyle uyumlu, çok katı savunma anlayışıyla uzun süren direnci “olağanüstü başarı” sunumuyla ön plana çıkarılıp, camiada, “Alınabilecek en iyi teknik adam” algısı oluşturuldu.

Haberin Devamı

Başkan ve CEO ile olduğu iddia edilen özel dostluğunun ve de yönetim tarafından abartılı sunulan “başarılı kariyerinin” avantajıyla adeta “dokunulmazlığını” ilan eden Halilhodzic’in futbolcu – teknik adam ilişkilerini içeren kaygıların yanı sıra, genel tutum ve davranışlarına yönelik eleştirilerin sahipleri, “Trabzonspor düşmanı” ilan edildi.

Aradan çok fazla süre geçmeden Trabzonspor Yönetimi gerçekleri kabullenmek zorunda kaldı.

Öyle ki; dostluk falan hak getire, özel uçaklarla getirilip omuzlarda taşıtılan “eski dost”, tarifeli uçakla, tek başına geri gönderildi.

Yetmedi; medyaya, “Trabzonspor düşmanlarının” daha gelmeden dile getirdiği futbolcu ilişkileriyle ilgili eleştirilerin “maalesef yaşandığını” içeren özel bilgiler, bu kez yönetimce, el altından iletildi. Halilhodzic’in futbolculara bir küfretmediği kalmış onlara göre!

Yaklaşık 5 milyon liralık faturayı da Trabzonspor ödedi!

***

Halilhodzic sonrası demeyelim, çünkü daha resmen gönderilmeden Ersun Yanal ile görüşüldü. Olay kamuoyuna yansıyınca yalanlandı. Sonra da son dönemde Türkiye siyasetinde ve sporunda moda olduğu üzere, genel olarak her yalanlamanın aslında “tartışmasız bir gerçeği yansıttığı” bir kez daha kanıtlanmış oldu.

Halilhodzic gönderildi, Yanal göreve geldi. En azından bu alanda doğru olan yapılmış olsa da, işin ilginç yanı; camiada bize göre de hak etmediği biçimde eleştirilere muhatap olan Yanal’ın geçmişine yönelik, mevcut yönetimce de UEFA nezdinde kullanılan argümanların Trabzonspor’un önüne konulması oldu.

Haberin Devamı

Neyse ki bir televizyon programında linç edilmeye çalışılan Yanal’a, önyargılarını kıran camia bir bütün olarak olmasa da çoğunlukla sahip çıktı.

***

Halilhodzic geldiğinin ilk haftasında, bulduğu kadroyu aşağıladı, birçok futbolcuyu gönderdi, önce 9-10 kişi, daha sonra daha fazlasını istedi. Hepsi yerine getirildi. Zaman geçti, her kötü skorda oyuncularını hedef yaptı. Yönetimin “Dünya yıldızı” sunumuyla getirdiği futbolcuları basın toplantısında aşağıladı vs…

Ersun Yanal, çağdışı bir yöntemle soru alınmadan gerçekleştirilen imza töreninin ardından çıktığı ilk antrenmanda futbolcularına güven aşıladı. Yakın çevresi aracılığıyla medyaya, onlara duyduğu inancı anlattı. Halilhodzic’in yok saydığı alt yapıyı ön plana çıkardı.

***

“Süper Lig’in Son Şampiyon Teknik Direktörü” apoletini geçtik, bu fark bile Ersun Yanal döneminin, bir öncekini asla aratmayacağının göstergesi. Yanal, “Yaptıklarının yarısından çoğunu yapmazdım” itirafını “samimice!”yapan Başkanın, bize göre de Halilhodzic ile aynı kefeye koyamayacağı bir tercih.

Haberin Devamı

“Tekrar yapardım” diyebileceği az doğrularından biri olarak kabul edilebilir yani!

Zira Yanal, selefinin aksine, modern futbol anlayışını benimseyen, bu alandaki gelişmeleri ve yenilikleri takip edip uygulayan, tribünlerin yeniden dolmasını sağlayacak hücum ağırlıklı futbolu oynatmaya çalışan bir teknik adam. “Mevcut kadro bu anlayışına uygun mu değil mi?” en azından kendi ağzından duyamadık. Ama onun çalışma sistemine uygun olmayan, antrenmanlarının dozunu kaldıramayacak bazı oyuncuların bu kadroda olduğunu biliyoruz ama bunu nasıl aşar orasını bilemiyoruz.

Kadroda eksik bulduğu yönler ve mevcutlar içinde sözünü ettiğimiz konularla ilgili uyum sorunu yaşayacağını düşündüğümüz oyuncuların boşluğunu yaklaşan ara transferde giderecektir kuşkusuz.

Yanal’ın en büyük şansı, kendinden önceki Trabzonspor kadar kötü bir Süper Lig sezonunun yaşanıyor olması. Bunca olumsuzluklara karşın liderle aradaki puan farkının sadece 7 olması, büyük hedef için “gemileri yakan” yönetimin de beklentisini karşılama yolunda kapanmayacak bir fark değil.

***

Gelelim bütün bu gelişmelerin kuruma maddi olarak yansımasına. Maddi konularda asla şeffaf olmayan bir yönetimin göreve getirdiği teknik adam olarak Ersun Yanal’ın ücreti, kamuoyuna sızdığı gibiyse, olası kötü skorlarda sürekli gündeme gelecek tabi ki.

Ama maddi konulara girip, bunları sorgulamak tıpkı Halilhodzic olayındaki gibi, “Trabzonspor Düşmanlığıyla“ yaftalanma kaygısı taşıyor. Zira, Başkan Yardımcısının söylediği gibi, “Yönetimlerde başarı için maalesef her yol mubah!” anlayışı, taraftarda, “Şampiyonluk gelsin de neye mal olursa olsun!” söylemiyle prim yapıyor.

Bu nedenle, Trabzonspor tarihinde birkaç ay önce Halilhodzic’le yapılan anlaşmayla kırılan ve Yanal ile eskiyen “rekor teknik adam ücreti”, neredeyse ikiye katlanan borca, Ocak’ta sözünü ettiğimiz takviyelerle yapılacak eklemeler konusunu, Aralık’ta, büyük olasılıkla “seçim maddesi” koyulmayacak olan Olağan Genel Kurul üyelerinin tasarrufuna bırakmak şu aşamada en doğrusu olacak!