Filmekimi’nden 10 film

İKSV tarafından bu yıl 15. kez düzenlenen Filmekimi’nin biletleri dün satışa çıktı. İstanbul’da 7-16 Ekim’de düzenlenecek Filmekimi, 7-9 Ekim’de Ankara’da, 13-16 Ekim’de İzmir’de, 21-23 Ekim’de Bursa ve Eskişehir’de olacak. Filmekimi biletleri satışa çıkarken 51 filmin yer aldığı programdan 10 film seçtik.

‘Arrival’

Kanadalı yönetmen Denis Villeneuve başrolünde Amy Adams’ın rol aldığı bilimkurgusuyla bu yılki Venedik Film Festivali’nde yarıştı. Film, dünyaya gelen uzaylılar ve onların dilini çözmeye çalışan bir dil bilimci üzerine. ‘Arrival’ hem metni hem de görsel dünyasının gücüyle iddialı.

‘Çakı Gibi’

Sundance Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü alarak başladığı festival yolculuğunda takdir görmeyi sürdüren komedinin başrollerinde Daniel Radcliffe ve Paul Dano var. Film, bir cesetle bir adamın arkadaşlığını merkeze alıyor ve izleyenler filmin tuhaflığının büyüleyiciliğini vurguluyor.

‘Frantz’

Fransız sinemasının en önemli isimlerinden François Ozon, ‘Frantz’da 1. Dünya Savaşı’ndan hemen sonrasında, nişanlısı savaşta kaybetmiş Alman bir kadın ve Fransız asker arasında geçen bir hikâye anlatıyor. Bu yıl Venedik’te yarışan ve başrolündeki Paula Beer’e Genç Yetenek Ödülü getiren film, Ozon’un kariyerinin zirvelerinden.

‘Karanlık Görev’

Güney Kore sinemasının başarılı yönetmenlerinden Kim Je-Woon’un yeni filmi ‘Karanlık Görev / Miljeong’, Güney Kore gişelerinde kırdığı rekorlara Güney Kore’nin Oscar aday adayı unvanını ekledi. Film, tür sineması kalıplarını kullanma becerisiyle tanınan Je-Woon’un polisiye türüne eğildiği bir yapım.

‘Mezuniyet’

Altın Palmiye ödüllü Rumen yönetmen Cristian Mungui, parlak kariyerine ‘Mezuniyet’le yeni bir halka ekliyor. Film, kızının geleceği için yaptığı küçük bir hile üzerinden ilerliyor; aile ve yozlaşmaya bakıyor. ‘Mezuniyet’, yarıştığı Cannes’da Mungui’ya Oliver Assayas’la paylaştığı En İyi Yönetmen Ödülü getirmişti.

‘Sieranevada’

Romanya’nın bu yılki Oscar adayı ‘Sieranevada’, Cristi Puiu’nun imzasını taşıyan bir başyapıt. Romanya Yeni Dalgası’nın babası Puiu, bir yas evinde geçen filminde, hem dramı hem mizahı ihmal etmiyor. Film tek mekânda neler yapılabileceğini üzerine hayranlığa sürükleyen bir başarı.

‘Toni Erdmann’

Yılın filmleri listesinin en tepelerinde haklı bir yer edinen ‘Toni Erdmann’, Alman yönetmen Maren Ade’nin bir baba - kız ilişkisi üzerine yarattığı bir şaheser. Film, iş hayatının durağanlığına kapılmış kızını oynadığı oyunlarla hayata döndürmeye çalışan bir babaya odaklanıyor. Komedi türündeki filmin yakalayabildiği duygusallık ise akıllardan çıkacak gibi değil.

‘Fırtınadan Sonra’

Japon yönetmen Hirokazu Kore-eda, bir kez daha aile konusunda benzersiz bir sinemacı olduğunu gösteriyor. Film, dağılmış bir ailenin fırtına nedeniyle bir araya gelmesinin yarattığı yüzleşme üzerine. ‘Fırtınadan Sonra’, bu yılki Cannes’da izleyiciyle buluştu.

‘O’

Hollanda sinemasının önemli ismi Paul Verhoeven, başrolünde Isabelle Huppert’in başarılı bir performans sergilediği filmi ‘Elle / O’da, ona tecavüz eden adamın peşine düşen bir kadına odaklanıyor. Ancak ‘O’, basit bir intikam öyküsü değil, insan psikolojisinin derinliklerinde gezinen bir film.

‘Olli Maki’nin En Mutlu Günü’

Cannes’ın Belirli Bir Bakış Bölümü’nden En İyi Film Ödülü kazanan ‘Olli Maki’nin En Mutlu Günü’, kariyerinin en önemli maçına çıkacak bir boksörün âşık olması ve spor kariyerinin bir anda önemini yitirmesini konu alıyor. Juho Kuosmanen’ın yönettiği bu siyah beyaz film, hem yaratıcı hem nostaljik olabiliyor.