Siyaset Gelin Rakka’ya birlikte girelim

Gelin Rakka’ya birlikte girelim

28.10.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Fırat Kalkanı’nda sırada El Bab’ın olduğunu belirten Erdoğan, “El Bab’dan sonra Münbiç’e ve Rakka’ya yöneleceğiz. Sayın Obama’ya bu tür adımları atacağımızı söyledim. ‘YPG’ye ihtiyacımız yok, gelin sizle beraber Rakka’dan DEAŞ’ı atalım’ dedim” açıklamasında bulundu

Gelin Rakka’ya  birlikte girelim

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama’yla yaptığı telefon görüşmesinde PYD/YPG’nin terör örgütü olduğunu yeniden hatırlatarak, “PYD-YPG terör örgütlerine bizim ihtiyacımız yok. Gelin sizle beraber Rakka’dan DEAŞ’ı atalım. Bunu biz sizlerle beraber hallederiz” dediğini söyledi. Erdoğan, El Bab’dan sonra Münbiç’e ardından Rakka’ya yürüneceğini, bu konuda atılacak adımları da Obama ile paylaştığını kaydetti.
Erdoğan, dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Beştepe Kültür ve Kongre Merkezi’nde şehit yakınları, gazi ve gazi yakınları ile sivil terör mağdurlarının ve yakınlarının kamu kurum ve kuruluşlarına atama törenine katıldı. Törende 2 bin 28 kişinin kamuya ataması yapıldı. Erdoğan, törende şu mesajları verdi:

SURİYE’YE NİYE GİRDİK?: Şimdi emniyet teşkilatında ciddi bir değişim yapıldı. Yeni tayinlerle beraber ülkemizin 81 vilayetinde terörle mücadele çok farklı bir sürece giriyoruz. Terörü kapıya dayandığı zaman değil, kaynağında kurutmak istiyoruz. Milletimiz, ‘yürüyün, bu yol şehadete çıksa da arkanızda biz varız’ demiştir. Bunu yerine getirmek için kolları sıvadık. PKK ve onun uzantısı kuruluş ve kişilere karşı hem yurt içinde hem de yurt dışında daha kararlı bir mücadele içindeyiz. Suriye’ye niye girdik? Özgür Suriye Ordusu’nu Cerablus’a soktuk, biz de arkalarından girdik ve DEAŞ, Cerablus’ta hiç durmadı, bıraktı gitti. Arkasından Rai, oraya girdik. Orayı da DEAŞ terk etti.

OBAMA’YA RAKKA MESAJI: Durmadık, aşağıda Dabık vardı. Dabık, DEAŞ’ın kutsalıydı. Orası, bir zamanlar Mercidabık Savaşı’nı yaptığımız yerdi. Dabık’tan da terk edip gittiler. Şimdi El Bab’a yürüyoruz. Çünkü El Bab onların önemli bir merkezi. El Bab’ı da terk edecekler, ondan sonra Münbiç’e, Rakka’ya yöneleceğiz. Dün (önceki) akşam Sayın Obama ile uzun uzadıya görüşmemiz oldu ve bu görüşmelerimiz ile de bu tür adımları atacağımızı kendileriyle paylaştık. Ve şunu da söyleyeyim; PYD, YPG gibi terör örgütlerine bizim ihtiyacımız yok Rakka’da. PYD, PKK aynıdır. Biz dedik ki, ‘Gelin sizle beraber Rakka’dan DEAŞ’ı atalım, bunu biz sizinle beraber hallederiz, bu gücümüz var’. Bunlar nedir ya, basit bir terör örgütü bunların hepsi aynı.

SİNCAR’I KANDİL YAPTIRMAYIZ: Suriye ve Irak’ta, aynen şu anda Kerkük’te, Musul’da, Telafer’de, Sincar’da bu mücadeleyi yine sürdüreceğiz. Niye? Sincar yeni bir Kandil olma yolunda. Onun için Sincar’a müsaade edemeyiz. Çünkü orada PKK var. Telafer’de Türkmenler Şia ve Sünni olarak ayrıldı. İşte bunu istemiyoruz. Telafer’e sesleniyorum, bırakın mezhep çatışmasını, mezheplerin üzerinde İslam var. İslam’da birleşin. Suriye ve Irak’ta bekamızı tehdit eden hiçbir gelişmeye seyirci kalmıyoruz, kalmayacağız.

