Milyonlarca kişinin hayatı mahvoldu, bin 800’den fazla kişi hayatını kaybetti. Hayatta kalanlar toplumlarının yok olduğunu gördü, yerlerinden yurtlarından oldu, gözyaşları ellerinde yardım paketleriyle gelecek ABD askerlerini beklemeye başladı. Ama bekledikleri şey gerçekleşmedi. Sel sonrasında ortaya çıkan nem Gulf South bölgesindeki evleri akvaryum benzeri bir atmosferde bıraktı. Nefes almak imkansız hale geldi. Elektrikler haftalarca kesik kaldı. Her şey çürük kokuyordu. Suların yükselmesiyle çatı katlarına çıkan insanlar, kurtarılmak için dua ederek, evlerinin tavanlarında delik açarak, çatılara tırmandı. Beklediler, beklediler ve beklediler. Tarih, Katrina’nın ABD’nin “her şeyi yapabilirim” balonunun patlattığını gösterecek. Hükümetin yardım konusundaki yeteneksizliğinin doğal felaketin kendisi kadar acımasız olduğu görüldü. Bu felaketten sonra ABD’de Sivil Savaş’tan sonraki en büyük göçmen krizi yaşandı. Polis yolsuzlukları, yöresel yolsuzluk ve acemi mühendisliklerin üzerindeki sır perdesi aralandı. Kurtarma çabaları, bürokratik atalet, kötü ön hazırlık çalışmaları ve acele edip sonrasında bekleme tavrıyla sonuçsuz kaldı. Aya insan çıkaran ülke gerçekten ABD miydi? Brinkley, tarih profesörü ve Rice Üniversitesi, James A. Baker III enstitüsünde kamu politikaları akademi üyesi. Brinkley’in 2007’de yayımlanan The Great Deluge (Büyük Tufan) isimli kitabıyla biliniyor.