Haberin Devamı

Süreç kısaca şöyle gelişti: Halilhodzic Dünya Kupası’nda Cezayir’le yakaladığı başarının keyfini kısa süreli tatille sürdü... İstanbul’a geldi... Kendisini karşılayan Başkan'la, birbirlerinin bir elleri omuzlarında, diğer elleri bellerinde, “Türk İşi” samimi bir fotoğraf verdi.
Sonra Trabzon’un yolunu tuttu. O önde, Başkan arkada, ikinci ve Halilhodzic imajının gerçek fotoğrafı verildi... Kulübe gidildi... Ertesi gün bazı gazetecilere yasaklı imza töreni yapıldı. Boşnak teknik adam, “Beni ne doktorlar, ne mühendisler istedi de gitmedim” diye yakınan, biraz da “pişman gelin” edasıyla, “Ben şu kadar parayı teptim bu kadar takıma gitmedim, söz verdim, geldim” diyerek, Trabzonspor tarihinin en pahalı teknik adamı unvanıyla imza attı. 3-4 futbolcu daha transfer edileceğini söyleyerek takımı Avusturya’ya kampa götürdü.
***
Kampı izleyen gazeteci Barış Yurduseven, TRT’deki canlı bağlantıda, Bordo Mavililer'in Özbekistan’ın Lokomotif Taşkent takımıyla 2-2 berabere kaldığı maçtan sonra Halilhodzic’in yaptığı basın toplantısını şöyle değerlendirdi: “Halilhodzic, çok gergindi. Bir soru üzerine, ‘hayal kırıklığına uğradım, takıma 9-10 oyuncu lazım, bu kadro kalitesiz!’ dedi ve gazetecilere işaret parmağını uzatıp, ‘yazın bunları!’ diye de ekledi.”
***
Bir taraftan Trabzonspor Yönetimi, daha doğrusu Başkanı, “sadece hoşuna gitmeyen şeyleri yazdıkları” için gazetecilere yasak koyarken, diğer taraftan teknik direktörü, yenilir yutulur cinsten olmayan açıklamaları için, “yazın bunları!” diyor.
“Bu kadro kalitesiz, 9-10 oyuncu lazım!” sözü, bize göre de bir gerçeğin, profesyonel bir teknik adam tarafından sayı olarak belki biraz abartılı da olsa dile getirilişidir.
Kadro geçen sezon zaten yetersizdi. O kadroyu taşıyan ve yeteneklerini tartışabilirsiniz belki ama katkılarını asla yok sayamayacağınız 3 önemli ismiyle, yine o düzeydeki kadroya da olsa zaman zaman giren birçok oyuncu gitti.
Hami Mandıralı’yı, ilkel bir yöntemle “devre dışı bırakıp”, “Başkan-CEO-Danışman” sıfatıyla transfere yön veren üçlünün kattığı oyuncularla oluşacak kadronun, taraftarı geçtik, en azından “Dünya Kupası’nda zafer apoletli” teknik adam” ve “Ben dördüncülükle övünecek bir başkan değilim” diyen bir başkanın beklentisini karşılayacak düzeyde olmadığı gün gibi aşikardı.
***
Halilhodzic’in “yazın bunları” dediği açıklamalarını biz şöyle okuduk: Malum üçlünün, kamuoyuna, “Biz Halilhodzic’le aylardır görüşüyoruz. O Türk futbolunu yakından takip ediyor. Dolayısıyla transferler onun kontrolünde” şeklinde verdiği mesaj, doğru çıkmadı. Tıpkı keyfi ve şahsi bir kararla Tolunay Kafkas’ın görevine son verip, “Mustafa Akçay’la 2 aydır görüşüyoruz, transferlere birlikte karar verdik” şeklindeki açıklamasının da gerçeği yansıtmadığı gibi.
Halilhodzic’in sözleriyle, mevcut kadrodaki oyuncular inanılmaz düzeyde demoralize oldu. Eskiler, yeni transferler şoka uğradı. Herkes şaşkın. Bir özgüven kaybı oluştu.
Hoca mutsuz demek ki…
Yönetim şaşkın... En yetkili ağızdan çıkan “kadro zaafı” itirafı sonrasında, transfer için panik halinde sağa-sola koşuşturulmaya başlandı. Başkan ile CEO’su ve Danışmanı, menajerlerin kıskacında. Bu da, Trabzonspor’un, “umduğunu değil bulduğunu, üstelik gerçek değerinin çok üzerinde paralar ödeyerek almak zorlunda kalacağı” ortamın hazırlanması, dolayısıyla borçların katlanması demektir.
***
Buyurun size traji komik bir final: Halilhodzic için 3 tercüman adayı varmış ve Boşnak Teknik Adam kamp sonrası biri için karar verecekmiş!
En azından o sorunlu maç sonrası kendisine yakın arkadaşı CEO tercümanlık yapaydı da, 2005’teki bir basın toplantısında olduğu gibi, “sorun yaratacak sözlerini” tercüme etmeyeydi!
Bunu bile düşünemediler!
Böylece; 1-Mevcut futbolcular bu kadar demoralize olmazdı! 2- Kadroya lazım olan 9-10 futbolcu için elleri güçlenen menajerlerin iştahı bu kadar kabartılmaz, malum üçlü onların istilasına uğramazdı! 4- Böylece piyasa artmazdı! 5 ve en önemlisi - gazeteciler de “bunları yazmak” zorunda kalmazdı!