Telefonla görüştü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Obama ile telefonda görüştü.Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden görüşmeye ilişkin yapılan açıklama özetle şöyle: “Görüşmede DEAŞ’la mücadele hususunda önümüzdeki aşamaların nasıl olacağı ele alınmıştır. Obama,Türkiye-Suriye sınır bölgesini DEAŞ’tan temizleyen ÖSO’ya sağlanan destek başta olmak üzere Türkiye’nin bu mücadeleye yaptığı katkıları takdirle karşıladıklarını ifade etmiştir. Obama, Türkiye’nin DEAŞ karşıtı koalisyona uygun seviyede ve biçimde katılımı konusunda Türkiye ve Irak arasında devam eden diyalog sürecini memnuniyetle karşıladığını belirtmiştir. İki lider, DEAŞ’la mücadele konusunda kararlılıklarını teyit etmişlerdir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı, Kuzey Irak’ta PKK’nın barınmasına müsaade edilmemesi gerektiği hususunda da mutabık kalmışlardır.”

Halisdemir’in kardeşi de atandı

Gelin Rakka’ya  birlikte girelim


Tören şehitler için saygı duruşu, İstiklal Marşı ve Kuran okunmasıyla başladı. Erdoğan, bakanlarla birlikte butona basarak 2 bin 28 kişinin atama işlemini başlattı. Atananlar arasında Külliye önünde şehit olan Cuma Dağ’ın kardeşi Mustafa Dağ ile şehit astsubay Ömer Halisdemir’in kardeşi Soner Halisdemir de yer aldı. Atananların 419’unun 15 Temmuz gazisi veya gazi yakını, 67’sinin de 15 Temmuz şehitlerinin yakını olduğu belirtildi. Erdoğan, atamaların, devletin gazi ve şehit yakınlarına “ahde vefası” olduğunu belirtti.

‘Haremimize girdiler’

FETÖ ihanet çetesi eğer 15 Temmuz’u başarsaydı, emin olun bu darbeyi de allayıp pullayıp pazarlamaya çalışacaktı. Şimdi ‘mağdurlar var’ diyorlar. Kusura bakmayın. Şehidimin yakınlarını, gazilerimi, yakınlarını mağdur olarak gözetmeyeceğim de bu zemini hazırlayanlara mı mağdur olarak bakacağım? Bunlar bizim haremimize girdiler. Bunlar ümmeti parçaladılar, milleti parçaladılar. Bunlar sapık ya. 15 Temmuz gecesi 246 değil de 246 bin insanımız şehit olsaydı, bu mesele üzerinden polemik üretenler acaba darbeyi kabul edecekler miydi? Ne darbenin ne darbe girişimine karışanların ne de o örgüte doğrudan veya dolaylı destek veren hiç kimsenin gözünün yaşına bakma hakkına sahip değiliz. Onun için kimse bize mağdur edebiyatı yapmasın.

NET BİR DURUŞ: İhanetin ve kötülüğün örgütlenmiş hali olan FETÖ, yıllarca milletimizi öyle bir cendereye sıkıştırmış ki bu yapının gerçek yüzünü anlamak bir hayli güç hale gelmiş. Bir yanda eğitim, hayır, dayanışma gibi hiç kimsenin itiraz edemeyeceği çalışmalar öne çıkarılırken diğer yanda da örgütün tepesinden aşağıya doğru bir şüphe yığını pek çoklarını rahatsız ediyordu. Bu zorluğu, bu rahatsızlığı en çok yaşayanların başında şahsım geliyor. 2010’dan itibaren bu yapıya karşı açık tavır almaya başladığımda, özellikle 17/25 Aralık emniyet-yargı darbe girişimiyle birlikte net bir duruş sergilediğimde, yanımda milletimden başka kimseyi bulamadım.

ARKADAŞLARINA SİTEM: Kendi siyaset arkadaşlarımdan, muhalefet partilerinden, iş dünyasından, sivil toplum kuruluşlarından, her çevreden pek çok kişi bunları üzerine çok gittiğimi, kendilerine haksızlık yaptığımı bana söylüyordu. Sadece milletim benim bu mücadelemde kayıtsız şartsız destekledi. Milletimizden aldığımız güçle FETÖ’ye karşı, her zeminde ve her durumda kararlı bir mücadele yürüttük. 15 Temmuz gecesi görüldü ki şayet FETÖ’nün emniyet ve yargı başta olmak üzere bürokrasi içindeki gücünü kırmamış olsaydık işimiz çok güç olacaktı. İşte o zaman biz şu toplantıyı yapamayacaktık.

HAKLI OLARAK İSTİYORLAR: Şimdi haklı olarak vatandaşım, ‘idam, idam, idam’ diyor. Ben de vatandaşıma, ‘Parlamento böyle bir kararı alIrsa Cumhurbaşkanı olarak bu karar bana geldiğinde, ben de bunu onarım’ diyorum.